6/8/2006 MESİH İSA’NIN NURLU GÖRÜNÜŞÜ – B -

 

İlk Okuma                   Dn 7,9-10.13-14                Mezmur                   96/95

İkinci Okuma                   2 Petrus 1,16-19                   İncil                    Markos 9,2-10

 

Aziz Pavlus İncil hakkında konuşurken, bunun Allah’ın büyük bir kargaşa içersinde yaşayan ve kendine acılar yaşatan insanlığa, yolladığı bir merhamet mesajı olduğunu söyler. Romalılara mektubunun başında putperestler hakkında konuşurken şöyle der: “Bu yüzden Allah, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa terk etti. Onlar Allah’la ilgili gerçeğin yerine yalanı koydular. Yaradan'ın yerine yaratığa tapıp kulluk ettiler. Oysa Allah sonsuza dek övülmeye layıktır. Amin. İşte böylece Allah onları utanç verici tutkulara teslim etti. Onların kadınları bile doğal ilişkiler yerine doğal olmayanları yeğlediler. Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirlerine karşı şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar.Allah’ı tanımakta yarar görmedikleri için Allah onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara terk etti. Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile ve kötü niyetle doludurlar. Dedikoducu, yerici Allah’tan nefret eden, küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, ana baba sözü dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun ve acımasız insanlardır. Böyle davrananların ölümü hak ettiğine dair Allah’ın buyruğunu bildikleri halde, bunları yalnız yapmakla kalmıyor, yapanları da onaylıyorlar” (Rom 1, 24-32). Havari bu şekilde bize, cinsel sapıklıkların insanları huzurlu yaşamaktan uzaklaştırdığını ve yönlerini şaşırttığını söylemektedir: Bunlar, Allah’a iman etmek istemeyenler için büyük bir ceza gibidir. Ailemizi ve çevremizi birçok kötülükten iyileştirmek istiyor muyuz? O halde fertlerini saflığa ve ahlaka yönlendirmeliyiz.

 

Bu hafta, olağan devrenin on yedinci pazarı yerine, Mesih İsa’nın Nurlu Görünüşü’nü kutluyoruz.  Doğudaki Hıristiyanlar bu gizemi çok eski zamanlardan beri kutlamaktadırlar. Derin düşünme ve duayı ön plana çıkaran ve yaşamımızı Rabbin ölümüne ve dirilişine yönelten bu olayın önemini, çok eskiden beri anlamışlardır. Batı da ise bu bayram bazı yerlerde kutlanmakla birlikte, 1457 yılında, bir yıl önce 6 ağustos tarihinde Belgrad’da Osmanlıları yenmiş oldukları için şükran olarak, Papa Kalixt II tarafından Roma Takvimine konmuştur.

Daniel Peygamberin metni, üç Havarinin tepede gördükleri vizyonu anlamamıza yardım etmektedir: beyaz giysi ile gözüken ilahi saygıya layıktır ve Allah’tan “şan ve egemenlik, ebedi güç” ve “hiçbir zaman yıkılmayacak bir hükümdarlık” almaktadır. O, eşi olmayan bir “insan oğludur”. İsa tepede iken giysileri “ışık gibi bembeyaz” olmaktadır: o insan Oğlu’dur, yıkılmayacak hükümdarlığın Kralı’dır ve Allah’ın gücü ile hükmetmektedir. İncil yazarı özellikle havarilerin duymuş oldukları ve Petrus’un ömür boyunca hatırladığı söz üzerine dikkatleri çekmek istemektedirler: "Benim sevgili Oğlum budur, Ondan hoşnudum!" . Bu sözler havarileri korkuttu ve yere düştüler. Sadece İsa’nın eli onlara tekrar yaşam ve sevinç verdi. Gökten gelen söz büyük bir açıklamanın gücünü taşır.

O gün tepede sadece İsa Allah’ın Oğlu olarak açıklanmaz, aynı zamanda Allah da kendini İsa’nın Babası olarak gösterir! Bu bir kelime oyunu değildir: Allah artık ulaşılamaz gibi veya insanların yaşamına yabancı olan büyük ve uzak bir varlık olarak gözükmek istememektedir. Allah artık kendisini tanıtmak isteyen, hatta kendisinin tutulabilmesini isteyen, sesinin dinlenmesini arzulayan biridir. Allah bir insanın, yani İsa’nın yaşamı aracılığıyla kendisini göstermek istemektedir ve tatlı, kendinden emin sesini duyurtmak istemektedir. Simdiye kadar insanlar, Allah’ın insanların zavallı yaşamlarıyla ilgilenmek istemediğini düşünüyorlardı. Şimdi ise O, insanlarına arzularını bildirmeyi arzu ediyor. İncil ne harikadır: şimdi Allah insanlara konuşuyor ve İsa aracılığıyla daima onların yanlarında kalıyor. İsa, Allah’ın büyüklüğünü ve gerçekliliğini göstermiş şanlı kişiler olan, Musa ve İlyas’ın arkadaşıdır. Fakat onlardan büyüktür ve onlar yok olduklarında, O hala oradadır. O orada kalmaktadır ve konuşarak kendi yolunu anlatmaktadır. O’nun görevi bu büyük şan belirtisi ile sona ermemiştir, Babasının ve kendisinin sevgisinin tamamını verecek daha büyük bir şan yaşayacaktır, o da haçtır! Tepeden inerken havarilerin susmasını isteyen İsa, “ölülerden dirileceğini” anlatmaktadır. Bu söz yüreğimizde sabit kalmaktadır. Bu söz üzerine derin düşünmekteyiz, Baba Allah’a acılarımızı sunarız ve O’nun evlatları olarak ciddiyetle yaşamaya, dünyanın bize gerekli ve vazgeçilemez gibi sunduğu huzurların yönümüzü şaşırtmayacağına söz veririz.

Sen İsa, Baba’nın sevgili Oğlu’sun: Sana iman edenlerin yüreğinde saklısın, Kilisen aracılığıyla Allah’ın çehresini ve yüreğini göstermeye devam et! Sesini duyabilmemi ve bakışını görebilmemi bağışla! Sözünü yüreğimde taşıyacağım, ona itaat edeceğim, böylece çehrem Senin şanını yankısı olacaktır!