PASKALYA DEVRESİ (5. Pazar Günü) - B -

1.Okuma Hav. 9,26-31 Mezmur 21 2.Okuma 1Yu. 3,18-24 İncil Yu. 15,1-8

 

“Adın yüceltilsin”. Duamıza devam ederken bakışlarımızı Baba’nın üzerine odaklıyoruz ve Onun bakışlarıyla karşılaşmak istiyoruz: en büyük arzularını anlıyoruz. İsa, kendi ihtiyaçlarımızı düşüneceğimize, bizden işte bunu istiyor. O biliyor ki kendi sorunlarımızı düşünmek bize fayda etmiyor, bizi değiştirmiyor, bizi daha iyi yapmıyor. Baba’nın önem verdiklerine bakalım, Onun düşünceleri bizim olsun, böylece Ona benzeyeceğiz. Kutsal Yazıları okurken Allah’ın en büyük arzularından birinin adını yüceltmemiz olduğunu görüyoruz.  Bu Allah’ın egoist bir arzusu değildir, tersine bizi derinlemesine iyileştirmek için bir yoldur. Gerçekten de peygamber Hezekyel’in dediklerini duyduğumuzda Allah’ın, adını yüceltmek için evlatlarını topladığını, arındırdığını ve onlara yeni bir yürek, yeni bir ruh verdiğini öğreniyoruz. “Allah’ı yüceltmek” sözü bize fayda getirecek birçok avantajı özetleyen bir söyleme tarzıdır. Allah kendini tüm dünyaya  tanıtır ve bize ve bizimle beraber yapabildikleri sayesinde herkes tarafından beğenilmeyi sağlar. O, Babil’e sürgünden sonra halkının diğer halklar arasında dağılmış olmasına üzülüyordu; bugün ise bizlerin yalnızlıktan sıkıntı çektiğimizi ve dünyanın bizi baştan çıkardığı ve kandırdığı denenmelerde, çok zayıf olduğumuzu görmektedir. O yüreğimizin, günümüz dünyasının birçok ilahı tarafından baştan çıkarıldığını biliyor ve bu sebepten acilen arınmaya ihtiyacımız olduğunu biliyor: refah, zevk ve sahte haklar, haçın değerinin gözümüzden kaçmasına yol açıyor ve Baba’yı gerçek bir baba gibi görmemizi engelliyor. Kendisi yüreğimizden sahte ilahların yalancılığını çıkarmamız için yollar bulacaktır. Azarlamayı mı deneyecek? Acıyı ve hastalığı, matemi veya takip edilmeyi mi deneyecek? Bize olan sevgisi bir dikkatli doktorun ilacı gibi gelecektir, belki acı ilaç verecektir veya ameliyat yaparak bir organı çıkararak bedenin iyileşmesini sağlayacak? Babamız bizlerin Onun yaşamını paylaşmamızı istiyor ve bunun için bize Ruhunu da veriyor: yakınlığımızdan mutlu olmak için bizleri topluyor ve arındırıyor böylece evlatları oluyoruz ve yaşamımız, mükemmel sevgisiyle ve merhametiyle dolu oluyor.

 

İlk okuma metni bize, Saul’un yüreğini baştan çıkaran ve gözlerini kamaştıran İsa ile karşılaşmasından sonra Yeruşalim’den dönüşünü anlatmaktadır. Tövbe eden genç, havarilere ve diğer imanlılara yaklaşınca kim bilir neler bekliyordu. Ama sadece şüpheci bakışlar buldu. Herkes ondan korkuyordu, ona güvenmiyorlardı. Onu Şam’da tanımış olan ve yüreğinin değiştiğine şahit olan Barnabas işe karışmak mecburiyetinde kaldı. Bu zorluk aşıldıktan sonra Saul kutsal şehirde bir deneme ile daha karşılaştı: İsa’ya olan imanını Musevilere müjdelerken onu öldürmeye çalıştılar, bu sebepten cemaat onu doğduğu şehir olan Tarsus’a göndermeye karar verdi. O, bu şekilde ciddi bir “budanmalar” yaşadı. Tecrübesi sayesinde İsa’nın Son Yemek’te havarilerine emanet ettiği sözleri anladı. O günde Rab, Baba’yı bir bağcıya benzetmişti, bağcı gereken kuru dalları merhamet etmeden kesiyordu. Genç Saul kendini budanan ve sıkıntısını çeken bir bağa benzetmiş olmalıydı. Bağcı, budamadan sonra bağın meyvesinin daha güzel olacağını bilmektedir,  aynen imanlının yaşamının ruhani meyvesi de “Baba” tarafından budandıktan sonra Allah’ın Hükümdarlığı için daha faydalı olacaktır. Her imanlı  “budanma” tecrübesini yaşar, bu beklenmeyen durumlar aracılığıyla olabilir: hastalıklar, arzulananı gerçekleştirmemizi engelleyen olaylar, işimiz veya ailemizle gerçekleştirmeyi arzuladığımız ve yapamadığımız olaylar, her çeşit terslik. İmanlı bu denenmelerin sabrını güçlendirdiklerini bilmektedir, bu durumların Baba tarafından bilindiklerini ve zekamızın ve arzumuzun göremediği gibi ileriyi gören sevgisi tarafından yönlendirildiklerini biliyoruz. Her durumda imanlı ve daha doğrusu bizler barış içersinde, sakin ve güvenli kalmaya çalışıyoruz. Allah’ın Oğlu İsa’ya bağlı kalıyoruz ve tüm insanların kurtuluşunu sağlayan haçını sevgiyle taşımış olan Ona, sıkıca sarılıyoruz. Onunla birlik içersinde olunca terslikler de olsa, daha acılı “budanmalar” da olsa yaşamımız meyve verecektir, olgun ve Allah’ın beğeneceği, insanlara faydalı bir meyve verecektir. İsa ile birlik içersinde kalan kişi, bazen dünya tarafından değer verilmeyen şeyler gerçekleştirse de varlığı, gizemli bir şeklide herkesin faydası için olacaktır.

İsa tarafından özel bir şekilde sevilen havari Yuhanna, Rabbe bağlı olmak için özellikle gereken bir meyveyi yetiştirmemizi istiyor: sevgiyi. Sevgi tüm imkanlarımızla, sözler ve eylemlerle yaşamalıyız. Sevgiden kaynaklanan eylemler gerçekte olduğumuzu garantiler, onlar Allah ile olduğumuzun güvencesidirler.

Bugün Rab yolumuzu aydınlatmaktadır: denenmeler ve haçlar ceza değildir, Baba’nın sevgisinin işaretleridir, onlar bizi Onun gibi sevmeye kabiliyetli olmamız için şekillendirirler. Böylece İsa’nın haçta ölümünü paylaştıktan sonra Onunla diriliş sevincini de paylaşacağız.