26/01/2003 – OLAĞAN DEVRE – 3. PAZAR GÜNÜ - B

Birinci okuma -     Mezmur      İkinci Okuma         İncil

Yunus 3, 1-5. 10       25            Korint. 7, 29-31    Markos 1, 14-20

Putperestlerin kenti Ninova’ya Allah’ın bir peygamberi gidiyor ve işledikleri günahlar sebebiyle onları büyük bir cezanın beklediğini haber veriyor. Bu peygamber, Yunus’tur ve itaatsiz bir kişidir, kalbinde merhamet yoktur, hatta Allah’ın ona verdiği görevden kaçmayı denemiştir! Ama putperest ve günahkar Ninovalılar, peygamberin günahlarından etkilenmeyip, o adamdan çıkan Allah’ın sözlerini dinlediler ve yaşamlarını değiştirdiler! Allah da fikrini değiştirdi: o halka yollamayı düşündüğü cezadan vazgeçti. Gerçekten de Allah insanları seviyor ve onları cezalandırmayı hiç istemiyor, onların kurtuluşunu arzuluyor!

Bu günkü okumalar, Yunus Peygambere ilgimizi çektikten sonra, bizi tövbeye davet eden İsa’nın vaazına, dikkatimizi yöneltiyor. Sanki Yahya tutuklandıktan sonra, İsa onun görevini devam ettirmek istiyor. Markus, İsa’nın bildirisini dört kısacık cümle ile özetliyor: "Vakit tamam oldu. Allah’ın hükümdarlığı yaklaştı. Tövbe edin ve müjde’ye iman edin!". Bu cümleler kısa, ama anlam ve yenilik içerikleri zengin.

İbraniler, Allah’ın "gününü" bekliyorlardı, o zaman Allah’ın halkına verdiği sözler gerçekleşecekti. O zaman, mutluluk, tam yaşam, hürriyet zamanı olacaktı! Aynı zamanda halkın hürriyetine karşı olanlar için de, öfke ve acı, dolayısıyla yargı zamanı olacaktı: bu, yukarıdan yardım bekleyenler ve fakirler için kurtuluş garantisi idi.

Eğer "Vakit tamam ise", Allah’ın Hükümdarlığı yakındır, hatta gelmiştir: Allah halkına yol gösteriyor ve O’nu temsil edecek Kıralı yolluyor. İsa’yı dinleyenler, yeni bir şey görmüyorlar. Celile’de Erodes hükmetmeye devam ediyor, Yahuda da ise Pilatus! Tek yenilik İsa’nın kişiliğidir, O ümit veriyor ve yeni bir grup kurmak için insanlar topluyor, mucizeler yapıyor. Bu mucizeler, Allah’ın halkının içinde olduğunu gösteriyor.

İsa’nın bildirisi iki emri kapsıyor. Her şeyden önce, O, düşünce tarzının değişmesini istiyor: "tövbe edin"! Böyle diyormuş gibi: "Artık beklemeyin, yapılacak bir şeyin olmadığını düşünmeyin, Allah’ın, tarihe karışmaya yetkin olmayıp da sizleri unuttuğunu sanmayın, veya O’nun hükümdarlığının uzak olduğunu sanmayın. "İncil’e iman edin"! Size verdiğim müjdeye iman edin: yeni zamanları tadın, hükümdarlık için sevinin, hükümdarlığa korkmadan girin! Size verdiği iyi habere göre iman edin: Allah sizi seviyor ve şimdi size sevgisini gösteriyor! Allah gerçekten sizinle beraber! Allah’a olan imanınız eskiden olduğu gibi, işlediğiniz günahların cezasından korkan, bir iman olmamalı. İmanınız, sevinçli olmalıdır, çünkü O, şimdi sizi her zamankinden çok seviyor!".

İsa herkesten önce yeniliğe inanıyor, bu kadar ki arkasından gelecek "normal" insanlar çağırıyor. O, başıboş kişileri çağırmıyor. O ne yapacaklarını bilen kişileri, aile, sosyal yaşam, ve işleri olan kişileri çağırıyor. Önce iki kardeş, daha sonra diğer iki kardeşi çağırıyor. Onlara bir söz veriyor. Kendisini, şartsız izlerlerse, onları, insanları tehlikelerden ve ölümden kurtaracaklarını söylüyor: Onları insan balıkçısı yapacak! Balıkçılar, balıkları sudan çıkarırlar, insan balıkçıları ise, insanları kendilerine zarar verecek şeylerden uzaklaştıracaktır. Bu şekilde İsa, vaazını somutlaştırıyor. O sadece konuşmakla kalmıyor, Allah’ın Hükümdarlığının geldiği gösterecek bir grup da kuruyor.

Markus aynı zamanda, ilk çağrılanların da nasıl hemen olumlu cevap verdiklerini de gösteriyor. İsa’nın müjdelediği hükümdarlık, işten, aileden, sosyal çevreden, ekonomik ve ailevi garantilerden önemli oluyor. Onu takip ettiler!

Bu söz kulaklarımızda canlı kalıyor ve kalbimize giriyor: Onu takip ettiler. Bu söz, bize de aynısını yapmaya davet eden bir sözdür. Biz nasıl yapabiliriz?

Bugün aziz Pavlus bize bir yolunu gösteriyor: duygularımızı ölçelim, karı, koca arasındaki şefkat kutsaldır, ama İsa ile olan ilişkimden daha önemli olamaz! Elimdeki zenginlikleri Allah’ın Hükümdarlığı için araç olarak kullanıyorum, ama beni etkilemelerini önlemeliyim. Kendi sevinçli ve kederli duygularım en önemli değiller; bana acı veya sevinç veren aolaylardan daha önemli bir olay var: bu, İsa'nın yanımdaki varlığıdır. İsa’nın varlığı her şeyden önemlidir, çünkü gerçektir ve kalbimizi ümitle doldurur, Allah tarafından sevildiğimizi bilmenin sevinci ile doldurur! İsa, düşünce tarzımı değiştirmeme layıktır: O beni seviyor! Bunu, kalbimdeki sevinçle herkese göstermek istiyorum!