01/02/2009 - OLAĞAN DEVRE - 4. Pazar Günü - B
1.Okuma Say. 18, 15-20 Mezmur
94 2.Okuma 1 Kor. 7, 32-35 İncil Mk 1, 21-28
Şakirtler
İsa’ya “bize dua etmeyi öğret” dediklerinde O hemen cevap verdi.
Sanki bu soruyu bekliyor gibiydi. Onun gerçek şakirtleri olabilmek için
dua etmeyi bilmenin temel olduğunu biliyordu. O Baba’yı seviyor ve
elbette şakirtlerinin Baba’yı kendisinin yaptığı gibi
sevmelerini istiyor. Baba sevilmeye, dinlenilmeye, hizmet edilmeye
layıktır. İnsan için de, Allah’ı sevmek, dinlemek ve Ona
hizmet etmek yaşamdır, tamlıktır, sevinçtir, her
şeydir! İsa için dua etmek Baba’ya doğru tamamıyla
yönelmek, Ona benzemektir ve ışığının, arzusunun,
sevgisinin etkisi altında kalmaktır. Bu sebepten şakirtlerinin
dua etmeleri çok önemlidir, ancak İsa’nın anlattığı
anlamda, yani tamamen Baba’ya doğru yönelerek dua etmeleri önemlidir,
çünkü bu şekilde yaşamları Baba’nın sevgisi,
sıcaklığı ve ışığı tarafından
şekillendirilir. İsa, dua ederken sanki kendini unutuyor, kendi veya
başkalarının ihtiyaçlarını görmekle
uğraşmıyor. Dua ederken Baba’yı görmek istiyor,
arzularını anlamak ve gerçekleştirmek istiyor. Bu sebepten O
duaya çok zaman ayırıyor, bazen geceleri, bazen tüm gün dua ediyor.
Tembelliğimizi saklamak isterken bulduğumuz bazı soruları
Ona yöneltmeye cesaret edemeyiz: Dua neye yarar? Niçin başka yere
gideceğine evinde dua etmiyorsun? Dua etmekle zaman kaybedeceğine
niçin acı çekenlerle ilgilenmiyorsun? Bu soruları İsa’ya sormaya
çalış. Belki sana cevap verecektir. Dua etmen tövbe etmene
yaramalıdır, Baba’ya benzemene, arzularını
değiştirmeye, isteklerinin yanlış olduklarını
anlamana, insanları sevmek için güç ve sebep bulmana, acı çekenleri
karşılıksız sevmene yardımcı olmalıdır.
İstekler sıralama anlamında değil de, Baba’nın
sevgisine katılmak amacıyla O’na yönelmek anlamında olan dua,
tövbe ve azizlik yolunda yürümek isteyenlerin yüreğinin devamlı
hareketidir.
Söz ne kadar önemlidir! O, yaşamamıza
yardım edebilir, yaşamımızın büyük veya küçük
seçimlerinde bizi aydınlatabilir, ama acı sebebi de olabilir. Musa,
halka Allah’ın başka bir peygamber yollamaya niyetini
açıklıyor. Bu kişi halktan olacak ve görevi onlara Sözü
nakletmek olacaktır. Herkes bu Sözü dinleyecek ve ne kadar sevildiklerini
anlayacaklardır, Onun bilgeliğinin araçları olmaları için
de nasıl davranmaları gerektiğini bileceklerdir. İnsan, her
insan hiçbir zaman kendisine güvenmemelidir, Allah’ı dinlemek için daima
ona yardım edecek birine ihtiyacı olacaktır. Sadece Allah her
insanın gerçek iyiliğini ister ve bilir, aynı zamanda bunun tüm
halk için kutsama olmasını sağlayabilir. Gerçekten Allah’a itaat
edecek bir peygamber gelecek, bu peygamber kimseyi aldatmayacaktır. Kim
Ona karşı gelirse, kim değişik şeyler öğretirse,
o sadece ölümün hizmetkarıdır ve dinlenmemelidir.
Musa’nın açıklaması Kefernahum sinagogunda
konuşanda gerçekleşiyor, O, yetkiye sahip biri gibi konuşmakta:
O İsa’dır! Herkes sözünün insan sözü olmadığını
anlıyor, sözü derinlemesine etkiliyor, sevinç ve birlik yaratıyor!
Herkes bunun farkında, ama herkes bu Sözü kabul etmeye hazır
değil, bazıları gerçeği ve yaşamı,
ışığı ve birliği reddediyorlar. Sinagogdaki
insanların arasında yukarıdan gelen Söze karşı
gelenler var, onlar bu sözün açıklanmasına ve kabul edilmesine
karşıdır. Aslında reddeden insan değil de, ona hakim
olan ruhtur. İsa bunun farkında. Onun Sözünü dinlemek ve kabul etmek,
insan için faydadır. İnsan bunu yapmayıp da ret ediyorsa, demek
ki içinde kabul etmesini engelleyen bir ruh var. İsa yetkisiyle bu ruhu
susturuyor ve gitmesini de emrediyor. Sonunda hür kalan insan İsa’nın
varlığından ve Allah’ın sevgisini, iyiliğini
taşıyan Sözünden faydalanıyor ve mutlu oluyor.
Kaç kişi İsa’yı susturmak ve sözünün
iletilmesini ve kabul edilmesini engellemek ister. Biz o kişileri de
seviyoruz ve İsa’nın, onları hapseden, acı çektiren ve
birçok kişi için ölüm aracı olmalarını sağlayan ruhtan
kurtarması için dua ediyoruz. Biz İsa’ya karşı
bağıranlardan korkmuyoruz, hatta gazete ve televizyonda da bunu
yapanlardan, alet olan meşhurlardan, etkilenmiyoruz.
İsa dirildi ve Kilisesinde mevcuttur,
yaşıyor; burada insanın mutlu olabilmesi için konuşmaya ve
öğretilerini vermeye devam etmektedir. Aziz Pavlus, Korintoslulara mektup
yazarken sadece geçmişte yaşamış biri hakkında
değil de, halen yüzyıllar boyunca Kilisesinin başında olan
İsa hakkında konuşmaktadır. Havari öyle bir söz diyor ki
dinleyicileri dikkatle dinliyor: Hıristiyan sadece Rab’in hoşuna
giden şeyler hakkında endişelenecek şekilde
yaşamayı seçebiliyor. İşte birçok kadın ve erkek bu
sözü dinlediler ve yaşamlarının amacı haline getirdiler:
her şeylerini paylaşarak hiçbir şeye sahip olmamayı seçerek
kendilerini Allah’a bekarlıkta adadılar, böylece Kilise ve dünya için
kutsama ve Allah’ın canlı Sözü olmuşlardır. Onların
aracılığıyla İsa konuşmaya devam etmekte:
sevgisinin, insan yüreğini doldurabildiğini ve haçı
taşıma zamanından sonra da süren mutluluğu ve
yaşamı herkese bağışlayabildiğini ilan
etmektedir.