20/03/2011 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ - 2. pazar Günü – A

 

1.Okuma Yar. 12,1-4a Mezmur  32 2.Okuma 2Tim. 1,8b-10 İncil Mt. 17,1-9

 

Geçen Pazar günü Adem’in itaatsizliğine dikkatimiz çekilmişti. Bugün ise İbrahim’in itaatini inceliyoruz. Allah ondan zor bir şey istiyor, ama aynı zamanda ona kutsamasını vaat ediyor. “Evini terk et ve sana göstereceğim memlekete git”: İbrahim her şeyden vazgeçmeli: mülklerinden, sosyal güvenliğinden, ekonomik refahından, akrabalık bağlarından… ve sadece ona Konuşanın Sözüne güvenmeli. İtaat etmek, yani gözükmeyen Allah’a tam güvenmek: İbrahim bunu yaptı ve yola çıktı.

İbrahim’in itaati İsa’nın yaşamının peygamberliğini yapar. İsa, en mükemmel itaat edendir, O, Allah’a güveni tam olarak yaşayandır. Bugün O’nu dağda görüyoruz, Musa ve İlyas ile konuşmaktadır. Musa ve İlyas da, imanlarını örnek bir şekilde yaşamışlardı. Onlar Allah ile konuşanlardır, O’nu işitip O’na itaat ettiler. Bügün onların Rab İsa ile konuşmalarını görüyoruz, sanki onlar bize, İsa’nın onların bekleyişlerini gerçekleştiğini, hatta onların da, yaşamlarıyla O’nu önceden gösterdiklerini anlatmak istiyormuş gibi. İsa, yeni Musa’dır, halkı son varış noktasına kadar götürecek olandır; İsa aynı zamanda, yeni İlyas’tır, halka, tek gerçek Allah’a gerçek imanı sunandır. Musa çölde bakır yılanı yükseltince günahkarlar için haça gerilecek Olan’ı önceden gösteriyor gibiydi. İlyas da Karmel dağında, Allah’a hoş gelen kurbanı sundu ve Allah da onu ateşle beğendiğini gösterdi. O kurban İsa’nın gerçek kurbanının peygamberliğiydi. Allah İsa’nın kurban oluşunu beğendiğini de O’nu dirilterek gösterdi. Allah Oğlu’ndan hoşnut ve üç şakirde O’nu dinlemelerini emrediyor. Onlara ebedi ve yaşam veren, yaratıcı, insanın adımlarını aydınlatan Sözü de İsa onlara verecektir. Yukarıdan gelen ses, “O’nu dinleyin” dedi, bu ses halen günümüzde kulaklarımız ulaşmaktadır.

 

Başlamış Paskalya’ya Hazırlık Devresinin haftaları İsa’yı dinlemeye alışmaya gayrettir. İsa’yı sessizlik içersinde dinleyeceğiz. Rab’bin yüzünde ışık gören üç şakirtleri, dağdan sessizlik içersinde indiler. İsa, kendisi onlara susmalarını, gördükleri hakkında konuşmamalarını tembihledi. Dağ üstünde neler gördüklerini, neler duyduklarını ve neler yaşadıklarını anlatmadan önce onlar derin derin düşünmeliler, duydukları Sözün ve gördüklerinin ilk olarak içlerinde meyve vermesini ve kendilerini değiştirmesini beklemeliler. Bizler de Sözü sessizlik içersinde dinleyelim. Elbette karşılaştıklarımızla İncil’i paylaşmaya çağrılıyoruz, ancak kendimizin yaşadığı, kendimiz için yaşam, düşünme tarzı, sevginin ve sadakatin somut eylemi olmuş olan bir İncili teklif etmemiz gerekiyor. Petrus, Yakup ve Yuhanna gibi gözümüzün önünde “İsa’dan başka kimse” olmadığı zaman, işte o zaman yaşamımız karşılaştıklarımız için armağan olur. Ayrıca sessizlik, İsa’nın ıstıraplarına ve ölümüne yaklaşabilmek için en güzel yoldur. İsa’nın Istırabı da, bize kurtuluş getirir ve yaşam tamlığına ulaşmak isteyenlerin hepsinin geçmesi mecburi olan geçiştir. Yaşam tamlığı, sevgi tamlığıdır, yani kendini sunmanın tamlığıdır, buna ulaşmak için de, kendimizi düşünmemeli, kendimizi inkar etmeli ve arzularımızdan vazgeçmeliyiz.

Paskalya’ya sessizlik içersinde yaklaşıyoruz. Bu sessizlikte ‘ıstırap vaftizine’ dalan İsa’yı içimize kabul ediyoruz. Bu sessizlikte yaşamımızın tersliklerini ve yorgunluklarını kabul ediyoruz ve onları Baba’ya İsa’nın kurbanı ile birlikte sunuyoruz. Bunu yapmaya bizi Pavlusi davet ediyor. “Tanrı’nın gücüyle Müjde uğruna benimle birlikte sıkıntıya göğüs ger”, diyor.

 

Bu daveti ciddiye almak istiyoruz ve sadakatle sevmenin getirdiği acıdan kaçmak istemiyoruz. Hatta kendi kendimize birkaç fedakârlık yapalım ve bunu Kilisenin sevgi sunuşu ile birlik içersinde yapalım. Paskalya’ya Hazırlık Devresinde biraz oruç tutalım. Fakat sadece Cuma günleri et yememekle kalmayalım, Allah’ın Sözünü daha çok dinleyelim, dua ve din derslerine katılalım, hastalara ve acı çekenlere ziyareti ve desteği artıralım: bunlar Rabbin Dirilişine yaklaşırken kat ettiğimiz yolda çiçek olacaktır, imanda yaşanmış bir hayatı aydınlatan ışık olacaktır. İmanımız da, İbrahim’inkine benzesin!