30/07/06 - OLAĞAN DEVRESİ - 17. Pazar Günü B –

İlk Okuma         2Kr 4,42-44                    Mezmur         144/145

İlk Okuma                   Efeslilere 4,1-6                   İncil                    Yuhanna 6,1-15

 

İnsan yaşamının her yönü olduğu gibi cinsel yönü de bir denenme fırsatıdır. Birçok kere büyüklerin hatası yüzünden çocuklar, cinsiyet hakkında bilmek istediklerini soramazlar; o zaman sorularının cevaplarını yanlış yerlerde ararlar: orada sadece yüzeysel, eksik ve hatalı olarak bulurlar. Böylece şeytan onlarda aradığı elverişli toprağı bulur ve gençleri Allah’ın ışığından uzak bir yere sürükler: kolay ve sorumsuz yolu seçtirir, cinsiyeti sadece zevk kaynağı ve cinsel organları zevk aracı olarak gören yolu seçtirir. Böylece bedenin ve hayal gücünün zevkini artıracak yollar aranır, mastürbasyona ve kolay cinsel ilişkilere girilir. Bu denenmelere maruz kalanlar yüreklerini ve akıllarını bozarlar: artık karşılıksız bir sevgi için kendilerini veremeyecekler, bu mümkün olamayacak, kendilerini en derin ve en hür sevinçlerden mahrum edecekler ve başkalarıyla huzurlu bir paylaşmadan uzak kalacaklardır. Dolayısıyla da sadece kendi zevkini aramayı yeğleyen bir yaşam tarzı ve düşüncesi yayılır. Yapılacak bir evlilik de sadece zevk almak olarak görülecektir, eşe sadakat ve evliliğin çözülmez bir bağ olduğu fikirleri olmayacaktır. Bu çerçevede aile planlaması yüzeysel olacaktır ve akla gelen tüm teknik metotlar geçerli sayılacaktır. Bunlar eşler arası ahengi bozsa da veya hamilelik ilk anlarında durdurulsa da önemsiz gibi görülecektir.

 

Peygamber Elişa büyük bir iman eylemi yaptı. Yüz kişi onu dinlemek için gelmişti, o da onları doyurmak ihtiyacını hisseder. Ona yirmi arpa ekmeği ve bir miktar taze buğday getirmişlerdi,  başka bir şeyi yoktu. Elişa’nın öğrencisi bu kadar az miktarı yüz kişinin önüne koymaktan utanıyordu, ama peygamber Allah’ın ona ihtiyacı olanı verdiğini biliyordu: Allah’tan şüphe etmemektedir! Allah da onun imanını mükâfatlandırmaktadır. Aynı mucizeye benzer, bir mucize, daha da görkemli bir şekilde İsa vasıtasıyla gerçekleşir. İsa’nın önünde beş bin kişi vardır, O’nun elinde ise beş arpa ekmeği! Gerçekleşen mucize, oradakilerin anılarını tazelr ve İsa’nın “dünyaya gelmesi gereken peygamber” olduğunu anlarlar, yani Allah’ın söz verdiği ve tüm halkın beklediği peygamberin O, olduğunu anlarlar.  Halk anladı ama gereken sonuçları çıkaramadı. Halk O’nu kral yapmak istiyor; İsa’nın emretmesini, zorlamasını, halkın problemlerine çare bulmasını istiyor. Halk, İsa’nın onlara yararlı davranışlarda bulunmasını istiyor. Tersine vardıkları sonuç bu olmalıydı: mademki sen peygambersin, ne yapmamız gerektiğini sen söyle, nasıl yaşamamız gerektiğini söyle! Zamanında halk böyle davranmadıysa da, şimdi biz, böyle davranabiliriz!

Biz İsa’ya şöyle deriz: “Sen Peder’in Sözünü bize gerçekten verensin! Konuş seni dinleyeceğiz! Senden öğrenmek istiyoruz. Biz kendimizi sana emanet ediyoruz, bize yön göster!”  Kalabalık hiçbir zaman bu sonuca varamayacaktır, sadece kişisel olarak, her birimiz yüreğimizin içinde buna varabiliriz!

Her birimiz İsa’ya, elindeki her şeyi, tüm ekmeğini emanet eden o çocuk gibi yapabiliriz. Rabbe tam olarak güvenebilen tek kişiydi, böylece onun basit imanı tüm halk için armağan olmuştur. İsa o çocuğun imanından faydalanarak, kendini insanlara gösterdi ve Peder’in sevgisinin işaretini verdi.  Böylece İsa kalabalık da olsak nasıl yaşayabileceğimizi gösterdi: kardeş olarak yaşayabiliriz ve elimizdekileri başkalarının emrine koyabiliriz. Kardeşlikten alınan zevkten daha gerçek ve büyük bir sevinç yoktur. Elimizdekileri vererek sevgi göstermemiz, kardeşçe davranmamız, Peder Allah’ın varlığını ve sevgisini göstermektedir: bunun için sevinç birbirimize hizmet ettiğimizde kendisini gösterir. Bu durumlarda az, daima yeterli olmaktadır. Tüm dünya keşke böyle davransa! Dünya böyle olsun diye İsa geldi ve dua etti! Ama O, bizden başlamaktadır. Dünyanın değişmesini istiyorsak, biz başlamalıyız. Dünyanın bir kardeşlik hükümdarlığı olması için ne yapmamız gerektiğini bilen, bizleriz. İsa’ya itaat etmeye başlayalım, Peder’e şükredelim, kendi huzurumuzu ve zevkimizi değil, kardeşlerimizin ihtiyaçlarına bakalım. İsa’nın ellerine enerjimizi ve zenginliklerimizi koyalım, O da dünyayı kardeşliğe çevirecektir. Sen buna başlamazsan, çevrende kimse bunu yapmayacaktır! İsa’nın varlığını ve Sözünü inkâr edersen, etrafındaki birçok kişinin acılarını arttıracaksın. Başla, uğraş ve sebatkar ol! Bu her birimizin özel “çağrısı” dır! Bizler alçakgönüllülükle sevmeye ve tüm gücümüzle birliği korumaya çağrıldık! Dünyaya tek bir Allah’ın var olduğunu, bu Allah’ın tüm insanları sevdiğini, onların babası ve annesi olduğunu, göstermeliyiz, bu görevimizdir! Çağrımız harikadır: bu çağrımızı görmezlikten gelemeyiz, bu yapsak mutsuz ve kederli olacağız. Allah bizi kardeş olmaya çağırmaktadır!