20/04/2008 - PASKALYA DEVRESİ – 5. Pazar Günü – Aª

1.Okuma Hav. Kit. 6,1-7 Mezmur 32 

2.Okuma  1 Petrus 2,4-9 İncil  Yuh. 14,1-12

 

 

“Tüm asırlardan önce Peder'den doğmuş olan, Allah'ın biricik Oğlu, bir tek Rab olan Mesih İsa'ya inanıyorum. O, Allah'tan Allah, Nur'dan Nur, gerçek Allah'tan gerçek Allah'tır. Yaratılmış olmayıp, Peder ile aynı özdedir”. İsa’nın ilahi tabiatını açıkça ve tartışılamaz şekilde belirtmek için sıralanmış niteliklerdir. Onun, insan olduğu ileride söylenmektedir. Şimdi, bizler onun ilahiliğine imanımızı belirtmek için duraklıyoruz. Elbette insan olan İsa’nın Allah olduğunu belirtmek için de, Allah olmanın tek bir şeklini ve bunun sevgi olduğunu kabul ettiğimizi hatırlamalıyız. Sevgi kendini sunmaktır! Allah kendini, yaşamını sunuyor ve ondan doğan armağan yine tam, ilahi ve mükemmel sevgidir! Bunun için şöyle söylemekteyiz: “O, Allah’tan Allah! Gerçek Allah’tan, gerçek Allah’tır”! Kutsal Yazılar da bize Allah’ın ışık olduğunu ve onda karanlık olmadığını belirtmektedir (1Yuh.). Bunun için Ondan gelen ışık tam, gerçek ışıktır! 325 yılında yapılan ilk İznik Konsilinde ariyanizm ret ediliyordu, bu doktrin kolaya kaçarak İsa’nın sadece insan olduğunu belirtiyordu. Bu doktrinle kurban olmasının, ölümü ve dirilişinin ebedi değeri inkar ediliyordu. İsa, Allah olmasaydı öğretilerinin değeri kaybolurdu: gerçekten de o sadece insan olsaydı, sözü de Allah’ın Sözü olmazdı, bizler için de onu tanımak o kadar da önemli olmazdı. Hatta onunla, “Ben de kalın, ben asmayım, siz çubuklar. Ben de kalan çok meyve verir” ve “Baba, senin bende olduğun ve benim sende olduğum gibi onlar da bizde olsunlar” diyerek, ifade ettiği ve kendi arzuladığı, samimi ilişkiye de giremezdik. İsa’nın ilahiliği, paganların düşündüğü gibi değildi, sanki her istediğini yapabilen, egoist bir süper güç gibi. Onun ilahiliği Baba’nın ilahiliğiyle bir çeşit yarışma değil, “oğul” olmaktır yani Baba’ya itaatkâr ve Baba gibi sevgi dolu olmaktır. Onun ilahiliği hizmettir, kendini sunmaktır, kendi yaşamını vermektir. Bu sebepten Onda Allah’ın sevgisi parlar, o kadar ki Onda Allah yüceltilir, diyebiliriz. Onun yaşamına bakarak Baba Allah’ın merhametinin ve sadakatinin büyüklüğünü görebiliriz.

 

Havarilerinin soruları, İsa’ya aramızdaki mevcudiyetinin harikulade yönlerini, anlatması için sebep olmaktadır. Şüpheci havari Tomas, İsa’nın kat etmesi gereken yolu sormakta, Filippus ise Baba’yı görebilmeyi dilemekte! Rab da akıllarımızda damgalı kalan şu cümleyle cevaplandırır: “Ben yol, hakikat ve yaşamım”!

İsa daha sonra sabırla açıklamaktadır. O yoldur: sadece Onunla ve Onun sayesinde Baba’ya güvenle varabiliriz! O, Baba’yı tanımakta bu sebepten saf sevginin, tam güvenin ve canlı imanın bazen zor yollarında, bizi O yöneltebilir. Allah’ın baba veya anne kollarına kendimizi teslim ettiğimizde huzuru tatmamızı O, sağlayabilir. Kim Allah’a doğru İsa’sız yürümek isterse, Baba olan, bize yaşamı veren ve sevgiyle büyümemiz için bizimle ilgilenen bir Allah’a asla ulaşamaz. İnsanların keşfettiği veya icat ettiği dinlerden hiç biri, Allah’ı bizi seven, sevgiyle bizi kabul eden, daima affetmeye hazır bir baba gibi göstermez.

İsa, hakikattır. O gözlerimizde saklı olanın belirtilmesidir: gerçekten de hiç birimiz Allah’ı görmedi, hiç kimse de yaratılışı Onun gibi görmedi. İsa’ya bakarak gerçek sevgiyi görüyoruz, Baba’nın babalığının en güzel yönlerini görüyoruz. Ayrıca, kaç şey bizim bakışlardan saklıdır! Bizler yaptıklarımızın ve düşündüklerimizin derin anlamını ve gerçek sonuçlarını göremiyoruz. Etrafımızdaki insanları yargılayabileceğimizi düşünüyoruz, ama hangi birimiz onların yüreğini görebiliyor? Kim onların geçmişini veya geleceğini görebiliyor? Kim onların yüreklerinde taşıdıkları, atalarının günahlarının yükünü bilebiliyor? Veya benim günahımın onlara getirdiği yükü biliyor? Gerçekleşen olaylarda hangimiz saklı sevgiyi görebiliyor? İsa, hakikattır: o bizi seven ve bizden nefret eden insanlar için, Baba’nın sevgisidir. En parlak gerçek Onun haçı ile belirir. Ona bakarak yürüyüşümüzün varış noktasına bakarız, yaşamımızın maksimum gerçekleşmesi için olmamız gerektiğini görüyoruz. Kim Allah’a ve insanlara İsa’nın ışığıyla bakmıyorsa, aldanır, yalanda kalır!

İsa yaşamdır: bu söylemekle anlatılamaz, denemek gerekir. Ben İsa’ya bağlı kaldığımda, Onu sevdiğimde ve Onun için yaptığım her şeyde, yaşamın ne olduğunu anlarım. O zaman yaşamla dolarım, dünyada olmaktan mutlu olurum, her şey güzel ve anlam dolu olur!

Petrus boşuna bize bunu söylememekte. “İnsanlar tarafından reddedilmiş, ama Allah tarafından seçilmiş ve onurlandırılmış olan diri Taş'a, Rabbe gelin. Sizler de diri taşlar gibi ruhsal konutu oluşturun”. Yaşamımız, İsa ile birlik içinde oldukça değerlidir! İlk Hıristiyan cemaati de zorlukta da olsa İncil’i yani İsa’nın “yol, gerçek ve yaşam” olduğunu yaymakta sevinçli idi. Bunu kardeşlik sevgisi içinde yayıyorlardı. Kardeşlik sevgisi insanları devamlı bir hizmete çağırırdı: aralarından yedi kişi en fakirlere yardım etmek için seçildi. Böylece havarilere dua etmek ve Sözü yaymak için daha çok zaman veriliyordu: bu en çok önem verilmesi gereken iştir. İsa herkes için “yol, gerçek ve yaşam” olmalıdır!