http://www.cinquepani.it
OLAĞAN DEVRE (31. Pazar Günü) – B -
İlk Okuma Yas. 6,2-6 Mezmur 17/18
İkinci Okuma İbr.
7,23-28 İncil Mar. 12,28-34
İsa: “Ama
ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, zaten
yüreğinde o kadınla zina etmiştir” (Mt 5, 28) dediği
zaman “Başkasının
karısına göz dikme” emrini
düşünüyordu. Hepimizin birçok arzusu vardır, bunlar az çok güçlüdür,
eylemlerimize yön ve anlam verirler ve bizi projeler yapmaya iterler. Ancak tüm
arzularımız sağlıklı ve aziz değildir. Her
şeye rağmen boyun eğmemiz gereken ve bizi mutlaka mutluluğa
götürecek istekler değildir. Bazen denenmelerdir, bazen Allah’ın bize
teklif ettiği yoldan bizi uzaklaştırabilirler, onları takip
etmemiz sonucu yaşamımızı hatta başkalarının
yaşamını da bozabilir. Biz aralarından doğru
olanları seçip takip etmeliyiz, diğerlerinden ise vazgeçmeliyiz. Bunu
nasıl yapabiliriz? Bu
seçimlerimizi Allah’ın Sözü ve Kilisenin öğretisi
ışığında yapmalıyız veya bizi tanıyan
ve bizim için dua eden bir rahibin yardımını isteyebiliriz. Seçim
yapmamız gereken arzularımız arasında duygusal yönümüzü
ilgilendirenler de çok önemlidir. Kime kalbimi açabilirim? Kime
duygularımı ve arzularımı açabilirim? Kalbimizi
başkasına açmak bizi duygusal bir ilişkiye götürebilir, hele o
kişi bize sempatik geliyorsa. Bunun için evli olan biriyle böyle bir
ilişkiye girmiyorum, kalbimi ona bağlama riskinden ve onun beni
arzulaması riskinden kaçınıyorum. Evli olan da çok dikkatli
olmalıdır, “Allah’ın birleştirdiğini ayırmamaya”
dikkat edecektir. Arzularımıza da hükmetmeyi öğrenmeliyiz,
böylece yüreğimizde ailemizde yaşamaya
çağrıldığımız misyona sadık
kalacağız.
Mesih’i tanıtan işaretlerden biri “sağırlara işitmelerini
sağlamasıdır” ! İki çeşit sağırlık
vardır. Bir tanesi maddi sağırlıktır, yani hiçbir ses
duyulamayan sağırlık; bir diğer sağırlık ise
daha derin olanıdır, o zaman kurtuluşumuzu sağlayacak olan
ve sevgiyle bize yöneltilen Sözü, Allah’ın Sözünü dinlemediğimiz
zamanlardır. Bu sağırlıktan istediğimiz zaman
iyileşmek bizim elimizdedir. Bunun için birçok Yazıda şu daveti
veya emri buluruz: “Dinle!” İsa
da Musa’nın bu davetini kullanarak O’na en önemli emrin hangisinin
olduğunu soran Yazıcıya tekrar etmektedir. Sanki emir: “Dinle” dir. Dinlemek temel olarak bir
sevgi eylemidir. Sevmeyen dinlemez, seven ise daha dikkatle, daha ilgiyle, daha
açık olarak dinlemeye çalışır. Seven ilgiyle dinler ve ona
konuşanın arzularını belirtmekte
kolaylaşmasını ve tüm hikmetini gösterebilmesine yardım
eder. Seven kişi sevdiği kişinin arzularını
gerçekleştirmek için dinler. Eşler arasında birbirini dinlemek
böyle olmalıdır. Evlatları ve ebeveynleri dinlemek bu
şekilde olmalıdır. Aynen de Allah’ı bu şekilde
dinlemeliyiz! Allah onunla konuşmamızı ister, bunun için de
İsa bizi şunu yapmaya çağırır: “Kapıyı çalınız, size açılacaktır!” Bunu
söylerken Allah’ın bizi dinlemeye ve arzularımızı
gerçekleştirmeye hazır olduğunu söylemektedir. Ancak biz de
Allah’ı dinlemek ve arzularını gerçekleştirmek istiyoruz.
O’nun hikmetli olduğunu ve bizi sevdiğini biliyoruz,
geleceğimizi de bildiği için eylemlerimizin getireceği en küçük
sonucu da bildiğinin farkındayız. Bunun için de Sözünün bize yol
göstermesini arzuluyoruz. Bizi dinlemeye çağırması ve gerisinde
gelen emirleri dinlemek de bize normal gelmektedir: “Rabbin Allah’ı tüm yüreğinle seveceksin…” Dinleyen sevgi
yolundadır. Dinleyen sevgisine zaten gerçek ve somut bir yön vermektedir.
Sevgi hissedilecek ve sevinç yaratacak bir seri duygu değildir, sevgi
hareketlerimizin somutlaşması, zamanımızı ve
enerjilerimizi, yaşamımızı sunmamız ve bunu yapmaya
hazır olmamızdır. Rabbin
Allah’ı seveceksin! İsa şunu da ekler: Komşunu kendin kadar seveceksin!” Allah’ı seven, yani
O’nu dinleyen komşusunu da sevmeye devam eder, çünkü Allah ona karşılaştığı
insanlar aracılığıyla da konuşabilir.
Sevgi sayesinde Allah’ın
hükümdarlığına yaklaşırız! İsa bunu ona yaklaşan
Yazıcıya da söylemektedir: “Allah’ın
hükümdarlığından uzak değilsin!” Biz şunu
sorarız: Sevmek yeterli değil midir? Allah’ın hükümdarlığına
girmek için sevgiden başka ne gereklidir? Sevgi bizi Allah’ın
hükümdarlığına yaklaştırır, ancak yeterli
değildir. İbranilere mektup yardımımıza
koşmaktadır. Biz Allah’ın hükümdarlığına sadece
kendi gücümüzle girmeyiz, sevgimizin gücü de yeterli değildir! Biz
Allah’ın hükümdarlığına, kendini Peder’e sunan, kutsal, saf
başrahip İsa’nın kurbanı sayesinde gireriz. Sevgimiz bizi
Allah’a yaklaştırır, ancak O’na varabilmek için bize
yolladığı Oğlunu kabul etmeliyiz, O’nun lekesiz, mükemmel
sunuşuna katılmalıyız. O zaman her şeyden çok
İsa’yı dinlemeye, sevmeye çalışacağım, O’nu her
şeyin üzerine koyacağım.
Bu sevgi sayesinde Peder’i sevmem ve komşumu sevmem yoğunluk
kazanacaktır. İsa’yı sevdiğim zaman Allah ve
komşularım da sevildiklerini anlamaktadırlar.