11/09/2011 - OLAĞAN DEVRE - 24. Pazar Günü A -
1.Okuma Sirak 27,30.28,7 Mezmur 103 (102) 2.Okuma Rom. 14,7-9 İncil Mt.
18,21-35
Rab bizi beraber
yaşamaya eğitiyor. Geçen pazar gününün okumaları
aracılığıyla bize birbirimizi sevgiyle düzeltmeyi
öğretti. Bugün bize başka önemli bir öğretiş de
vermektedir. Cemaat içinde de günahkarlar, bize haksızlık eden veya
bizi incitenler vardır. Onlara nasıl davranmamız gerekiyor? Yedi
katı intikam alarak mı? "Göze göz, dişe diş"
kuralı uygulayarak mı?
Aziz Pavlus kendimiz
için değil, Rab için yaşadığımızı bize
hatırlatıyor! Bundan dolayı
davranışlarımızın ve 'haklı' tepkilerimizin
motivasyonlarını bu soruda bulmamız gerekiyor: 'Rab için ne daha
iyidir?'. Kardeşlerimizin hayatımızda Allah'ın yüzünün
nurunu görebilmeleri lazım. Allah nasıldır? İnsanların
günahının karşısında nasıl bir davranış
gösterir? O'na hakaret edene nasıl davranır? Bunu bilmediğimizi
söyleyemiyoruz. Mezmurla dua ederek şunu öğrendik: "O, tüm
günahlarını bağışlar ve bütün
hastalıklarından seni kurtarır;... günahlarımıza göre
davranmaz bize, suçlarımıza göre ceza vermez... Doğu
batıdan ne kadar uzaksa, o kadar uzaklaştırır bizden
günahlarımızı" . Allah'ımız öyle ise, O'ndan
farklı olmaya nasıl kendi kendimize izin alabiliriz, bu hakkı
kendimizde nereden buluruz? Eğer Allah affeder ve daima affetmeye
hazır olursa, intikam almak için ya da kin duygularını beslemek
için nasıl kendi kendimize izin verebiliriz?
Biz
Allah'ımızın oğulları olmak istiyoruz, bunun için O'na
benzemek istiyoruz. Allah'a benzerlik dış görünüşle olamaz,
davranışlarımızla, canımızın ve ruhumuzun
tepkileriyle olması lazım. Sirak Kitabından okuduğumuz
bölüm bize değerli ve inandırıcı öğretişler
vermektedir. "Bir insan başkasına karşı öfke
beslerse, Allah tarafından bağışlanmayı nasıl
isteyebilir?...Yaşamın sonunu hatırla ve kin beslemekten
vazgeç.... Yüce Allah'ın 'Antlaşma'sını' hatırla ve
yakınının suçunu unut".
Bu
öğretişler, İsa'nın Petrus'a anlattığı çok
güzel ve etkili benzetmenin temelidir. İsa Petrus'un, yedi kez
değil, yetmiş kere yedi kez" sözünü anlaması için bu
misali anlattı. Petrus, İsa'ya kendisini inciteni kaç kez bağışlaması
gerektiğini sormuştu. Petrus yedi kere'yi önererek kendinin
çok bağışlayıcı olduğunu düşünüyordu! Bir
yandan gerçekten bağışlayıcıydı, çünkü biz de
sık sık "iki defa seni affediyorum, ama üçüncü..." diyoruz.
İsa ise hesap etmemizi istemiyor. Sevgi eylemlerimizi
hesaplamamızı istemiyor: anneler de onları saymaz! Sevgi
eylemlerini sayan, sevmeyi bilmez! Kaç kez affettiğini sayan, affetmez!
Allah böyle yapmaz!
Bugünkü
benzetmede İsa, uşağın efendisine şöyle dediğini
anlatıyor: "Bana karşı sabırlı ol! Sana bütün
borcumu ödeyeceğim!" diye yalvarınca, efendisi yalnız
sabırlı olmakla kalmadı, ona acıyıp, bütün borcunu
dahi bağışladı! Bu, Allah'ın bize verdiği bir
örnektir, sevinçle ve hakiki bir minnetle örnek almamız gereken bir
davranıştır.
Affetmek zordur,
fakat bunu yaptığımızda büyük bir sevinç, kardeşlik,
huzur ve hayat kaynağı olduğunun farkına varıyoruz.
Affetmemiz sayesinde Allahın hayatından birazıcığı
dünyaya girer.
Rab İsa, kardeşlerimize, Peder'in sevgisinin ve kucaklaşmasının işareti olarak, affı verebilmemizi sağladığın için sana teşekkür ediyoruz.
Böylece O'nun
iyiliğini tanıtıp sevdiriyoruz, O'na ve Sana şan veriyoruz,
ve dünyaya Hayat kaynağı olan tanrısal hayatı 'ithal
ediyoruz'!