31/08/2003  -  OLAĞAN DEVRESİ  -  22. PAZAR  -  B YILI

 

Birinci okuma  Tesniye 4,1-2. 6-8      

Mezmur  15

İkinci okuma   Yakup 1,17-27       

İncil        Mk. 7,1-8. 14-15. 21-23

 

İsrail halkı kendinin özel olduğunun bilincindedir. Nitekim o kadar hikmetli yasalara göre yaşayan başka bir halk yoktu. Hiçbir halk kendi yasalarını on cümlede özetleyemez. Başka hiç bir halkta, insanlarla ve Allah ile olan, insan hayatını düzenleyen tanrısal yasalar yok. Başka uluslarda, fakir, zengin, hükmedenler, hükmedilenler, genç, yaşlı olursa olsun, herkes için eşit olan yasalar yok. Bu yasalar İsrail halkını öteki uluslardan daha üstün kılar. Fakat bu halk, kendine bunları vereni, Olan'ı unutmamalı ve bu yasalara sahip olmakla yetinmemeli, aksine her gün bunları yaşamalıdır! Bu kutsal yasaları unutmayıp, kendini yüceltmek için başka yasaları yaratmamalı: alçakgönüllülükle itaatkar olmalıdır. Bu halkın, kendisi için Allah'ın yaptığı harikalar yüzünden, duyduğu gururu, alçakgönüllü ve yumuşak huylu olmakla göstermelidir!

Musa, İsrail halkının, bütün dünya için geçerli olan görevinin bilincinde olmasını istiyor: bütün uluslar İsrail'in Allah'ını tanıyıp, takdir edecek ve O'nu arzulayacaklar.

Halkın itaati, bütün dünyaya doğru misyoner bir eylemdir, bu halkı o kadar çok seven Allah'ı yücelten bir davranıştır.

İsa'ya yaklaşan Ferisilerin ve Din Bilgilerin davranışı ve düşüncesi ise böyle değildir. Onlar kendilerini daha iyi göstermek için, Allah'ın büyük emirlerine bir sürü kurallar eklediler. Bu kurallar insanı, Allah'ın hikmetinden değil, kendisinden gurur duymaya iterler. Aynı zamanda da Allah'ın emirlerini unuttururlar. Allah'ın emirleri hikmetlidir ve onları yerine getirenlere hayat verirler. İnsanın ilaveleri ise, onun isteği ne kadar iyi olursa da, en önemlisinden ayırır, değersiz şeyler için enerjileri dağıtır ve her şeyden çok düşünceleri karıştırır. Nitekim bilgisiz insanlar bu sayısız kuralların Allah'tan geldiklerini sanarak, Allah'ı, titiz, rahatsız edici ve her şeyi karışan biri olarak, görebilirler! Ferisiler, o zamanda ve şimdi de, yemek hakkında, yıkanmak ve yıkamak hakkında, kardeşlerin ihtiyaçları unutmak ve saygısız davranmak pahasına bile, çeşitli kurallar uygularlar. "Hepiniz beni dinleyin ve şunu iyi anlayın." İsa önemli olana dikkatimizi çekmek istiyor. Tabii ki, sofrada otururken ve birlikte olduğumuzda, temiz olmamız gerekir. Fakat hangi temizlik daha önemli? Ellerin mi yoksa yüreğin mi temizliği? Kim sofrada, başkalarını kötüleşen ve dedikodu yapan, her şeyden mırıldanan, ve ya yüreğinde iffetsiz arzuları tutan, başkalarını aldatmaya çalışan, yalnız kendi çıkarını arayan, bir insan ile oturabilir? İsa, ellerimizdeki ve kaşıklarımızdaki kirlilikten daha çok, yüreğimizi kirleten ve temizlememiz gereken günahların ve kötü alışkanlıkların uzun bir listesini yapıyor. İsa'ya itaat etmeyi bilirsek, ne güzel olur! O'na itaat eden, huzurda ve neşede yaşar.

Temiz veya arınmış bir hayatı sürmek için, yol belli! Onu bize Aziz Yakup göstermektedir: "İçinize ekilmiş ve canlarınızı kurtaracak olan güce sahip olan sözü alçakgönüllülükle kabul edin". Allah'ın Sözünü yüreğimizde tutmak, onu sevip yaşamak: işte arınma yolumuz, budur!. Bu yol, yüreğimizde korunmuş, sevilmiş ve yaşanmış Allah'ın Sözüdür! Bu Sözün merkezi sevgidir, muhtaçların ihtiyaçlarına olan dikkattir, bizi insanların bencil ve imansız alışkanlıklarına bağlamayan sevgidir! Bu sevgiyi duamızda dileyelim, çünkü "yukardan iner ve aydınlığın yaratıcısı olan Peder'den gelir". Alçakgönüllülükle kardeşlerle beraber bunu dilemek istiyorum. Ve alçakgönüllülükle onlardan, İsa'nın Sözüne karşı olan davranış, hareket ve fikirlerimin olup olmadıklarını anlamak için, yardım diliyorum!

Rabbin Sözü hayat yoludur: O bize bunu veriyor çünkü "bu sayede yaşayacaksınız ve Atalarınızın Allah'ı Rabbin size verdiği ülkeye kavuşup sahip olacaksınız".

Mezmurun vaadini de tadalım:  "Böyle yapan insan asla sarsılmaz".

Mesih İsa, kalbimle konuşmayı bırakma: Sözün yaşam kaynağıdır!