18/12/2005 - NOEL'E HAZIRLIK
DEVRESİ - 4. PAZAR - B yılı
İlk
okuma 2Samuel
7,1-5.8b-12.14.16 Mezmur 88/89
İkinci
okuma Rom. 16,25-27 İncil Luka 1,26-38
Musa dua etmek için, sessizlikte Allah'la
karşılaşmak için, dağa çıktı. Orada halkın
yaşamını yönetecek kuralları aldı. O ana kadar halk
sadece, her insanın yüreğinde yazılmış yasayı
izliyordu. Yüreğin yasası, birçok noktada Allah'ın, taş
levhaları üzerinde yazdığı yasaya uyuşur. O zaman
neden Allah yazılmış bu yasayı verdi? Gerekiyor muydu?
Evet, gerekiyordu, çünkü yüreğimizin ve vicdanımızın
'söylediklerine' kolayca önem vermiyoruz, ya da yanlış bir
şekilde onları anlıyoruz. Vicdanımızı susturmak
çok kolaydır. Çünkü bencilliğimizin önünde zayıf kalır.
Vicdanın sesini doğrulayan, dışardan gelen bir söz büyük
bir yardımdır, destektir. Ayrıca insanlar vicdan sesini
aynı zamanda ve aynı şekilde sezmezler. Bu yüzden halk için,
resmen ilan edilmiş bir yasa gereklidir: bu şekilde halkın her
üyesinin yaşamı yöneltilmiş olur ve bütün üyeler tek buna itaat
ederler. On Emir'in her şey demek olmadığını da tekrar
hatırlatalım: Emirlere itaat etmek insana yetmez. Onlara itaat
edenlerin yaşamlarında bir boşluk kalabilir. İsa'ya
koşan zengin adam da, bu boşluğu hissediyordu. Emirleri
yaşamak sadece bir hazırlıktır: Rab ile
karşılaşmaya bir hazırlıktır. Kuşkusuz Rab,
Zakay ile ve tarihte birçokları ile olduğu gibi, emirleri yerine
getirmeyenlerle de karşılaşabilir. Fakat bilinçli olarak Rab
İsa'yla karşılaşmak isteyen, O'nun gösterdiği yol
dışında O'nunla karşılaşmaya çalışmamalıdır.
Böyle davranırsa, Allah'ı sınamış olur ve kendi gururu
İsa'nın yaklaşmasına engel koyar. Kral Hirodes aynı
şekilde davrandı: İsa'yı görmek istiyordu, fakat bunu, çok
iyi bildiği emirlere uymadan, yapmak istiyordu.
Allah'ın peygamberi Natan, Kral Davud'un
arzuları ve projelerini dinleyip, onaylıyor. Ancak Allah'ın
isteğini anlayınca, hemen fikrini değiştiriyor. Bazen
Allah'ın düşünceleri, O'nun peygamberlerininkinden bile farklı
olabilir! Davud Allah'a, oturacak yeri olarak, güzel bir ev, bir tapınak
inşaat edip, sunmak istiyor, Allah ise insanlar hayrete düşürüyor. O,
sınırlı bir yerde, bir evde, altın kaplamış olsa
da, kapatılmak istemiyor. O,
insanlara sevmeyi bilen bir yürek verdi: işte aralarında, hatta
içlerinde olmak istiyor! Bu yeni projeyi gerçekleştirmek için, Allah
Davut'un soyundan bir aile seçiyor: bu ailede oturacak ve bu aileden tüm
insanlığa ulaşacak! Bu ailede, hükümdarlığı
aracılığıyla tüm dünyaya kurtuluş sağlayan,
Allah'ın Oğlu doğacak. Ne Natan ne de Davut bunu anlayabilirlerdi,
bunun için onlara Allah'ın projesi tamamen açıklanmadı.
Nasıra'da yaşayan genç bir kıza ise
her şey açıklanacak. O, ne kralların tahtalarına, ne de
insanların büyüklük taslamalarına
alışmıştır. O, o kadar küçük ve mütevazıdır
ki, zorlamadan Allah'ın harikalarını kabul edebiliyor. Ona göre
Allah o kadar büyük ki, her şeyi, onun anlamadıklarını da,
yapabilir. Meryem için, Allah'ın kendisini, özgürlüğünü
kullanabilmesi en güzel şeydir. Nitekim Meryem meleğe, "Bana
dediğin gibi olsun" diye yanıtlıyor. Meryem, 'Ben
anlamıyorum, ama biliyorum ki, Allah büyük ve iyidir,
yaptığı her şey herkes için en iyisidir, bundan dolayı
işte, Rabbin kulu olmaya hazırım. Bana ne olacak önemli
değil. Allah'ın ellerinde kalırsam, o yer en iyi yerdir,
başka bir şey istemiyorum'
diye söylemiş gibi oluyor.
Biz Allah'ın projesinin önünde mi, ya da hiç
tereddüt etmeden kendisini sunan Meryem'in cevabının önünde mi daha
hayran kalıyoruz? Büyük bir olasılıkla cevaplamayı
bilmiyoruz. İkisi de aynı gizin iki yanıdır.
İnsanın küçüklüğü karşısında gerçekleşen
Allah'ın projesi yücedir: o insanda Allah'ın büyüklüğünü
görebiliyoruz! Meryem, ondaki Allah'ın mevcudiyeti yüzünden, bizden daha
büyük kılındı. Buna rağmen onun
mütevazılığı ve küçüklüğünden dolayı, onu bize
çok yakın hissediyoruz. O, Allah'ın ilk gerçek
tapınağıdır; bize, Allah'ın içimizde de ikamet
edebilmesi için, nasıl olmamız ve ne yapmamız gerektiğini
öğretmektedir. Noel'e hazırlandığımız bu dönemde,
Meryem'e dikkatle gözlerimizi çevirelim. Allah'ın Oğluna
yaşamımızın ilk yerini vermeye hazır olmak için, O'nu
kucaklayan, besleyen, koruyan, öpen ve seven Meryem'den örnek alalım!
Bu seneki Noel Bayramı da, Allah'ın
Oğlunu sevmek, öpmek ve beslemek için değerli bir fırsat
olacaktır. Yıl boyunca ilgisizlikle davrandığımız
kişileri, hiç teşekkür etmediğimiz insanları ve
yanımızdakileri severek, Kutsal Bebek'e somut sevgi eylemlerimizi
sunacağız. Başkalarını severek, aynı zamanda
onların, Peder'e ve sevgisini bağışlayan Oğlu'na
teşekkür etmelerine sebep olacağız!