09/10/2011 – OLAĞAN DEVRE - 28. Pazar
Günü – A -
1.Okuma Yeş. 25,6-10 Mezmur 22 2.Okuma Fil.
4,12-14.19-20 İncil Mt. 22,1-14
Zengin ve neşeli bir ziyafet!
Peygamber Yeşaya, üzüntüye sebep olabilecek her çeşit sebep ve
işaretin yok olacağından çok büyük bir kutlama müjdeliyor: hatta
ölüm bile yok olacak! Bu sebepten hazırlanan ziyafet hiçbir zaman
görülmediği kadar zengin ve neşeli olacak. Bu, Allah’ın söz
verdiği eylemdir, geçmişte ve şimdi de halkın günah işlemesine
rağmen, Allah’ın halkına gösterdiği iyiliğin
armağanıdır.
İsa da, öğretici hikâyesini
anlatmak için ziyafet örneğini kullanıyor. Hikâye rahipler ve
Ferisillere yöneliktir, yani kendisine düşmanlık göstermiş
olanlara anlatılmaktadır. Hikâyenin kimler için anlatıldığını
bilmek önemlidir, böylece ana anlam daha iyi anlaşılmaktadır.
Düğün ziyafeti kral tarafından, oğlu için
hazırlanmıştır; gelinden konuşulmaması anlam
doludur. Düğünü kutlamak için bir ziyafet hazırlayan kraldan
konuşulduğunda İsa, Mesih zamanında olduğumuzu,
anlatmaktadır. Mesih, Kralın oğlu, yani Allah’ın
Oğludur. Bu düğüne önceden davetli olanlar
çağrılmaktadır. Anlatılmak istenen açıktır:
düğüne davetli olanlar İsrail halkının üyeleridir. Allah bu
halkı, damadın gelini sevdiği gibi sevmişti: Kutsal
Yazılar da bunu onaylamaktadır. Şimdi onlar
çağrılmaktadır: o halde Allah’ın sevgisini
gerçekleştiren, damat, Mesih geldi. Nasıl oluyor da davetliler
düğüne katılmak istemiyor? Onlar için Mesih önemli değil, O’nu
tanımak istemiyorlar, Allah’ın onları Mesih
aracılığıyla sevmesini istemiyorlar, Allahsız ve
sevgisi olmadan yaşayabileceklerini sanıyorlar.
İsa ile konuşanlar, kendisini
ret ederek Allah’ın davetini ret ettiklerini anlamaları
gerekmektedir. Onlar İsa’yı öldürmeye karar vermişler ve bunu
gerçekleştirmek için uygun zamanı beklemektedirler. Rab buna da
değiniyor, amacı kentlerinin yıkılmasını hak
edenlerin kendilerinin olduklarını anlamalarıdır.
Hikaye devam etmektedir: Allah halkı
tarafından ret edilmesine rağmen, bundan etkilenmiyor. O yine de
sevgisini göstermek istiyor, ziyafetinin zevk vermesini istiyor; eğer
halkı davetini kabul etmeyecekse, başka halklar bundan
faydalanacaktır. “Gidin yol
kavşaklarına ve kimi bulursanız düğüne
çağırın”. İsrail halkının reddi, Allah’a
diğer halkları davet etme ve tüm insanlara sevgisini verme
fırsatını doğurmaktadır. Bunlar, yani “iyi ve kötü”ler daveti kabul ediyorlar.
Günahkârlar ve paganlar, Allah’ın gönderdiğini, Mesih’i kabul
edecekler. Bunun gerçekleşeceğini gösteren bazı ipuçları
vardı; Kefernahum’daki yüzbaşının ve Kenanlı kadının
imanı, Samiriye’lilerin misafirperverliği, paganların Rabbi
kabullenmeye hazır olduklarını önceden kendini belli
etmişti. Günümüzde de aynı şeyleri gözlemleyebiliriz. Bazen
başka dinlerden kişilerin İsa’yı tanıyıp, O’na
iman ettiklerine yeni bir yaşama sevinç ve güçle
başladıklarını görürüz, zulüm edilme ve ret edilme
tehlikeleriyle karşı karşıya kalsalar bile… Bir tarafta
Kilise’yi terk edenleri ve ondan uzaklaşanları görüyoruz, diğer
tarafta ise, Kilisede hizmet edilen ve tapılan Rab’de yaşam ve huzur
bulabildiklerini söyleyerek yeni gelenleri görüyoruz..
İsa’nın
hikâyesi Ferisiler veya Yazıcılardan çok, imana yeni gelenlere
yönlendirilmiş bir ekle devam etmektedir. Bu ek, düğüne daveti kabul
edenlerle ilgilidir. “Burası nasıl girdin?”. Kurtarıcı
İsa’yı kabul etmiş olan sen, O’nu nasıl kabul ettin?
İçeri girince düğün kıyafeti giydin mi, yoksa aynı
kıyafetle mi kaldın? İsa’yı kabul edince yaşamın
değişti mi yoksa aynı mı kaldı? Kötü
huylarını ve egoizmi bırakarak alçakgönüllülük ve itaat, sevgi
ve sadakatle giyindin mi? Gururunu bırakarak aklında ve kalbinde
Kilisenin teklif ettiklerini kabul ettin mi? Eğer sen,
inançlarını aynen tutmak istiyorsan, Kilisenin imanından
değişik şeylere iman ediyorsan, yaşamında hacın
var olmasını kabul etmiyorsan, ziyafete katılamazsın çünkü
Allah’ın sana sunduğu armağanı kabul etmemektesin; sevinç
kaynağını ret ettiğin yüzünden mutlu olamazsın.
“Rabbimiz Mesih İsa'nın
Allah'ı yüce Peder, bize verdiği ümidin ne olduğunu
anlayabilmemiz için yüreklerimizin gözleri Kutsal Ruh'la aydınlatsın”!
ALLELUYA!