http://www.cinquepani.it
OLAĞAN DEVRE – ( 30. Pazar Günü) – B -
İlk Okuma Yer. 31,7-9 Mezmur 125/126
İkinci
Okuma İbr. 5,1-6 İncil Mar. 10,46-52
Inizia
l’orario solare
Aile ilişkileri için samimi ve gerçekçi olmak çok önemlidir: karı,
koca arasına yalancılık girerse “Allah’ın
birleştirdikleri” arasında bölünme olur. Bu ilişkide hiç
yalancılık olmamalı: dikkatli olan yabancı kişilere
karşı duygu ve ilişkilerden de uzak kalmaya uyanık olur,
çünkü bu duygular aileyi yıkabilir. Eşler arasında karanlık
köşeler olmamalıdır: her şey ışık
altında olmalıdır, her birinin para kullanımı dahi
açık olmalıdır. Birçok
aile, eşlerden birinin yaptığı masrafları veya
ekonomik ve finansal seçimlerini sakladığından,
yıkılmaktadır. Ailenin iyiliği ve geleceği için
eşlerin bu konuda da birbirlerinden hiçbir şey saklamamaları
gerekir.
Bir başka yalan şekli de vardır. Bundan
da ebeveynler evlatlarının imandan veya kilise yaşamından
uzaklaştıklarında pişman olurlar. Bu da ılık,
yüzeysel, imanın gizemlerine karşı cahil, ümidimizi gösteremeyen
Hıristiyanlar olmamızdan kaynaklanır. Bu yüzeysellik sebebinden
Allah’ımızın sevgisinin ciddiyetinin ve de İsa’nın
ölülerden dirilişinin şahitleri olamamaktayız. Bu en büyük
yalandır, çünkü yaşamımızı Allah’ın
hükümdarlığı için gereksiz, kardeşlerimizin kurtuluşu
için zararlı kılmaktadır. Hele ailemizde, işimizde veya
başka ortamlarda kardeşlerimiz arasında ilişkileri olan tek
Hıristiyanlarsak bizim yalancı şahitliğimiz çok kötüdür.
Biz dünyanın ışığıyız, ışık
da yatak altına konulmaz ki! Biz başkalarının
inançlarına saygı duyuyoruz diye İsa’yı saklı
tutamayız ki! Onların yanılgıya düşmelerini
istemiyoruz. Diğer imanlılarla birlik içinde olmamız,
imanımızda güçlü olup sevgiyi eylemleri yapabilmemiz için çok dua
etmeliyiz. İsa dünyaya “gerçeğin şahitliğini yapmak için”
geldiğini söyledi. Biz, azizlik kaynağı olan bu zor görevi
O’nunla paylaşmak istiyoruz!
Yeremya peygamberin sevinçli müjdesi mezmur
tarafından tekrar ediliyor! Halkın yaşadığı
acı o kadar derin ki sevinç de bir o kadar büyük oluyor. “Gözyaşları içinde gitmişler;
onları avunmuş olarak geri getireceğim!”. İlk önce
gözyaşları, kölelik, hapis, yok olma, sürgün, sonra dönüş,
sevinç! Bu İsrail halkının hikâyesidir, bu gelecek olan
Allah’ın hizmetkârının peygamberliğidir! O, halk ile birlik
içersinde yükünü ve zayıflığını
taşımaktadır.
İbranilere mektup, Mesih’in
çağrısının altını çizmektedir, bu çağrı
O’na büyük onur vermektedir, ancak O’nu büyük acılardan geçirmektedir. O,
günahlar için kurban sunmaya, Melkisedek gibi özel bir rahiplik
gerçekleştirmeye çağrılmaktadır: bu rahiplik insanlardan
miras kalmamıştır, O’nu Oğlum diye çağıran
Allah’tan doğrudan verilmiştir.
İncil bize İsa’yı Eriha’dan
Yeruşalim’e doğru yürürken ve orada kurbanını
gerçekleşmeye giderken anlatır. O’nun etrafında çok
kalabalık vardır, ama sadece bir kör dilenci onu tanır ve
gerçeği bağırmaktan çekinmez: “"Ey Davut Oğlu İsa, bana acı!".
Yeruşalim’e giden o İsa, Davud’un Oğlu’dur! Mesih’tir! Tüm
halkın beklediğidir. Kimse bunlara kalabalık içersinde söylemeye
cesaret edemiyordu. Günümüzde de kimse yolda veya halka açık bir yerde
İsa’ya imanını göstermeye cesaret edememektedir. Herkes onu
susturmak ister. Kimse kendisinin utandığı şeyi
başkasının yüksek sesle söylemesini istemez. İsa ondan
çekinmez ve kalabalığın içersinde tek kör olmayanın onun
olduğunu görür. Kör
İsa’nın kim olduğunu anlar, İsa da onun gözlerini açarak
bir adım daha atmasını sağlar: O’nunla yürümeye
başlamasını sağlar. Artık o kişi, kör
olmadığından dilenciliği de bırakır, başka
insanlara bağımlı olmaktan kurtulur, artık İsa’yı
hürce takip edebilir. O İsa’yı Yeruşalim’e doğru, kendisini
Peder’ine sunma yolundaki yürüyüşünde takip edebilir ve eder.
Bu anlatımı dinlerken öğrenmemiz
gereken bir şey vardır. İsa’yı gördüğümüzde gözlerimiz
açıktır! İsa’ya iman ettiğimizde de hür oluruz! Her
şeyimizi bırakıp İsa’yı takip ettiğimizde de
mutlu oluruz! İsa’yı kurban yolunda takip ettiğimizde ise
yaşam yolunda oluruz! Kendimizi İsa ile birlikte Allah’a sunmak, ölüm
yolu değildir, yaşam güvenliği ve gerçek huzurdur!