23/07/06 - OLAĞAN DEVRE 16. Pazar Günü – B –
İlk Okuma Yeremya 23,1-6 Mezmur 22/23
İkinci Okuma Efeslilere
2,13-18 İncil Markos 6,30-34
Geçen hafta
altıncı emri kapsayan birçok konuya değindim.
Yaşadığımız zaman bu konulara değinmeyi
gerektirmektedir: etrafımızı saran dünya, vicdanları sarsan
ve yönlerini şaşırtabilecek birçok cinsel sapmalar ve
bozukluklarla doludur. Daha zayıf ve eğitimsiz olanları kanunsuz
düşüncelere ve davranışlara itmektedir, ayrıca
saygısız, terbiyesiz, başkalarına acı çektirmeye korkmayan
kişiler yetiştirmektedir. Yaşlılarımız cinsiyet
konusunda çok saygılı ve bazen aşırı çekingen
yetiştirildiler. Günümüzde ise tam zıt bir eğitim görülmektedir.
Sağlıklı bir denge uzak gibi görülmektedir, çünkü batı
dünyamız Allah’ı dinlemek istememektedir.
Allah’ın insanı yaratırken, “erkek ve dişi” yarattığını
hatırlamalıyız. O halde kadın ve erkek arasındaki
cinsel farklılık Allah tarafından istenmiş bir projedir.
Allah, insanı öyle bir şekilde düşünmüştür ki kendini
tamamlaması için diğer cinse ihtiyaç duymaktadır. Onu bu
şekilde yaratarak alçakgönüllülük yoluna yöneltmiştir ve onu sevmeye
ve başkalarının sevgisini kabul etmeye mümkün
kılmıştır. İnsanın Allah’a benzer olması,
sadece sevme ve sevilme özelliği değildir, aynı zamanda
yaşam vererek, Allah’ın yaratma gücüne de katılabilmektedir.
Bunun için cinsiyet çok kıymetli ve kutsal bir armağandır.
İnsanların cinsiyetini yaralayan veya saptıran her şey
Allah’ı yaralar. Yaşamın bu yönü ile dalga geçen fıkralar
da küfür sayılabilirler!
İsa’nın başına da terslikler gelmiştir! O,
havarilerini dinlendirmek için, sessiz bir yere çekilmek istiyordu, ama bu
mümkün olmadı. Birçok kişi tenha olması gereken yere gelerek,
İsa ve havarilerin etrafını sardılar. Bu durum da
İsa’nın gerçek kimliğini göstermesi için sebep olmuştur. Bu
durum aracılığıyla O, peygamberlerin ve özellikle
Yeremya’nın konuşmuş olduğu, Allah’ın Davut’a söz
verdiği kral, “gerçek
kral” olarak tanınabilirdi:
“Davut’a iyi bir Filiz (adil bir oğul) vereceğim günler
yaklaşıyor. O, gerçek bir kral olacak, akıllı davranacak ve
ülkede hukuk ve adaleti sağlayacaktır.” Aynı peygamber
aracılığıyla Allah, aynen iyi bir çobanın
dağılmış ve korumasız kuzularıyla
ilgilendiği gibi, halkı ile şahsen ilgilenmeye söz vermektedir.
İşte bu iyi çoban İsa’dır; İsa halkıyla
ilgilendiren Allah’ın eli, sesi ve gözleridir. Havarilerin dinlenmesi
gereken sakin yerde, şimdi, halk huzur buluyor, besleniyor. Burada herkes
İsa’nın varlığı ve Sözü ile
karşılaşıyor, İsa onları besliyor, güçlendiriyor,
aydınlatıyor, yönlendiriyor ve Peder tarafından sevildiklerini
hissettiriyor!
İlk okumaya cevap veren mezmur Allah’a olan imanımızı
belirtmemize yardım etmektedir. İsa, Pederinin
varlığını görünür ve anlaşılır kılar,
bize olan özenini gerçekleştirir. Biz hiçbir şeyden korkmayız,
ümidimiz güçlüdür ve geleceğin mutlu olacağından eminiz, çünkü
Allah bizimle beraberdir. Bundan şüphe edemeyiz, çünkü Rabbimiz İsa,
bunun için yaşamını vermiştir.
Aziz Pavlus, Rabbimizin bize gösterdiği özenin bir özel yönüne
dikkatimizi çeker. O, ölümüyle Yasa’yı tamamladı, böylece artık
bize yük olmamaktadır: Yasa’nın kuralları, Museviler ile
putperestler arasında, seçilmiş halk ile diğer halklar
arasında bölünme yaratıyordu. Şimdi ise, Yasa’nın
gereklerini yapmakla değil, O’na olan imanımız sayesinde kurtuluyoruz.
Museviler de, putperestler de, İsa’nın kanı sayesinde
kurtulurlar! Bunun için ‘O, barışımızdır’:
O’nun önünde her bölünme yok olur. Musevileri putperestlerden ayıran
düşmanlık, İsa sayesinde yok oldu. O, bizi herkesle
barıştırdı, vicdanlarımızı yenileyerek Allah
ile ve herkesle barıştırdı. O’nun
gerçekleştirdiği eylem çok büyüktür!
Günümüzde bizler Museviler ile bölünmeleri ve farklılıkları
artık bilmiyoruz: ancak kültür ve egoizmin yarattığı
başka bölünmeleri biliyoruz. Sosyal, kültürel, dini, ırkçı,
politik bölünmeleri çok iyi biliyoruz. Ama Rabbimiz Mesih İsa’nın
kabul edildiği yerlerde her türlü düşmanlık, bölünme yok
olmaktadır. O’nu takip ettiğimiz zaman O’nun öğrencilerini
kardeşimiz olarak görmek normal gelmektedir, hatta O’nun sayesinde her
insan sevgi ile karşılanır, çünkü İsa’nın da onu
sevgisini ve sevincini vermek için aradığını bilmekteyiz.
Bazen İsa ile baş başa kalmak için yalnızlık
ararız, O’nun yanında dinlenmek isteriz: o zamanlarda da
etrafımızdaki herkesin İsa tarafından sevildiklerini ve
kabul edildiklerini anlarız. Yalnızlığı arayarak
İsa ile baş başa kalabilmek büyük bir armağandır: Bu
sayede O’nunla arkadaşlığımızı besler,
kardeşlerimiz için de sevgisinin araçları oluruz.