04/12/05 - NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ - 2. PAZAR – B -
İlk
Okuma İşaya
40,1-5.9-11 Mezmur 84
İkinci
Okuma 2Petrus
3,8-14 İncil Markos 1,1-8
Vicdanımızın “rahat etmesi için” iki sevgi
emrini, yani “Allah’ını tüm
kalbinle tüm yüreğinle ve aklınla sev ve komşunu kendin kadar
sev” i yerine getirmek yeterli olduğunu kolayca düşünebiliriz.
Gerçekten de bunları yapan Allah’ın hükümdarlığına
yakındır! İsa, şunu söylemiştir: “Kutsal Yasa'nın
tümü ve peygamberlerin sözleri bu iki buyruğa dayanır”. Ama Allah’ı ve komşuyu sevmek ne demektir?
Onları gerçekten seviyor muyuz? Bazen severken Allah’tan veya
kardeşlerimizden karşılık beklemiyor muyuz?
Yaptığımız bazı şeylerde çok haklı
olduğumuzu düşünüp Allah’ın arzusu
olmadığını düşünüyor muyuz? Elbette kişisel
yaşamımızı, aile ve sosyal yaşamımızı
düzenlememize yarayacak ve her çeşit ilişkiye, duruma değinen,
Allah’a olan sevgimizi ve kardeşlerimize olan sevgimizi gösterecek bir
yola ihtiyacımız var.
İşte “On Emir” yaşamımızın
değişik yönlerini göz önünde tutmamız için bir listedir. Onlar
Allah’ın parmağıyla bir taş levha üzerine
yazıldılar: bu somut ifadeler Sözün büyüklüğünü ve önemini
belirtmektedirler ve hiç kimse tarafından silinemezler. Bu emirler Kutsal
Kitabın birçok yerinde karşımıza çıkarlar, ama
özellikle Çıkış Kitabında İsrail’in çölden geçişi
anlatılırken detaylı olarak aktarılmaktadır. Orada
halk putları terk ettikten sonra Allah’ına âşık olmaya
hazırlanmalıydı: her zaman istediğimizi yapmamıza izin
verecek bir puta kalbimizi vermeye hazırız. Ve işte “On Emir!”
(Çıkış 20, 1-17). Hikmetli bir öğretinin özüdür, başka
halklar bunu kıskanır (Yasanın tekrarı 4,8) ve kendimizin
alacağı mantıksız ve duygusal kararları önlemektedir:
On Emir, bize Allah’ı sevmeyi ve kardeşleri sevmeyi öğreten ve
yardım eden on konudur!
İsa öğrencilerine döneceğini söyledi,
ancak bu beklenmedik bir zamanda ve şekilde olacaktır. Bugün,
halkın arasında ilk gelişi bize örnek olarak verilmektedir ve
hazırlanmamız önerilmektedir. İşte: Yahya çölde,
İsrail’in putperestlerle bağlantı kurabildiği bir yoldalar,
o halde herkes Yahya’nın hatırlattığı, daha önce
söylenen en güzel peygamberlikleri dinleyebilir ve bunların
gerçekleşmesinin yakın olduğu müjdesini dinleyebilirler. Yüzyıllar önce peygamberlerin
bildirdiği ve uzak bir rüya gibi bilinen olaylar artık yakında
gerçekleşeceklerdir, çünkü onları gerçekleştirecek Olan
doğmuştur!
Bu B yılı boyunca İncil yazarı
Markos’un metinlerini okuyacağız. Markos Yahya’nın görevini
birkaç satırla özetlemektedir. Bize onu eski peygamberlerden biri olarak
tanıtmaktadır, giydiği kıyafetler ve beslenme şekli
bunu kanıtlamaktadır, ancak en önemlisi mesajının
güvenirliliği ve kısa olmakla birlikte anlam dolu
olmasıdır. Yahya insanların modasına uymamaktadır,
onların alışkanlıklarından etkilenmemektedir. Bu
şekilde, onu gören ve dinleyen kişi, sözlerinin yukarıdan
geldiğine inanması daha kolaydır.
Yahya tövbeye yani düşünme tarzını
değiştirmeye ve dolayısıyla davranmaya
çağırmaktadır: “Artık Allah’ın uzak olduğunu ve
O’nunla karşılaşmanın zor olacağını,
düşünme! O sana yaklaşmaktadır: O’na yolu hazırla,
günahlarından, günlük itaatsizliklerinden, her işinde çıkan
egoizminden doğan engelleri kaldır. Allah’a itaatsizliklerin ne kadar
somut oldularsa, şimdi O’na dönmek için yapacağın adımlar
da o kadar somut olsun: su ile yıkanmana izin ver, elimin altına
çömel, herkes tövbe ettiğini görsün. Benden sonra gelen, benden çok daha
büyük, benden çok daha güzel görevleri var: ben seni biraz
arındırıyorum, O senin kalbini Kutsal Ruh ile, Allah’ın
hayatı ile dolduracaktır! Ben şişeyi bir pislikten
temizleyenim, O bu şişeye değerli bir içki koyacaktır. Ben
sana sadece söylüyorum, O ise seni gelini gibi tek ve tam bir sevgiyle
sevecektir”.
Yahya’nın varlığı ve sözü
insanların tarihinde Allah’ın gelişini bekleyenler için bir tesellidir.
Fakirler O’nu beklemektedirler, çünkü acı ve baskı içersindeler.
Onlar dünyada güce sahip değiller, paranın gücüne de güvenemezler,
Allah’ın hükümdarlığını beklemektedirler: onlar
Yahya’yı, verdiği sözü tutan sadık Allah’ın, işareti
ve armağanı olarak görürler. Onlar Kudüs’ün
tapınağından ayrılarak Yahya’nın yanına
koşmaktadırlar: Onun “İşte
Allah’ınız” diyen sesinin tanıyorlar ve iyi haberler
müjdelediğini biliyorlar. Onlar İsa’yı kabul etmekte
zorlanmayacaklardır. Yahya’nın mesajı bizi teselli etmektedir,
bize ümit vermektedir, ancak ikinci okumada aziz Petrus, biraz daha sabretmemiz
gerektiğini söylemektedir. Allah da bize karşı
sabırlıdır, ancak biz sabırlı olmanın
yanında uyanık da olmalıyız: Kurtarıcı
Allah’ın her günkü gelişine dikkat edelim ve her günkü sorunlardan ve
acılardan kurtulmak için de O’nun bizi kurtarmasını sabırla
bekleyelim. Acele etmeden, sabredelim!