12/02/06 - OLAĞAN DEVRE – 6. Pazar Günü – B -

İlk Okuma                        Levililer 13,1-2.45-46                        Mezmur                        31/32

İkinci Okuma                        1Korint. 10,31 - 11,1                        İncil                         Markos 1,40-45

 

Birçok kere kendi kendime sorarım, bir Hıristiyan ilk emre uymak için ne yapabilir? Allah’ın, benim Allah’ım ve babam olduğunu, yaşamımın ve sevincimin kaynağı olduğunu, beni her kötülükten kurtarıp, kendisiyle ve diğer insanlarla birlik içinde yaşamamı isteyen olduğunu biliyorum. Bunu daima hatırlamaya ve günümü ve eylemlerimi buna uygun olarak programlamak istiyorum. O’nunla dua ederek ilişkimi canlı tutmaya çalışıyorum. İlk duam daima şükran duasıdır. O’na, İsa aracılığıyla bana sevgisini gösterdiği ve düşüncelerini aktardığı için teşekkür edeceğim. O’na şükrettikten sonra, yarattığı her şey için O’nu öveceğim, çiçekler ve dağlar için, ama özellikle günahtan bizi kurtardığı için O’nu öveceğim. Kalbimde af dileme arzusunu da daima canlı tutacağım, çünkü ben de dünyanın günahına katılıyorum, küçük ve büyük günahlarımla, yaratılışı bozdum ve kardeşlerim için, Allah’ın bendeki görüntüsünü bozdum. O’nun yardımını her an diliyorum: O’nun Ruhu olmadan, gerçekten hiçbir şey iyi değildir, gücü olmadan hiçbir şey verimli bir birlik içinde olmayacaktır, O’nun ışığı olmadan hikmet olmayacaktır! Zorluklarda O’nun yardımını güvenle istiyorum ve gerçekten neye ihtiyacımın olduğunu benden iyi bildiğine eminim, çünkü o Babamdır ve beni sever.  Kendimi O’na emanet ediyorum ve O’nu taklit etmek istiyorum, O’nun merhamet ve sadakat, karşılıksız sevgi niteliklerini elde etmek istiyorum. O’nu görmek ve özellikle dinlemek istiyorum, bunun için insanlara emanet ettiği “Sözü” arıyorum, sevgili Oğlu İsa’yı arıyorum! Bütün bunların düşüncelerimin temeli olmasını ve her konuşmamdan gözükmesini istiyorum! Sadece sabah beş, akşam on dakika, Peder ile ilişkimi güçlendirmek için yeterli olmadığını biliyorum, ama bu azıcıktan da kaçınmayacağım. Eğer sabah ve akşam duasını aksatırsam, kısa bir müddet sonra beni çevreleyen dünyanın yüzeysel düşünce tarzının beni etkileyeceklerini biliyorum! Peder’i dinlemek, meditasyon yapmak, şükretmek ve övmek için zaman ayırdığımda hürriyetim ve huzurum artmaktadır!

 

Dün dünya hastalar Gününü kutladık. Bugün ise, Allah’ın Sözünü dinleyince Peder’in görme ve hareket etme biçimi anlayabilmek için insanın yapması gereken yürüyüşü gördük. Cüzam hastası, diğer hastalarla uzaklaşması için birlikten ayrılmak için izin istemeli. Sağlığın kaybolması yetmiyormuş gibi, sevdiği kişilerden de uzaklaşması gerekmektedir. Bunu Musa emrediyordu ve diğer ülkelerin adetlerinden bir adım ileridedir. Musa, halkın birbirinden bulaşmasını önlemeye çalışmaktadır, ve bu sadece acı çeken kişinin uzaklaştırılması ile mümkün olmaktadır. Bu dünyanın davranışıdır, bu zorluğu, acıyı, tehlikeyi aşmanın başka bir yolun olmadığını düşünen dünyanın davranışıdır. Allah’ın sevgisini tanımamış veya unutmuş olan dünya hastaya yaklaşmak için sebebi veya becerisi yoktur: hastayı uzaklaştırıyor veya yok ediyor, bazen de ona tatlı ölüm denilen ötanaziyi tavsiye ediyor.

Ama İsa, söz dinlemeyen cüzamlı karşısında merhamet duyuyor. Kanunlara göre cüzamlı uzaklaşmak mecburiyetindeydi, ama İsa’nın onu ret etmeyeceğinin bilincinde, O’na yaklaşıyor. Onun güveni büyük bir iman eylemidir, Rabbin Sözünün güçlü ve iyi olduğuna imandır!  Gerçekten de İsa’nın Sözü, cüzamı yok eder, hastanın dışlanmış olmasını tedavi eder ve Allah tarafından lanetlenmiş olma korkusunu yok eder! Ancak İsa’nın hastayı iyileştirmiş olması, kendisini yalnızlığa itmektedir. İsa şikâyet etmiyor, bu hacı kabul ediyor, hacını alarak her birimizin dışlanılmaktan kurtarıyor. Bu dışlanma hastalıklardan gelebilir, ayrıca egoizmimizden, günahımızdan, Peder’in Sözüne karşı gelmemizden olabilir. İsa ne yapmaktadır? O hastalığa değil, hastaya bakıyor. İnsanı itici yapan sebebe değil de,  insana ve ondaki Allah’ın görüntüsüne bakmaktadır. İsa, insana bakınca, insanlar arasında birliği isteyen Peder’in düşüncesini görmektedir. İsa için hastalık, hasta olan kişiye daha dikkatli olmaya davettir. Hasta kişi Peder’in sevgisini hissedebilmesi için daha çok sevgiye ihtiyaç duymaktadır. İsa ellerini uzatarak cüzamlıyı tutar, dokunarak onunla bir ilişkiye girer. Böylece cüzamlı kendini Allah’tan ve insanlardan uzak hissetmez ve Peder’in sevgisi onun bedenine ve ruhuna ulaşır.

İsa günümüzde de aynı şekilde davranmaktadır: Kiliseye, bizim hasta bedenimize “dokunma” görevini verir. Kilise bunu İsa’nın hareketleri, elleri ve Sözleri ile yapar: bunlar gizemlerdir, istediğimiz anda tüm durumlarda yanımızdadırlar ve bize Peder’in sevgisini bağışlamaktadırlar. Bu işaretlerle Kilise herkese kurtuluşu verir, böylece her an Allah’ın şanı oluruz ve sevgisiyle dünyayı sararız. Havariler, İsa’nın yaptıklarını ve öğrettiklerini yapmaya devam ettiler, biz de onlardan öğreniyoruz, insanlara Peder’in sevgisini veren işaretler zincirini devam ettiriyoruz.