25/06/2006 OLAĞAN DEVRESİNİN 12- PAZARI B Yılı
İlk
okuma Eyüp 38,1.8-11 Mezmur 106/107
İkinci
okuma 2Kor
5,14-17 İncil Markos
4,35-41
Mesih İsayı izleyen, sadece öldürmemekle
yetinmiyor! İsayı izleyen, başkalarının kendisine
nasıl davranmalarını istiyorsa, başkalarına öyle
davranıyor! Kilise tarihine bakarsak, Kilisenin, yani bizden önce
yaşanmış iman kardeşlerimizin, insan hayatının
her alanında durmadan ve tamamen kendini vererek, güçsüz olanlara ve
acı çekenlere yardım etmeye uğraştıklarını
görüyoruz. Dışlanmış ve hasta olanlara, öksüzlere ve
eğitimsiz olanlara,... hayata ve hayat gelişmesine hizmet eden
Papalar ve Episkoposları, din grupları ve rahipleri, hıristiyan
krallar ve devlet adamlarını görüyoruz. Hastanelerin, yetimhanelerin,
huzur evlerinin, üniversitelerin, meslek okullarının, işçi
derneklerinin, kooperatiflerin ve insan hayatının gelişmesine
hizmet eden birçok başka girişimlerin
başlatıcılarının en çoğu Hıristiyanlardır.
Günümüzde de Avrupadaki çağdaş uyuşturucu müptelası için
tedavi merkezleri, zor durumlarda bulunan annelerin çocuk düşürmemelerine
yardım eden Hayata Yardımcı Merkezleri ve insan
hayatını destekleyen sayısız başka kurumlar Kilisenin
eserleridir, ve kesinlikle İncile olan itaatten doğdular. Bu
şekilde, bizim için kendisini feda eden İsanın sevgisinin
ışığıyla okunmuş beşinci emir toplumda ve
dünyada meyve veriyor!
Biz, hayatımızın her
seviyesinde bir hizmet ve bir armağan olması için, kültürel ve ruhsal
eğitimimize özen göstererek de, bu emri yerine getiriyoruz. Yaşamımızı,
Allahla işbirliği yapmaya bir çağrı olarak
saydığımız sürece, bu emre itaat ediyoruz. Babanın
sevgisi ile işbirliği yapmam gerekiyor diyen kritere göre küçük ve
büyük kararları aldığımızda onu yerine getirmiş
oluyoruz. Kendine doğru değer vermekten kaçınma: zar zor
geçinme, aksine senin yaşamını Baba Allahın sevgisinin
aracı ve uzatması kıl! Senin, Mesihin Bedeninin üyesi
olduğunu hiç unutma: bu, hem kendi hayatına, hem de bütün
insanların hayatına daima olumluca değer biçmene
yardımcı olacaktır! Zaten Rab İsa tüm insanlığa
hayatını verdi!
Bugün Kutsal Yazıların iki
metni, şaşırmış Havarilerin sorusuna cevap vermemizi
sağlamaktadır. Onlar Öğretmenlerinin rüzgara ve dalgalara
buyurduğu anda, fırtınanın hemen sakinleştiğini
gördüler. Acaba, doğa güçlerine emir verebilen bu, kimdir? Nasıl olur
da, bunlar sanki korkuyormuş gibi, hemen ona boyun eğerler?
İnsanlar dalgalardan korkuyor, bunlar ise Ondan korkuyor! Bu, kim
olabilir acaba? Eyüp ve mezmurcu, kuşkumuzu yok ederek, bize cevap
vermektedirler. Mezmur: Rab söyledi,.. fırtınayı
dönüştürdü hafif bir yele ve yatıştı dalgalar diyor.
Eyüp Kitabında ise, Allah kendisini, insanları çok korkutan
tabiatın güçlerini kontrol altında tutan olarak,
tanıtmaktadır. O zaman İsanın emri, Allahın emridir,
İsanın ağzı, Allahın ağzıdır,
İsanın isteği Allahın isteğidir: sonuç olarak
İsa Allahtır!
Havariler için bu sunuca varmak hiç
kolay olmadı. Bizim için de kolay değildir. Bizim için de,
Allahın rüzgarı ve denizi korkutan olmadığını,
ama insanları seven ve onları rüzgar ve denizden koruyan
olduğunu hatırlamak kolay değildir. Evet, İsa
Allahtır, fakat düşündüğümüz anlamda her şeye kadir bir
Allah değildir, yani insanların kendisine saygı göstermeleri
için onlara istediği her şeyi yapabilen ve bu yüzden korkutan bir
Allah değildir, aksine O seven bir Allahtır,
arkadaşlarının imanlarının
zayıflığına rağmen, dualarını dinleyen bir
Allahtır.
On ikilerin kayıkta
yaşadığı bu tecrübe onları
şaşırttı: çok korkuyorlardı çünkü
hayatlarının düşman olan rüzgarın elinde olduğunu
hissediyorlardı. Öğretmenlerinin azarlaması da onları
şaşırttı. Neden korktukları için onlara
İmanınız yok mu?diye azarladı?
İsanın huzurunda, O uyuyorsa
da, bulunduğumuz tehlikeyi fark etmemesi gözükse de, korkacak bir şey
yoktur! O herhangi bir insan, bizim
gibi bir günahkar değildir. Evet, O hepimiz gibi, yorulan ve uyan bir
insandır, fakat aynı zamanda Babanın, bize sevgisini
bağışlayıp, kendine doğru bize eşlik etmek için,
gönderdiği Yaşayan Allahın Oğludur.
Korkak, kaygılı ve yalvaran
Havarilerin bulunduğu kayık, günümüzde de daima tehlikede bulunan
Kilisedir: fakat korkmamalıdır. Bizler de, Kilisenin üyeleri olarak,
Rabbi yardımımıza çağırdığımızda,
bunu güvenle ve huzurla yapmaktayız: çünkü Onun uyuması gözükse de,
O daima Rabbimiz ve Öğretmenimizdir, hayatımızı besleyen
ekmeğimizdir. Kimden ve hangi şeyden korkabiliriz? Şeytan,
kendisine bizi denemeye izin verilmesine rağmen, İsadan daha güçlü
değildir. Artık İsayı, sadece bir insan olarak değil,
ama Allahımız olarak tanımaktayız! Bu yüzden Onu
izleyerek yaşıyoruz. Ona olan güvenimiz bizi yeni insanlar
kılıyor: bu dünyada yaşayan, fakat bu dünyaya ait olmayan,
göklerin vatandaşları olarak yaşayan insanlar oluyoruz!