29/01/06 - OLAĞAN DEVRE - 4. Pazar Günü – B –
İlk Okuma Yasa K. 18,15-20 Mezmur 94/95
İkinci Okuma 1Kor.
7,32-35 İncil Markos
1,21-28
Benden başka
Tanrın olmayacaktır! Bu cümle Yahudi başkanların
Pilatus’a dediği: “Sezar’dan
başka kralımız yoktur” cümlesini hatırlatır. Onlar
İsrail’in Allah’ına böyle karşı geldiler, İsa’yı
inkâr ettiler ve Romalı valiyi böyle tehdit ettiler. Peder Allah’a
güveneceğimize, insanlara, şeylere ve hatta hayvanlara güvendiğimizde
yarattığımız ilk sonuç yaşamımızdan
İsa’yı yok etmektir ve başta ailemiz olmak üzere etrafı da
etkilemiş oluruz. Güvenimizi sadece Peder’e vermeliyiz! Maalesef Allah,
baba olarak görülmediği zamanlarda sihirbaz, büyücü, medyum, fal,
nazarlık, şans getiren şeylere, geleceğe bakma, ruh
çağırmaya güvenmek gibi başka şeylere başvurmak normal
gelir. Geleceklerini merak ederek veya
yaşamlarına yol vermek için el okutanlar, kahve vay başka türlü
fal baktıranlar büyük günah işlerler. Sevgi bağları kurmak
için veya düşmanlarını yok etmek için şeytanı ödemek
gibi yollara başvuranlar çok büyük günah işlerler! Büyücülük yapanlar
ise şeytandan yardım almasalar da başkalarının
cahilliğinden sadece para kazanmak için faydalandıklarından
onlar da Allah’a ve kardeşlerine karşı da çok büyük günah
işlemektedirler. Kutsal Kitapta şöyle yazılıdır: “Aranızda oğlunu ya da
kızını ateşte kurban eden, falcı, büyücü,
muskacı, medyum, ruh çağıran ya da ölülerin ruhlarına
danışan kimse olmasın. Çünkü RAB bunları yapanlardan
tiksinir.” (Yasa Kitabı 18, 10-12).
Yasa Kitabı, İsrail halkının Allah’ın
varlığından ve sesinden korktuğunu anlatmaktadır. Ancak
Allah, baba gibi sevdiği için halk ile ilişkiye girmek için
başka bir yol seçer, artık bizim de bildiğimiz yolu seçer: “Kendi aralarından, senin gibi, bir
peygamber çıkaracağım. Onun ağzından benim sözlerimi
duyacaklar. Vereceğim bütün emirleri onlara bildirecektir”! Ve işte İsa aramıza geldi,
bize Allah’ın Sözünü iletti, Peder’in projelerini bildirdi, tekliflerini
getirdi ve bize O’na ulaşmanın yollarını gösterdi. Musa: “Onu dinleyeceksiniz” dedi ve Peder olan
Allah, İsa dağın tepesinde nura büründüğünde üç Havariye
güçle üç kere şunu tekrar etmiştir: “Onu dinleyiniz”!
Bugün Aziz
Markos’un İncil’ini okurken İsa’nın ilk kere için “öğretmeye”
başladığını görürüz: bunu bir cumartesi günü yaptı,
Kefernehum’daki bir havrada. İncil yazarı iki kere için
dinleyenlerin hayretle şunu söylediğini yazar: “Çünkü onları yazıcılar gibi
değil, yetki sahibi biri gibi öğretiyordu”. İsa Peder’den yetki aldı. Bunu herkes
anlayabilmektedir. Biz de bunu anlıyoruz ve İsa’nın sözünün
yüreğimizin arzuladığı ve yaşamdan beklentimizle ile
eşit olduğunu görüyoruz. İsa yaşamımıza
değer kazandıranı söylüyor, yaşamımızı
zenginleştirerek olgunluğa varmamızı sağlıyor,
bizi Allah ile ve insanlarla, ailemizle ve cemaatimizle, sosyal çevremizle de
mükemmel bir ilişkiye koyuyor. Ayrıca İsa’nın Sözü bize
dünya ve bizi çevreleyen her şeyle var olan ahenkli ilişkiyi
gösteriyor. Bu şeyler sayesinde Allah’ın arzularını ve bize
açıklamak istediği gerçekleri kolaylıkla anlayabiliyoruz.
“Yetkisi olan biri gibi öğretiyordu!”. Bu yetki şeytanlar tarafından
bile hissedilmektedir ve bugün anlatılan olay hepimize örnek
olmalıdır. Şeytan başkalarıyla dua eden bir
kişinin kalbine ve bedenine girebilir, ama İsa’nın sözüne dayanamaz!
İnsana düşman olduğunu göstermeden önce, İsa’ya duşman
olduğunu gösterir ve herkesin önünde O’na küfreder. O, İsa’nın “Allah’ın Kutsalı” olduğunu
bilir ama yine de O’nu yıkıcı olmakla suçlar: “Bizi mahvetmeye geldin!” Rabbin
emretmesi ile kendini olduğu gibi, yani insanı yok eden gibi,
göstermeye mecbur olur. Biz İsa’nın da kim olduğunu görüyoruz, O
Allah’ın yetkisini getirendir! Böylece O’na değer vermek, O’nu
dinlemek, Sözünü dinlememizi engelleyecek ayartmaları ret etmek için
yardım görmüş oluyoruz: bu ayartmalar O’nun ve bizim
düşmanımızdan gelirler!
Havari Pavlus bir Hıristiyan’ın ne dereceye kadar
İsa’nın Sözüne değer verebileceğini anlatıyor.
Herkesin izlediği bir yol değildir, ama olanaklı bir yoldur:
Rabbin sevgisi için insan sevgisinden vazgeçilebilir. Yani evlenmemeyi seçerek
“Rabbe daha fazla nasıl hoşa gidebilir” diye
uğraşılabilir. İsa’nın yetkisi her durumda bizi
etkilemelidir, sadece hayrete düşürerek değil bizi güvenerek ve
severek itaat etmeye yönlendirerek etkilemelidir. Eğer İsa’nın
Sözü bize ilahi yetkisini gösteriyorsa, ben O’nu dinlemek ve dediklerini de
yapmak istiyorum. Bu bazen zor olabilir, bazen de ters istikamette yol almak
gibi olabilir: dünyanın istikametinin tersine gitmek olabilir, ama
yaşamımızın gerçekleşmesi ve gerçek mutluluğumuz
için ters yön değildir!