06/04/03 PASKALYA'YA HAZIRLIK DEVRESİ - 5. PAZAR - B
Birinci okuma Yeremya 31,31-34 Mezmur 51
İkinci okuma İbraniler 5,7-9
İncil Yh. 12,20-33
İsa'yla yaptığımız yürüyüş, haça doğru bir yürüyüştür. Bugün İsa, basit bir olay aracılığıyla, bunu bize açıkça göstermektedir. Olay şudur: bazı Yunanlılar O'nu aramaktadırlar! Yunanlı olmaları putperest olduklarını gösterir, yani Allah'ın halkı olmayan bir halka aittirler. Bu olayın normal olmadığını, metinden anlıyoruz; nitekim Yunanlılar Filipus'la, Filipus da Andreas'la konuşuyor, sonra da Andreas ve Filipus beraber, İsa'ya bu isteği bildiriyorlar! Daha önce İsa, Kenanlı bir kadını zor dinlemişti, acaba şimdi buna nasıl karşılık verecekti ki...?!
İsa'nın, şakirtlerini çok şaşırtan cevabı, bize, O'nun, her olayı Peder'in ışığında sezdiğini göstermektedir. Madem ki, şimdi putperestler O'nu arıyorlar, bu Onun "saat"inin geldiğinin işaretidir! Hangi saat? Kana'daki düğünden beri İsa'nın beklediği saattir. İsa'nın, Oğul olarak, Allah'ın acı çeken Kulu olarak, Allah'ın Kuzusu olarak, tüm dünyaya Allah'ın yüceliğini göstereceği saat yaklaşmıştır!
Kısa bir benzetme aracılığıyla, İsa, olacakların gerekli olduğunu açıklıyor: buğday, ürün verebilmek için, toprağa düşüp ölmelidir; aynen, İsa'nın hayatı, tüm dünyaya ürün vermek için, kurtuluşa götürmek için, ölmelidir. Aynı yol, şakirtler için ve her insan için, geçerlidir. 'Buğday tanesi kuralı' herkes için geçerlidir: ebedi hayat için kendi hayatını saklamak isteyen, onu, her ne pahasına olursa olsun, bu dünyaya göre saklamayı düşünmemelidir. Ebedi hayatı isteyen, ona sahip Olan'la beraber kalmalıdır: belki bu dünyada hayatını kaybedecek, fakat Peder onunla ilgilenecektir, hatta "Peder onu onurlandıracaktır"!
Biz, bu Sözün gerçekleşmiş olduğunu, özellikle Kilisenin bize hatırlattığı Azizlerin hayatlarında, görebilmekteyiz. Nitekim onlar her şeyde tamamıyla İsa'yı izleyip, O'na yaşamlarını sundular; kendi hayatlarını düşünmeden, acı çekenlerle, dışlananlarla, güçsüzlerle, zayıflarla ilgilenerek, ve özellikle Rabbi tanımayanlara O'nu tanıtıp, O'nu sevdirerek ve bütün yürekleriyle, Rabbi sevmeye çalıştılar! Şimdi tüm Kilise, Peder'le birlikte, onları onurlandırmaktadır!
Kendi ölümünü düşünürken, İsa sevinmiyor: acı çekiyor, tıpkı hepimizin onu düşünürken üzüldüğümüz gibi. O, bu üzüntüyü ne saklıyor ne de reddediyor. Madem ki ölümü, Allah'ın yüceliği için, yani Allah'ın, bütün uluslara, bütün ırklara ve bütün dinlere ait olan tüm insanlara sevgisini gösterebilmesi için gerekli, onu reddetmeyip, kabul ediyor. Çünkü dünyaya bunun için geldiğini bilmektedir!
Bu noktada İncilci Yuhanna, gökten bir sesin geldiğini bildiriyor. Onu işiten halk, gök gürlemesi olduğunu sanıyor, fakat İsa onu iyice algılıyor: "Onu yüceltim ve onu yine yücelteceğim". İsa daha önce, mucizeler yaptığı her defada ve sonra Tabor Dağında, bir çok kere, Allah'ın Oğlu olarak, yüceltilmişti! O'nun yeniden yüceltilmesi, ölümü ve dirilişi ile gerçekleşecek olan tam yüceltilme olacaktır.
İsa O'nu dinleyenlere, o sesin onlar için geldiğini söylüyor. Nitekim O'nun ölümünün, bir yenilgi değil, bir zafer olduğunu bilmeye ihtiyacı olan, bizleriz. Biz, İsa'nın ölümünün, kendi hayatlarını saklamak isteyen insanların üzerinde hükmeden Şeytan'a karşı zafer olduğunu bilmeliyiz!
İsa'nın ölümü, o kadar büyük bir zaferdir ki, bütün insanlar, kurtulmak için, O'na bakacaklardır! Hepimiz, O'nun ölümünü ve ıstırabını severek, gerçek yaşama kavuşabiliriz. O, acı çekerek ve ölerek, sevgide mükemmel oldu. Bu güçlü sevgiye, İbranilere Mektubun yazarı, itaat diyor!
Biz de, kurtuluşu kabul etmek için, Paskalya Arifesinde, Katekümenlerimiz İsa'nın ölümüne 'daldıkları' anda, Vaftizimiz sırasında verdiğimiz sözleri tekrarlamaya hazır olabilmek için, o itaati yaşamak istiyoruz. Yeni vaftizli olanlarla birlikte, vaat edilmiş ve Golgota'da İsa'nın kanıyla gerçekleşmiş Yeni Antlaşma'yı tadacağız. Yüreğimizde Allah'ın kendi sevgisinin varolduğundan, sevineceğiz. O öyle güçlü ve hikmetli bir sevgi ki, bizi, tek bir halkın, tek bir ailenin, tek bir bedenin üyesi olarak, karşılıklı bir birliktelik içinde saklamaktadır.