09/11/2003  -  OLAĞAN DEVRE  -  32. PAZAR  -  B YILI

 

Birinci okuma  1Krallar 17,10-16    

Mezmur  146

İkinci okuma  İbran. 9,24-28             

İncil        Mk. 12,38-44

 

İbraniler'e mektup, bize kurtuluşumuzun özünden bahsetmektedir: birçokların günahlarını ortadan kaldırmak için, Mesih İsa, bütün zamanlar için geçerli kurban olarak, bir kez hayatını verdi ve yararımıza Allah'ın huzurunda kalmaktadır. O'nun bize bağışladığı kurtuluşumuz yüzünden, O'na karşı çok minnet duyarak yaşıyoruz ve ikinci gelişini bekliyoruz. O zamanda O, sözlerine göre, dünyayı yargılayacak. O'nun yargısı bizim için bir sürpriz olmayacak, çünkü O'nun sözlerini ve isteğini tanımaktayız. Bu yüzden 'şanslıyız': ebedi hayata bizi hazırlayan Rabbi tanımakla, büyük bir lütuf aldık! Büyük bir arzuyla O'na bakmaya, her Sözünü dinlemeye, her davranışını öğrenmeye çalışalım.

Bugün okuduğumuz İncil'in metninde İsa'nın, çevresinde ne olup bittiğine çok dikkatli olduğunu görmekteyiz. O, önemli insanların davranışlarını görüyordu. Ve eğer davranışları, küçüklerin ve basit insanların imanlarına engel olduysa, onları azarlıyordu. Kalabalığa da bakıyordu: kalabalığın, imanı derinleştirmek ve kararlaştırmak için yardımcı olan iyi davranışlarını öğrencilerine öneriyordu.

İşte din bilginleri: onlar din hakkında çok bilgili idiler ve önemli insanlardı. Herkes, örnek almak için, onlara bakıyordu. Fakat İsa onların ne kadar boş insanlar olduklarını görüyor ve yüreklerindeki büyüklük taslamasını ve para tutkusunu da görüyor; onların, Allah'ı sevmek için değil, tersine insanların dikkatini çekmek için, duaları uzattıklarının fark etmektedir. Onları, örnek olacak insanlar olarak, görmek, tehlikelidir: kalabalık, ikiyüzlü din davranışlarını taklit edebilir. İsa, kendisi için tehlikeli olmasına rağmen, susmaz; kalabalığın gözlerini açmak, onu, din bilginlerinin aldatıcı yolundan kurtarmak ister.

Fakat İsrail halkında sadece kötü değil, çok iyi örnek olabilen insanlar da vardır. İşte fakir ve dul bir kadın. O da, Mabetteki bağış kutusuna kendi bağışını atar ve oradaki görevli yüksek sesle attığı miktarı söyleyince, herkes onun yoksulluğunu anlar.

Onun iki kuruşu, zenginlerin bağışları önünde bir hiçtir. Fakat o iki kuruş, öğrencilerini çağıracak kadar, İsa'nın dikkatini çeker. Onlar neyi öğrenebilirler? İsa onları, her şeye ve insanların davranışlarına Allah'ın gözleriyle bakmaya, Allah'ın gördüklerini görmeye çalışmaya davet eder!

 

Allah'ın, görünüşe değil, yüreğe baktığını bilmekteyiz. İşte bu dul kadının yüreği, diğerlerinin yüreğinden, daha fazla imanla doludur, daha zengindir. Bu kadının eylemi, zenginlerin görülemeyen imanından daha büyük bir imanı gösterir. Onlar zenginliklerinden arta kalanı verirler: bu şekilde, Allah'ın da, 'zenginliklerinden arta kalanını', yani gereksiz olduğunu, belirtirler. Bu dul kadın ise, bir çocuk gibi, Allah'a her şeyini verir. Çocuk, annesinin her gün kendisiyle ilgilenmekten geri kalmayacağını, ona gereken her şeyi vereceğini bilir. Bu dul kadın, Allah'ın ellerine her şeyi teslim ederek, olgun, gerçek ve somut bir iman gösterir bize. Ona göre Allah, tıpkı anne çocuğu için gerekli olduğu gibi, gereklidir ve paradan gelen emniyetten daha emindir!

İsa öğrencilerinin bu imanı öğrenmelerini ister. Bu iman, birinci okumada, İlyas'ın çok ağır bir kıtlık sırasında yiyecekten yoksun kalan Sarepta’daki dul kadından istediği, aynı imandır.

İsa, bizden daha iyi olan Allah'a iman etmekten korkmamamıza teşvik eder. Göksel Pederimiz bütün ihtiyaçlarımıza dikkat eder, O'na güvenip itaat ettiğimizde gereğini yapar!

 

Ayrıca bu günkü okumalardan, dış görünüşe durmadan, Allah'ın gördüklerine görebilmek için, her şeye dikkatle bakmayı öğrenmekteyiz. O zaman sık sık, fakirlerin, modaya göre iyi giyinmemiş olanların, önemli yerlerde görülmeyen insanların, hiç önem verilmeyenlerin, hakikatin ve kutsallığın yolunda bizden daha ileri olduklarını keşfedeceğiz!