24/08/2008 - OLAĞAN DEVRE - 21. Pazar
Günü – A
1.Okuma Yeş. 22,19-23 Mezmur 137 2.Okuma Rom. 11,33-36 İncil
Mat. 16,13-20
“Kutsal Ruh’a
inanıyorum” dedikten sonra, Allah’ın Ruhu hakkında
yanlış fikirlere saplanmamızı önleyecek bazı cümleler
gelir. Bazı yanlışlıklar Kutsal Ruh’un kişiliğini
inkar eder ve onun sadece Allah’ın bir enerjisi, bir niteliği
olduğunu söyler,
dolayısıyla da Allah olduğunu inkar eder. Bu fikirler
eski devirlerde de çok yaygındı. Bu konu hakkında
tartışmak için Konstantinopolis’te 381 yılında ilk Konsil
toplandı. Şimdi Yeni Ahit’tin verdiği bilgileri takip edelim.
İncil ve aynı zamanda Havarilerin yazılarında Kutsal Ruh,
hürce hareket eden, imanımızı ve sevgimizi desteklemek için
yaşamımızda çalışan bir kişi olarak
anlatılmaktadır. Allah’ı “Baba” olarak
çağırmamızı O sağlamaktadır, İsa’yı da
“Rab” çağırabilmek için bizleri itaatli kılan yine O’dur. ‘Rab’
unvanı İbrani Kutsal Kitabın, yunan tercümesinde Allah’a
verdiği isimdir (Kyrios): bu sebepten biz onu Ruh için de
kullanmaktayız. Gerçekten de şunu söyleyerek İman bildirisine
devam ederiz: “hayatın
kaynağı ve Rab olan Kutsal Ruh’a inanıyorum”. İsa’nın
kendisi şunu dedi: “Yaşam veren
Ruh’tur” (Yuh. 6, 63): mademki yaşam vermeye kabiliyetli, o halde
hareket edip çalışabilen ve etkileyebilendir, kişidir,
Allah’tır! Meleğin Meryem’e müjdeyi vermesinin
anlatıldığı İncil sayfası, Baba’nın
istediği Oğul’un Beden almasını Kutsal Ruh’un
gerçekleştirdiği söylenmekte! Ayrıca Yuhanna İncil’i bize
Ruh’un eserini belirten İsa’nın birçok cümlesini aktarmaktadır:
O Teselli edicidir, O İsa’ya tanıklık eder, havarilerin
İsa’nın şahitliğini yapmalarını mümkün
kılar; onlara Isa’nın sözlerini hatırlatır, gerçeğin
tamlığına doğru kılavuz eder, günah olanı
ayırt edebilmeleri ve Allah’ın hoşuna gitmeyenleri anlamaları
için onlara yol gösterir, sonuçta da İsa’yı onlarda yüceltecektir.
Aziz Pavlus,
Allah’ın planları karşısında
şaşkınlığını bize göstermekte. O, Musevi
başkanları tarafından ölüme mahkum edilen İsa’nın
kurbanının nasıl pagan milletler için kurtuluş ve kutsama
olduğunu gördü ve hatta bu olayın Musevilerin üzerine ceza çekmemekle
kalmayıp, onlar için de kurtuluş kaynağı olduğunu
görmekte! Allah’ın bilgeliği ve bilgisi gerçekten derindir ve biz
hiçbir şekilde Ona tavsiye verebileceğimizi zannetmeyelim. O bir geçiş gerçekleştirdi: Musevi
halkının kutsamasını, İsa’yı kabul eden paganlara
geçirdi. Yeşaya’nın anlattığı olay bunun
peygamberliğidir. Rab, sarayın görevlisini makamından alarak
daha çok güvendiği bir kişiye yetkiyi verir. Bu yetkiyi vermesini
şöyle anlatır: “Davut evinin
anahtarlarını onun omuzlarına koyacağım. O
açınca, kimse kapamayacak; O kapayınca, kimse açamayacak”.
İsa’nın,
Petrus ile konuşması bu sözlere benzer: İsa, yakında
öleceğinin bilincindeydi ve Baba’nın arzularını yerine
getirmeye dikkatliydi, havarilerin başına kimi getireceğini
seçmek için Baba’dan işaret bekliyordu. Şimdi, Baba’nın
Petrus’a, kendisinin gerçek kimliğini
açıkladığını anlıyor. Gerçekten de Petrus şu
soruya cevap verdi: “Ya siz" ben kimim dersiniz?" Verdiği
cevap ise zeka ürünü değil, Allah tarafından esinlendi. Bu sebepten
İsa ona “göklerin
hükümdarlığının anahtarlarını” vereceğine söz veriyor, görevi ise
kapılarını açıp, kapamak olacaktır. Bu görevi elbette
kaprislerine göre değil, bilgelik ve Baba’dan alacağı sevgiyle
yerine getirecektir. Biz İsa’nın bu sözlerinin geçmeyen sözler
olduklarını biliyoruz, yani zamanla değerlerini kaybetmiyorlar,
bu sebepten şakirtlerin başına geçen Petrus’un vekiline dikkat
edelim! Elbette bizler de İsa’nın sorusuna cevap vermeye
çalışıyoruz: biz de Baba’yı aynen Petrus gibi dinleyerek
cevap veriyoruz. Petrus’la birlikte “"Sen,
var olan Allah'ın Oğlu Mesih'sin" diyoruz! Bunu sevgi ile,
ama aynı zamanda alçakgönüllülükle söylüyoruz, çünkü bu sözleri
söyleyebilmenin bizim kendi başarımız
olmadığını, bunları söyleyebilmenin Allah’ın
armağanı olduğunu biliyoruz.
İsa
daha önce havarilerine şu soruyu da sormuştu: “Halkın söylediğine göre, İnsanoğlu kimdir?".
Havariler Rablerinin önünde, diğer halktan başka bir mertebede
bulunduklarını biliyorlar. Onların şahit olmaları
gerekecek! Bu sebepten de halkın İsa’yı nasıl
gördüğünü bilmeleri önemli. Bu, insanları tanımanın,
nasıl bir dünyada yaşadığımızın farkına
varmanın ve kime güvenebileceğimizi de bilmenin tek yolu budur.
Siyasi düşünceleri bilmek önemli değildir, sosyal veya sıhhi
durumlar da önemli değil, hatta insanların en yatkın
oldukları günahları da bilmek önemli değil. Hıristiyan,
İsa’nın şahididir ve herkese, dürüst veya dürüst olmayanlara,
sözlerle veya sözsüz olarak, herkese İsa sayesinde bize ulaşan
Baba’nın sevgisini bildirmek istiyor. Kim müjdeyi kabul ederse Kutsal
Ruh’u alır ve Kutsal Ruh’la birlikte kardeşlerle yaşayabilmek
için birlik ruhu alır. İsa insanların yüreğinde ve aile ilişkilerinde
varken, cemaatte, ailede ve sosyal toplumda o zaman yaşamak güzel ve
hoş olur!
"Ya siz ben kimim dersiniz?" İsa,
sen cehennemimizi cennette çevirebilecek tek kişisin; eşler
arasında, evlatlar ve ebeveynler arasında, zenginlik yüzünden
uyuşmazlıkta yaşayan kardeşler arasında birliği
tekrar kurabilecek tek kişisin. İsa, Baba Allah’ın hepimizi
evlatlarına dönüşmemiz için yolladığı tek kişi,
Sensin!