10/07/2011 - Olağan Devre - 15. Pazar
Günü – A
1.okuma Yeş. 55,10-11 Mezmur 64 2.Okuma Rom.
8,18-23 İncil Mt. 13,1-23
Bugünkü İncil ile İsa birçok
kere kendi kendime sorduğum soruya cevap verdi: vaazlarım işe
yaradı mı? 40 yıldan fazladır her Pazar günü vaaz
yapıyorum, ama büyük değişiklikler görmüyorum, İsa’ya
sevginin arttığını görmüyorum, gördüğüm kadarıyla
da etrafımda azizlik artmıyor! Günahlarım sebebiyle ve
kabiliyetsizliğimden dolayı vaazlarımın meyve vermesini
bekleyemem, ama Allah’ın Sözünü bildirmek istiyorum ve
anlaşılması için herkese yardım etmeye
çalışıyorum.
Bugün İsa soruma bir öğretici
hikâye ile cevap veriyor. Tarlanın vereceği meyve ekinciye
bağlı değildir, sadece tarlaya bağlıdır. Tarla
boş yani hür, temiz olabilir, ya da taşlı veya yabani otlarla
dolu olabilir, hatta içinden bir yol geçiyor da olabilir. Allah’ın sözü,
aynen tohumlar gibidir. Bolca, cömertlikle ekilebilir, ama onu dinleyen
yürekler başka şeylerle meşgullerse, ya da yürekler çimento gibi
sertse hiçbir şey değişmez, aynen kalarak ne barış ne
de sevinç meyveleri verirler. İlk temizlenmesi gereken yürek benimkidir.
Benim yüreğimde de bazen Allah’ın sevgisinden gelen söz
boğuluyor veya hemencecik unutuluyor. Ben kimseden bir şey bekleyemem,
ne Sözü söyleyenden ne de Sözün kendisinden! Ben özellikle yüreğimi
kontrol etmeliyim, taş ve dikenlerden arındırmalıyım,
yani maddi düşüncelerden, kendimi beğenmişlikten, hırstan,
bazı bağımlılıklardan kurtarmalıyım:
işte bunlar, Baba’nın arzularına göre yaşamımın
büyümesini engelleyen gerçeklerdir.
Yüreğin ‘temizliği’ acı
verir. Bunu havari Pavlus da, Romalılara mektubunda anlatmaktadır.
Etrafımızı acı çeken yaratıklar
sarmıştır, onların acılarının sebebi de
şudur: Yaratıldıkları amaca uygun gelişememişler.
Her şey günah sebebiyle fanidir: insanların düşüncesinde ve
eylemlerinde halen var olan bu günah her ortamı bozmaya devam etmektedir.
Her şey hürriyete can atar, yani sevgiyi göstermek ister: O sevgi ki
yaratılmalarının aracı ve sebebiydi. Sadece şeyler
değil de, insanlar, bilinçli veya bilinçsiz olarak, daha çok Allah’ın
gizemini taşımak ve göstermek isterler. Acı çekenler, bu yoldan
ayrıldığı için veya çıkarıldığı
için acı çeker. Nitekim yaşamının amacını
bilmeyen çok acı çeker. Çünkü bu kişi yüzeysel olarak yaşar,
dalgındır, daima yeni doyumlar arar ve hiçbir şeyden memnun
kalmaz. Çok kişi boş kaygılar sebebiyle kaybolur, çok kişi
zenginleşmeye çalışır ama sebebini bilemezler, birçok
kişi yüreklerinin boşluğunu doldurmak için kar amaçlı
işlere girer veya eğlencelere dalarlar. Bu boşluğun, bu
anlamsızlığın yarattığı hastalıklar
artar. Bu gerçeklere baktığımızda Rabbimizin bizleri
kendisiyle yaşamaya çağırmasının, O’na şan
vermemizi istemesinin, yüreğimizi sevgisiyle doldurmanın ne kadar
büyük bir armağan olduğunu anlarız. Bizleri Sözü ile
eğiterek ne kadar büyük bir armağan verir! Böylece
yaşamımızın sebebini öğreniriz ve Onunla iş
birliği yapabiliriz.
Yüreğimizin
‘toprağını’ Rab’bin ekimine hazırlayalım! Yani
İsa’dan gelen her Sözü, hatta Baba’nın Sözü olan İsa’nın
kendisini yüreğimizde kabul edebilmek için yüreğimizi hür
kılalım. İsa’yı hiç bir şey, hiç bir
sıkıntı, geçici şeylere ilgi, boğmamalı.
İsa’yı kabul ettiğimizde varlığı çok meyve verir,
sevgi, hürriyet, barış, azizlik ve yaşam meyvesi verir!
Kim İsa’yı kabul ediyorsa, o
kişi çok meyve verir, biz bunu görmesek de. Ben vaaz etmeye, Allah’ın
Sözünü müjdeleyip açıklamaya devam edeceğim: Kendi ‘ambarında’
meyveyi toplayacak olan O’dur, benim meraklanmam gerekmiyor!