05/10/2003 -
OLAĞAN DEVRE - 27. PAZAR
- B YILI
Birinci okuma Tekvin 2,18-24
Mezmur 128
İkinci okuma İbraniler 2,9-11
İncil Mk. 10,2-16
Bu günkü İncil'in metni,
parmağını büyük ve çok acı veren bir yaraya
basmaktadır. Bozulmuş aileler ve bundan gelen düzensizlik gözlerimiz
önündedir. Acı, gözyaşları ve öfke, nerede gerçek huzuru
bulabileceğini bilmeyen birçok erkeğin ve kadının
yüreklerini dolduruyor! Gözlerimizin önünde, çocukların ağır
psikolojik ve ruhsal sorunları da geliyor. Onlar, çoğu kez göçebe
gibi, iki ev arasında, anne ve üvey anne arasında, baba ve üvey baba
arasında yaşıyorlar. Sevgiyi, uyumu, gerçek bir aileyi,
birliği, sadakati tanımadan, büyüyorlar.
Ne yapılabilir? Allah'ın Sözüne itaat
etmek, refahı, huzuru, yaşamı, barışı getiriyor.
Bu günkü İncil'de İsa, insanların
hırslarını, yanlış 'sevgi' duygularını ve
yürek katılıklarını yerine getirmek için düşünen ve
yolu bulan insanlara, Allah'ın Sözünü hatırlatıyor. İsa
gerçek yolu gösteriyor: Allah'ın ilk isteğine dönmek! Bu isteğe
göre kendi yaşamımızı kurmamız gerekiyor; Peder'in
Sözünün ışığında aklımızı ve
yüreğimizi eğitip, yukardan aydınlatan sevginin rehberini aramak
gerekmektedir.
Aileler bozuluyorlar, çünkü karı kocalar
gerçek sevgide olgunlaşmıyorlar: gerçek sevgi, sahip olmaya ve zevkle
karıştırıldı. Eğer bir insan, bütün dileklerini,
egoist olanlar dahil, yerine getirildikleri zaman, kendisini sevilmiş
hissederse, veya eşinin bütün arzularını yerine getirerek onu sevdiğini
sanırsa, sonunda kendisini onun kulu hissedecek ve kendisi de,
'boğucu' olacak. Böyle bir 'sevgi' sahtedir ve yeni bir özgürlüğü
arzu ettiriyor. Gerçek sevgi ise, imandan, Allah'a olan itaatten ve
yakınlıktan öğrenilmektedir! Ailelerin birleşik kalabilmesi
yalnızca karı kocaların imanları, duygularından daha
büyük olursa ve onların sevgisinin kaynağı, imanda olursa,
gerçek ve yaşayan Allah'ı dinlerlerse, mümkün olur.
İsa evliliğe, Allah'ın
bakışıyla bakmamıza davet ediyor: "İnsan
annesini ve babasını bırakacak, karısına
bağlanacak, ve ikisi tek bir beden olacaktır... O halde,
Allah'ın birleştirdiğini insan ayırmasın'!
Bir erkek bir kadınla çözülemez bir
şekilde birleşebilir mi? Neden onların birliği sonsuz
olarak sayılmalıdır? Çünkü kadın erkeğe Allah
tarafından verilir! Erkek, uyanınca, kadınını Allah'ın
ellerinden alır; erkek kadını, "kemiklerimden
çıkmış bir kemik, ve etimden çıkmış bir et"
olarak, kabul eder, çünkü Allah'ın eseridir!
Allah erkek için "ona yakışan
bir yardımcı", veya onun
karşısında eksiklerini tamamlayacak birini
hazırladı: erkeğin yüreğinin, düşüncelerinin ve
arzularının zayıflığını ve
boşluğunu doldurup düzelten bir yardımcı. Erkek
kadını kendisinin aramadığının ve bulamadığının
bilincinde olmalıdır: tersine onu Peder'den, armağan olarak,
aldı. Bu yüzden kadını, Peder'in armağanı olarak,
sevmeli, ona saygı göstermelidir! Kadın erkek için, 'dengi olan'
birisi olmalıdır; ''Evet' diyebilmeli, ama Allah'tan uzak götürürse,
'hayır' da diyebilen bir insan olmalıdır. Erkek ise kadın
için, kendini tutmayı, Allah'ın şekil veren ellerine kendini
bırakmayı öğreten biri olmalıdır!
Erkek ve kadın karşılıklı
olarak görevlerini yerine getirebilmek için, gerçek olgunluğa
erişmiş olmalıdırlar. Hem erkek, hem de kadın tek
başına da, desteksiz yaşamakta yetenekli olmalı, yoksa
birbirleri için bir yük olacaklar, birbirlerine 'boğacaklar',
bastıracaklar ve kurtulmak için kaçıp, başkasıyla
birleşecekler. Ruhsal yaşamı ve Allah'la canlı bir
ilişkiyi beslediğimizde, içimizde var oluşumuzun kaynağını
bulduğumuzda, asma ile çubuklar gibi, İsa'yla birlikte olduğumuzda,
O'nun mevcudiyetiyle doyduğumuzda, O'nun hikmetini izleyerek, O'nun 'çoban
desteği'ne dayanarak, yaşam olgunluğuna ulaşırız.
Kurtuluş yolunda rehberimiz olmak için, Mesih
İsa acı çekti ve öldü. (bk. 2. okuma)! O'nun Peder'inin
oğulları olduğumuzu bilmektedir; bu yüzden bizi
"kardeş" diye çağırmaktan utanmamaktadır. Biz
günahkarız, affedilmeye, kurtulmaya, kutsallaştırılmaya
ihtiyacımız var. Mesih İsa bizden utanmıyor, tersine,
hayatımızın Allah'ın bir işareti olması için,
bizi kutsallaştırmak istiyor. Aile hayatı da, ve özellikle
karı kocaların hayatı, tanrısal sevgisinin belirtisi ve
aracı olmaktadır! Bunun için Hıristiyanlar, Efkaristiya Ayininde
evleniyorlar: onların sevgisi, hem Peder'e ve Kilise'ye olan
İsa'nın sevgilerinin ifadesidir, hem de Kilisenin Rabb'e olan
sevgisinin ifadesidir! Eğer onlarda İsa'nın sevgisi canlı
kalıyorsa, ilişkilerini olgunlaştırmaya ve
derinleştirmeye devam edecekler ve İsa'nın sevgisinde güç,
sadakat, mutluluk, hikmet, kurtuluş,... bulacaklar!