05/04/09 - MESİH İSA’NIN YERUŞALEM’E GİRİŞ BAYRAMI – B

Giriş: Mk. 11,1-10

1ª Okuma Yeş. 50,4-7   Mezmur 21

2.Okuma Fil. 2,6-11   İncil Mk. 14,1 - 15,47

 

Bugünkü Ayine özel bir dua anı ile başlıyoruz: ellerimizde zeytin ve palmiye dalları ile Davut’un soyundan gelen İsa’yı, kalabalık halk topluluğu ve şakirtlerin, Kral gibi karşıladığı olayı okuyoruz. Onlar yolculuğun sonunda Yeruşalem şehrini görmeye vardılar. Bu, hacılar için özellikle sevinçli bir olay olmalıydı: onlar yorucu ve uzun yolculuğun sonuna varmışlardı ve onları şehrin kapısına ve mabede götürecek son yokuşu mezmurlar eşliğinde çıkmaya hazırlanıyorlardı. İsa, bu yürüyüşün son kısmını kendi hazırladı, böylece kalabalığın ve şakirtlerin önceden yapmayı düşündüklerini anlayarak yapmalarını sağladı. Onlar Onu kral ilan etmek istiyorlardı, O da krallığının neden ibaret olduğunu açıkladı. O, evet kraldır, ama onların düşündüğü gibi, baskı ederek kendini saydırmak ve hükümdarlığını zorla gerçekleştirmek istemiyor. O, peygamberlerin önceden bildirdikleri gibi uysal, alçakgönüllü, herkese hizmet etmek isteyen ve dolayısıyla herkesin, bir kişi tarafından değil de, Allah tarafından sevildiklerini anlamaları için, yaşamını vermeye hazırdır! Gerçek kralın tek düşmanı, insanlar, hatta gücü ve otoriteyi ellerinde tutanlar değildir, şeytandır: bu düşman alçakgönüllülüğe tahammülü yoktur ve alçakgönüllülük tarafından yenilgiye uğratılır. Ve işte İsa, kendisine bir sıpa getirtir. Şimdiye kadar üzerine kimse binmedi: kral için öyle gerekiyordu, çünkü krala sadece yeni şeyler verilir. Ancak İsa, uysal bir hayvan olan eşek sıpası istiyor. Bu hayvan savaş için kullanılmıyor, sadece hizmet için yarıyor. Böylece İsa yanlış beklentileri düzelten açık bir mesaj veriyor. Yollara serilen kaftanlar ve dallar, galip kralı karşılamanın tipik işaretiydi. Aynı zamanda herkesin söylediği ilahi, bizlerin, insandan gelen kuvvete değil de, sadece Rabbin elinden gelene güvendiğimizi söyleyen bir mezmurdu. Rab yeryüzünün büyükleri tarafından reddedilen taşı büyük eylemler gerçekleştirmek için kullanmayı bilir. İsa işte böyle şehre girer, aynen yüreğimize de girer ve bizleri İşaya’nın peygamberliklerini, Aziz Pavlus’un düşüncelerini ve İsa’nın ıstırapları ve ölümünü anlatan İncil’i dinlemeye hazırlar.

İşaya Allah’ın Hizmetkarının dayanması gerekecek olan acılardan bahsetmektedir. Aziz Pavlus da Mesih İsa’nın Allah olmasına rağmen sabrettiği alçaltmalardan konuşur. O güçlü bir Allah olmak istemedi, tersine sevgi dolu bir Allah, kendini feda edecek ve ölecek kadar seven ve itaat eden bir Allah olmak istedi. İşte bu sebepten şimdi bizler de Onu yüceltiyoruz, seviyoruz ve Onun ardından gitmek istiyoruz. Uzun İncil bölümü de Rabbin yeryüzündeki son saatlerini anlatmaktadır. İsa’nın o saatlerde kurduğu Efkarestiya gizemini tapmaya yönlendiriliyoruz, ele verilişini, ölüme mahkum edilişini ve sessizlik içersinde çektiği bütün acıları düşünüyoruz. İsa ölürken askerlerin başında bulunan putperest yüzbaşı imana varıyor ve şöyle diyor: “Gerçekten bu adam Allah’ın Oğlu idi”. Bu iman bildirisine bizler de varmak istiyoruz. Onun Allah’ın Oğlu olduğuna inanarak Onu seviyoruz, yaşamımızı Ona veriyoruz ve tüm kutsal hafta boyunca imanımızı özel bir şekilde yaşamaya niyetleniyoruz. Dua edeceğiz, günahlarımızı itiraf ederek yeni tövbe adımları atacağız, kardeşlerimizle daha yakın olacağız ve birlikte, sevinçle Allah’ımız ve Kurtarıcımızın dirilişini kutlayacağız.

 

Her şeye kadir ve ebedi Allah, insanlara insan olmuş ve haçta ölecek kadar alçaltılmış, biricik Oğlun Kurtarıcı Mesih’i örnek olarak verdin; daima ıstıraplarının öğretisini gözlerimizin önünde bulunduralım ve böylece dirilişinin şanına katılabilelim.