11/05/2008 - PENTEKOST BAYRAMI – A

1.OKuma Hav.İşl. 2,1-11 Mezmur 103

2.Okuma  1Kor. 12,3b-7.12-13 İncil  Yuh. 20,19-23

 

İsa, öğrencilerine birçok defa ümit verdiği vaatleri, özellikle de Son Yemek esnasında söylediklerini ve ölümden dirildiği zaman son gözüktüğünde söylediklerini gerçekleştiriyor. Kutsal Ruh’u göndereceğine söz vermişti ve ona birçok isim takmıştı: Teselli edici, Gerçek Ruhu, Şahitlik Ruhu, Yukarıdan gelen Güç. Her sıfat, ilahi Varlığın, değişik niteliğini ve değişik görevlerini göstermektedir. Bu İlahi Varlık, Kilise içersinde canlı bir mevcudiyettir ve hem Kilisenin hem de her İsa’ya iman edenin ruhunda çalışmaktadır. Aziz Luka yeni gelişini anlamlı ve basit sembollerle tasvir etmektedir. Kutsal Ruh her havarinin üzerine ateşten bir dilmiş gibi konuyor, yakmayan bir ateş gibi, aynen Musa’nın gördüğü ve hayranlığı karşısında çarıklarını çıkarttığı ve yüzünü örttüğü yanan çalı gibi. İsa’nın her havarisi bu ilahi ateşin taşıyıcısı olur ve onunla yaşamı değişir. Onun gelişiyle peygamber Hezekyel’in peygamberlikleri gerçekleşir: “Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım” (36,27s). Havariler Ruh’un gerçekleştirdiği değişikliği hemen fark ettiler. İçlerindeki korku hemen yok oldu, kalabalık içersinde İsa’dan konuşma korkusu yok oldu, hatta ölümünü arzulamış olanlara İsa’nın, Rab olduğunu teklif etme cesaretini buldular. Havarileri dinleyenler değişik ülkelerden ve kültürlerden gelmekte idiler, ancak herkes bildirilen mesajın onlar için de geçerli olduğunu anladılar, müjdelenenin ihtiyaç duyulan Tek kişi olduğunu anladılar. Kutsal Ruh’un İsa’nın şahitliğini yaptığı ve Onu alanları da kendi şahitlerine dönüştürdüğü doğrudur.

Kutsal Ruh davranışını değiştirmiş olamaz. Bugün de İsa’nın şahidi olmak ister ve Onu kabul eden yürekleri Onun hakkında konuşmaya iter, Onu her felsefi düşünce, her çeşit gelenek, her ilginin üzerine koymaya teşvik eder. Günümüzde kalabalık içersinde İsa’dan konuşma korkusunun oluşu, Kutsal Ruh eksikliğindendir. Biz Hıristiyanların yeni bir Pentekost’a ihtiyacı vardır, her birimizin ve tüm Kilisenin üzerine tekrar gelmesine ihtiyacımız var. Maalesef İsa adını telaffuz etmekten korkan “Hıristiyanlar” bulmak kolaydır, cesaret ve sevinçle Kilise içersinde bile konuşmaktan çekinirler. Kutsal Ruh’u almak için ne yapmalıyız? Havariler dokuz gün için devamlılıkla dua ettiler.

Ruh’un gelişi tek değildir: O kademeli olarak da gelebilir veya değişik defalarda gelerek değişik armağanlar verebilir veya öğrencileri değişik hizmetlere uygun kılabilir. Bugünkü İncil metni, İsa’nın Havarilere Kutsal Ruh’u üflemesini anlatmaktadır. Bu Son Yemeğin yapıldığı yerde, dirilişinden sonraki ilk gelişinde oldu. Havariler halen korku içersinde idiler ve bu korku İsa’nın bu gelişiyle yok olmadı. Ancak bu gelişiyle Havariler, imanlıların günahlarını affedebilmeye kabiliyetli kılındılar.

Günahları affedebilme Allah’a mahsus bir niteliktir! İsa bunu birçok kere yaptı, bununla da Allah’ın insan olan kendisine tüm sevgisini ve otoritesini verdiğini gösterdi. Şimdi İsa, havarilere içlerindeki Kutsal Ruh sayesinde bu otoritesini veriyor. İsa’nın onlara verdiği bu armağan hakkında düşünmek için ve emin olmak için biraz zamana ihtiyaçları olacak.  Pentekost günü Ruh üzerlerine değişik ve herkese açık bir şekilde tekrar indiğinde o zaman onlar kalabalığa da, günahlarından af edilebilecekleri fırsatından ve gerekliliğinden konuşacaklardır. Bu olay, yani günahların affedilebilmesi, insanlar için en güzel varış noktasıdır. İsa, Son Yemekte, kanını içecek olarak sunduğunda bundan konuştu ve haçta ölümünün, yaşamını sunmasının sebebinin bu olduğunu belirtti. Şimdi Ruhunu vererek bu affın herkese varabilmesini sağlıyor. Herkes bu affı tadabilir, ama otomatik bir şekilde değil! Ruh’un kendisi Havarilere Baba ile kimin barışabilip, kimin barışamayacağını gösterecektir. Bu ayırımı yapmak havarilerin arzusuna kalmayacak, İncil’e uygun yaşanıp yaşanmamaya bağlı olacaktır. Aynı zamanda Baba’nın bizi kurtarmak için yolladığı Oğlu İsa’yı kabul edip etmememize bağlı olacaktır. Kurtuluş daima günahtan kurtulma anlamına gelmektedir. Peygamberler onu bu şekilde müjdelemişlerdi, o kadar ki Zekeriya, oğlu Yahya’nın doğumunda görevini, “günahlarının bağışlanmasıyla kurtulacaklarını” sağlayan Rabbin yolunu hazırlayan kişi olarak tanıttı. Günahlar barışa ve sevince, birliğe ve insanların mutluluğuna engeldir. Babanın sevgisi, sadece günahtan kurtulduğumuzda amacına ulaşır; İsa bu sebepten dünyaya geldi ve öldü, Ruhunu vermek için dirildi. Onun sayesinde Allah ile ve aramızda birliği tadabiliriz.

 

Gel, Kutsal Ruh, gel!