16/07/2006 - OLAĞAN DEVRE – 15.
Pazar Günü – B –
İlk Okuma Amos
7,12-15 Mezmur 84/85
İkinci OKuma Efeslilere
1,3-14 İncil Markos 6,7-13
İki
hafta için ara vermiş olduğumuz “on Emrin” açıklamalarına
devam edelim.
“Zina işleme”. Bu altıncı emirdir. Allah büyümemize saygı gösterir: her
şeyden önce ebeveynlerimize saygı duymamızı ister, çünkü
çocuktan beri onların sevgisiyle çevriliyiz. Daha sonra aile
dışındaki yakınlarımızla ve toplumla
ilişkiye gireriz: beşinci emir, herkesle ilişkimizi sevgi ile
yaşamaya çağırır! Altıncı emir ile ise daha sonra
başlayan hakkında bir söz söyler, ergenlik ve gençlik
yılları ile değişik duygular ve arzular doğar ve bu
yeni bir aile kurmaya götürür. Bu aşamada fiziksel, psikolojik, ruhani
güçler işbirliği içindedirler: her biri, Allah’tan
aldığımız sevgi gibi, gerçek ve saf bir sevgi
göstermelidirler, böylece de yaşamımız mükemmeliyete
ulaşabilir. Cinsel enerji sevginin emrinde olduğunda
mutluluğumuza katkıda olur, hatta Peder’in yaratıklarına
olan sevgisine de katkıda bulunur. Ancak cinsel enerji sadece zevki bulmak
için kullanıldıklarında düzensizlik, fiziksel ve psikolojik
hastalıklar, acılar yaratırlar ve bunlar kişiyi ve tüm
toplumu zayıflatırlar. Bedenimizin cinsel arzuları diğer
cinsten bir kişi ile kurmak istediğimiz sabit bir ilişkiden önce
ve esnasında doğar, bu ilişki, ömür boyu sürecek bir
karşılıklı desteğe, tamamlanmaya yöneliktir. Bu
şekilde gençler kendilerine ait bir aile kurmaya yönlendirilirler: bunu
kurmaya arzu ile ve dikkatle hazırlanırlar ve bunun için en iyi
enerjilerini kullanırlar. Cemaat onlara tavsiyeler vererek yardım
etmeye çalışır, bu tavsiyeler sadece tecrübeden değil,
duadan ve Allah’ın Sözünü dinlemeden gelmelidir! O halde bu emrin
dokunduğu konular çoktur: olgun bir sevgiye eğitmek, evliliğe
hazırlamak, evli hayatta karı koca ilişkisi ve bu ilişkiyi
yanlış anlamanın getireceği yanlış sonuçlar,
üzüntüler, mastürbasyon, evlilik dışı ilişkiler, zina,
boşanma, cinsel sapmalar, ırza geçmek, homoseksüellik, pornografi,
pedofili, fahişelik.
Bugünkü
okumalar geçen pazar günkü konuyu işlemektedirler: Allah’ın Sözünü
vaaz edenler daima iyi karşılanmazlar. Peygamber Amos gittiği
yerden kovuluyor ve susması isteniliyor, çünkü söyledikleriyle kralı
bile azarlamaktadır. Ancak o, Allah tarafından çağrıldığını
bilmektedir: insanların istediğini yapmak için Allah’a itaatsizlik
yapamaz! Bu peygamberin sözleri İsa’nın havarilerine
öğrettiklerinin temelidir. İsa havarilerini
çağırdıktan sonra onlara belirli görevler verir ve yollar:
ikişer ikişer yola çıkmalıdırlar, yanlarına
herhangi bir güvence almamaları gerekir, sadece Peder’e olan güvenle yola
çıkmalılardır. İkişer ikişer gitmelerinin sebebi
birbirlerine yardım etmeleridir, ama özellikle de karşılıklı
sevgiyi yaşamlarıyla gösterebilmeleri içindir! Yanlarına hiçbir
şey almayacaklardır, çünkü kendilerini düşünmeyeceklerdir,
onları tek ilgilendiren şey İncil’i müjdelemek,
olmalıdır. Zayıf insanlara yardım edecekler, hastalara ve
şeytanın eziyetinden çekenlere yardım edeceklerdir. Böylece
Peder’in sevgisini somut bir şekilde gösterebileceklerdir!
İsa,
adının ve İncilinin engellerle
karşılaşacağını bilmektedir, bu engeller
havariler için de deneme olacaktır: bunun için boş vicdan
azabına veya ümitsizliğe kapılmamaları için onları
uyarıyor. Bazı kişiler onları kabul etmiyorsa, bu
onların İncil’i iyi veya uygun şekilde bildirmedikleri için
değildir, bunun sebebi şeytanın engel koymasıdır ve
insanların rahatlık için Allah yerine şeytana uydukları
içindir. Böyle olduğu zamanlarda, onlar kimseyi yargılamadan o yeri
terk etmelilerdir ve başka yollarla veya metotlarla onları
inandırabileceklerini sanmasınlar.
İman
edenler için ise rabbe şükretmeliyiz! Onlar yaşamları ile
İncil’in güzelliğini ve büyüklüğünü, Allah’ın
kutsallığını ve saflığını gösterirler.
Aziz Pavlus O’nu kutsamamız için Efeslilere mektubunun baş bölümü ile
yardım etmektedir. Aynı zamanda Hıristiyanların mükemmel
kaderini anlamamıza da yardım etmektedir: onlar Allah’ın
evlatlarıdır, O’nun kutsallığını ve
şanını taşırlar. Allah onları “aziz”
olmaları için seçmiştir. “Aziz” olmak ne demektir? Aziz olmak,
yeryüzünden yükselmektir, dolayısıyla da orada olanlardan
etkilenmemektir. Yeryüzünde küfredenler, kötülük yapanlar, haksızlık
yapanlar vardır! Ben Allah tarafından “aziz” olmak için seçildim: ben
yeryüzünün eylemlerinden etkilenmiyorum, ancak bana verdiği sevgiden
etkileniyorum. İnsanların yaptıkları fikirlerimi ve
davranışlarımı değiştirmeme sebep olmuyor. Aziz
diye çağırdığımız kardeşlerimiz bize
yardım etmektedirler. Biz de bazen İncil’i kabul etmeyen insanlar
arasında oluyoruz: ancak imanda ve sevgide kalıyoruz, küfür veya
incinmelerden etkilenmiyoruz, Peder’in sevgisinden bizi uzaklaştırmak
isteyen herhangi bir kanundan da etkilenmiyoruz. Biz Allah’ın
şanı için “aziziz”!