17/08/2003 OLAĞAN DEVRE - 20. PAZAR - B
YILI
Birinci okuma
Meseller 9,1-6 Mezmur 34
İkinci okuma
Efes. 5,15-20
İncil Yuh. 6,51-58
"Bedenimi yiyip kanımı içen...": bu cümleyi, bu günkü
İncil'de iki defa bulmaktayız. Yemek ve içmek, Mesih
İsa'nın bedenini yemek, kanını içmek, şakirdin
hayatının merkezinde olan bir eylemdir. İsa'nın
şakirdi Kutsal Ekmeği Rabbin ellerinden kabul ediyor; o Ekmek, sadece
ekmek değil, "gökten inen hayat ekmeğidir",
"dünyanın hayatı uğruna verilen benim bedenimdir".
İsa, Son Akşam Yemeğinde şakirtlerine vereceği
ekmeği düşünmektedir. O ekmek aracılığıyla, onlar
da İsa'nın, günahtan dolayı dağıtılmış
Allah'ın oğullarını bir araya getiren, sunuşuna
katılacaklar.
"Bedenim ve kanım" olan bu Ekmek, Allah'ın sevgisine
bizi katar, insan yaşamını anlamlı ve gerçek kılar.
İsa'nın bedeni ve kanını yemek ve içmek, sadece
Efkaristiya'yı almak anlamına gelmiyor, O'nun hayatına, Peder'e
olan itaatine, O'nun insanlara kendini vermesine, kutsallığına
katılmayı istemek de demektir.
Yahudiler: "Bu adam yememiz için bedenini bize nasıl
verebilir?" diye tartışıyorlar. Onlar İsa'nın
sözlerinin derin anlamını anlamıyorlar. Hıristiyanlar ise,
"Nasıl olabilir?" diye sormuyorlar: yaptığı
hediye için, İsa'ya teşekkür edip, O'nu övüyorlar! Biz, bu
Ekmeği, İsa'nın bizi değiştirmesini arzu ederek,
kendimizi İsa'ya sunma isteği ile yemekteyiz. Böylece ebedi
kurtuluştan uzak olmadığımızdan emin olup, huzurla
yeryüzünde yaşayabiliriz. Yeryüzünü de, aldığımız
sevgi ve hikmetle dolduruyoruz.
Birinci okuma Allah gibi çalışan Hikmetten söz etmektedir.
Süleyman'ın Meselleri Kitabı, onu, konuşan ve önemli bir
şöleni tertipleyen bir insan olarak, gösteriyor. Hikmet, herkesi
açlığını ve susuzluğunu gidermeye davet ediyor; fakat
bir şartı var: kendi akılsız düşüncelerden vazgeçip,
akıllı olanları kabul etmek gerekmektedir.
Hikmet "yedi sütunu dikti". Kolayca anlayabiliriz. Mesih İsa
Kilisesini destekleyen yedi sütun hazırlıyor: Yedi
Sırlarını düşünebiliriz. Ya da, her insanın,
hazırlanmış sofrada temsil edilen sevinç ve birlik içinde
yaşayabilmesi için, İsa'nın verdiği bütün
armağanları düşünebiliriz.
"Çılgınlıklarınızı
bırakın": Rabbin Sofrasına katılmak için, O'nun
Bedenini layık bir şekilde yemek için, Aziz Pavlus bizi
uyarıyor: "Kardeşlerim, nasıl
yaşadığınıza çok dikkat edin. Bilgelikten yoksun
olanlar gibi değil, bilge kişiler gibi yaşayın".
Yaşam tarzımız, Peder'in düşüncelerini, İsa'nın
sevgisini, Kutsal Ruh'un lüftunu göstermelidir. Bunun için dikkatimizi, vücudun
zevkine değil, (Pavlus sarhoş olmaktan söz eder, belki o ortamda bu,
en yaygın dürtüydü), Allah'ı övmeye yönelmesi lazım. "Hep
birlikte mezmurlar, ilahiler ve ruhani ezgiler söyleyin. Bütün yüreğinizle
Rabbi yüceltin ve övün"!
Rab İsa, sana teşekkür ediyorum: sen, ruhumu ve vücudumu huzur ve neşeyle dolduran ekmeksin. Senin hikmetin, Peder'i yüceltmek için, ağzımı açar. Senin mevcudiyetin beni kendine çeker: seninle beslenmek istiyorum. Seninle beslenmeden, bir hafta bile geçmesini istemiyorum. Eğer yüreğimde sen değil, sadece zevk arama isteği olursa, kardeşlerime ne verebilirim? İçimde sen olursan, hayatım herkes için faydalıdır, hikmet kaynağıdır, Allah'ın lütfunun armağanıdır.