26/12/2010
- KUTSAL AİLE
BAYRAMI - A
-
1.Okuma Sirak 3,2-6.12-14 Mezmur
127 2.Okuma Kol. 3,12-21 İncil Mt. 2,13-15.19-23
“Annesini seven de bir hazine
biriktirmiş gibi olacaktır. Babasına saygı gösteren, kendi
çocuklarıyla mutlu olacak ve dualarının kabul edildiğini
görecektir. Babasına saygı gösteren, uzun günler görecektir.
Anasını sayan ve seven, Allah'a da saygı ve sevgi göstermiş
olacaktır”. Bu
sözler değerli sözlerdir ve günümüz için de geçerlidirler. Anne ve babaya
sevgi, normal gibi gelse de, bu son yıllarda, özellikle cinayet
haberlerinde okuduğumuz kadarıyla, her zaman
gerçekleşmediğini görürüz. Çocuklarından nefret eden ebeveynler
ve ebeveynlerini üzen çocuklar bulmak kolaydır. Allah bizim için barış
ister ve bu barışın ilk önce ailemizden başlaması
gerekir. Allah’ın Sözünü dinlemek ve emirlerine itaat etmek, her ortamda,
ailede de, gerçek barış meyvesini veren bir ağaç gibidir. Ancak
zamanımızda Allah’ın emirlerine uymak sanki seçime
kalmıştır: İman eden onlara uyuyor, iman etmeyen ise
istediği gibi davranabilir; kimse ona karışamaz. Bu düşünce
tarzı ilk olarak altıncı ve dokuzuncu emri yok saymaya
başladı - bu emirler cinsel yaşamımıza yön vermektedir
-; daha sonra, beşinci emre uzanarak, yaşamı başlatma veya
sonlandırma kararını vermeye uzandı. Bu düşünce
tarzının aileleri bölmeye, ebeveynleri çocuklardan ve çocukları
ebeveynlerden yabancı kılmaya götürmesine şaşmamalı.
Ama Allah’ın emirleriyle dalga
geçilmez. Onlara itaatsizlik kısa ve uzun vadede hep ciddi sonuçlar
doğurur. Biri Allah’a iman etmese de, itaatsizlikleri günahtır,
insanlığa ağır bir şekilde acı verirler, kötü
sonuçlar doğururlar ve bunlara o suçludur. Eğer biri
yaptığının günah olduğunu bilmese de, sonuçları
vardır. Mantar toplamaya gidildiğinde, eğer zehirli mantar
toplar ve yersen, ölürsün, zehirli olduklarını bilmesen de.
İstediğin kadar bunu bilmediğini tekrar edebilirsin yeniden
söyleyebilirsin, ama, yine de, acı çekip ölürsün. Aynısı
Allah’ın emirleriyle olmaktadır. Emirlerin emrettiği ve
yasakladığı şeyler bütün insanlar için geçerlidir. Allah
hikmetiyle yaşanıyorsa, aile ilişkileri yaşam ve sevinç
kaynağı olmaktadır. Emir şöyle demektedir, kim annesine ve
babasına saygı duyuyorsa “uzun
günler görecektir”!
Bugün Nasıra’daki Kutsal Aileye
bakıyoruz: Ona baktığımızda eşler ve tüm aile
için örnek olabilecek bir yaşam tarzı görüyoruz. İsa bu ailenin
merkezindedir. Ebeveynler Oğul’a olan sevgileri sebebiyle uzun ve yorucu
bir seyahate katlanıyorlar. O’nun için zaten, O daha doğmadan da,
acı çekmişlerdi, çünkü O, insanlar tarafından günah çocuğu
olarak görülmüştü: Nitekim kimse Allah’ın eserini bilmiyordu! Meryem
ve Yusuf O’nun için yaşıyorlar ve O’ndan saygı buluyorlar:
İsa’nın Allah’a itaat etmesi ebeveynlerini her şeyden çok
onurlandırmaktadır. Bu sebepten aziz Pavlus Hıristiyanlara sevgi
tamlığını, ilk olarak ve her şeyden çok,
aile içersinde yaşamayı emretmektedir. Aile gerçekten de sevginin
yaşayabildiği özel bir yerdir. Bu ortamda sevgi ruhani, ahlaki,
fiziksel, her boyutta gerçekleşebilmektedir. Aynı zamanda ailede
sevgi kendini gösterebilecek zamanı bulur, çünkü ebeveyn olsun, çocuk
olsun, ailede beraber geçirilen saatler çoktur. Sevgi kendini nasıl
gösterir? Şefkat, iyilik, alçakgönüllülük, uysallık, sabır ve af
duygularıyla: İşte tüm bunlar birbirimizi sevdiğimizi
söyleyebilmemiz için gereklidir. Bazen sadece
çalıştığı ve eve para getirdiği için ailesini
sevdiğini sanan babalar vardır. Ama çocuklarına
zamanını vermiyorsa ve onları dinlemiyorsa, çocukları sevildiklerini
anlamazlar. Anne de, sadece çamaşır yıkadığı ve
bulaşığı yaptığı için, eşini ve
çocuklarını sevdiğini sanıyorsa yanılıyor.
Çocuklarının konuşmasına ve eşinin onu
okşamasına izin vermiyorsa sevgisini kimseye inandıramaz. Gerçekten
de, “merhamet, iyilik, alçakgönüllülük, tatlılık, sabır”
ve af gereklidir. Evet, af da gereklidir, çünkü kimse günahsız
değildir, aile içersinde de bu böyledir. Af, aile içersinde günlük bir
eylem olmalıdır. Aziz Pavlus şöyle de yazmaya devam eder: “Şükredin!”. Çocuklar ebeveynlerine
teşekkür etmeyi öğrenmeliler ve bunu, ancak anne ve baba birbirlerine
her şey için teşekkür ediyorsa, öğrenirler. Teşekkür
ettiğimizde iddialı bir bekleyiş ve baskı
olmadığını gösteririz. Teşekkür etmek, diğerinin
sevgisinin hoş ve karşılıksız olduğunu,
diğerinin sevgisinin Allah armağanı olduğunu,
tanımaktır. Aile içersinde havarinin bu tavsiyesini yerine getirmek,
karşılıklı büyük sevgidir: “Birbirinize öğüt vererek, birbirinizi gerçek bir hikmetle
eğitin. Mezmurlar, ilahiler ve Ruh'un esini olan ezgiler söyleyerek,
kalplerinizden Allah'a şükran nağmeleri yükseltin”. Aile
içersinde İsa’nın Sözü göz önünde tutulursa, o zaman orada
İsa’nın varlığı somut bir şekilde hissedilir,
orada sevgi de, büyüyecek ve mükemmelleşecektir. İsa, Yusuf ve
Meryem’in ailesi kutsal bir ailedir: Bizim aile de, sevgi ve af sayesinde,
kutsal olabilir.