17/05/09 - PASKALYA DEVRESİ - 6. Pazar Günü - B
1.Okuma Hav. Kit. 10,25-27.34-35.44-48 Mezmur 97 2.Okuma 1Yu. 4,7-10 İncil
Yu. 15,9-17
“Adın yüceltilsin”, daha doğrusu “kutsal
kılınsın”. Bu sözleri söylerken “yüceltilsin” veya “kutsal
kılınsın” kelimesinin anlamı ne olabilir ve Babamız
Allah’ın “adı” nedir, sorusu geliyor aklımıza. Kutsal
kılmak sözü ile tek kutsal olan Allah’a bir şey veya kişi,
adamaktır. Son yemek esnasında İsa “Onlar kutsal kılınsınlar diye kendimi onların
uğruna adıyorum” demişti. O, sınırsız bir
itaat ile kendini tamamıyla Baba’ya sunmak istiyordu.
Baba’nın “adı” ne olabilir? Biliyoruz ki Yeruşalim mabedinin
büyük rahibi, Kutsalların Kutsalı bölümünde olduğunda ve kimse
onu duyamadığında, senede sadece bir kere olmak suretiyle Allah’ın
adını telaffuz ediyordu. Allah’ın adı nedir? Ad, genelde
birinin veya bir şeyin kimliğini belirtmek için söylediğimiz
sözdür. Ama Allah’ımızın ve Babamızın “kimliğini”
sadece ağzımızın telaffuz edeceği sade bir sözle
belirtilebilir mi? Allah kendini bize sözlerle değil, bir kişi olan
İsa aracılığıyla tanıtmak istedi. İsa ilahi
sevgiyi, merhameti ve affı tamamıyla yaşadı ve bu sebepten
Allah Onun aracılığıyla bize kendini tanıtıyor.
Bunun için aziz Pavlus Allah hakkında daima şöyle diyor: “Rabbimiz Mesih İsa’nın
Tanrısı ve Babası...”. Bu sebepten Babanın gerçek
adı İsa’nın çehresidir: Onun aracılığıyla
Baba’yı tanıyoruz ve karşılaşabiliyoruz. Bu sebepten “adın yüceltilsin” dediğimizde
İsa’nın herkes tarafından Allah’ın gerçek çehresini
gösteren olarak tanınması arzumuzu belirtiyoruz. İsa da bunu
belirtmişti: “Beni görmüş olan,
Baba’yı görmüştür”. Bu dua sözleri ile İsa’nın, ölümünü
açıkça bildirdikten sonra, belirttiği arzusuna birlik oluyoruz: “Ben bu amaç için bu saate geldim. Baba,
adını yücelt! (Yu 12,27-28). Baba bu duayı kabul edecek ve
Oğlunu insanların kurtuluşu için sunarak kendi Adını
yüceltecektir. Bizler “adın yüceltilsin” dediğimizde
İsa’nın bu arzusuna birlik oluyoruz.
Musevilikten
gelen Hıristiyanlar için, paganların da Allah’ı,
İsa’nın ölümü ve dirilişi için yücelttiklerini görmek büyük bir
sürpriz oldu. Paganlar da Kutsal Ruh’u almışlardı ve bu sebepten
kardeş gibi kabul edilip aynı Kilise tarafından vaftiz
edilmeleri gerekiyordu. Kim İsa’yı tanıyorsa ve
yaşamında Onu kabul ediyorsa yeni bir insan olmaktadır,
Allah’ın evladı ve dolayısıyla Baba Allah’ın
sevgisiyle sevmeye kabiliyetli olmaktadır. İşte bugün
İncil’de İsa, Yuhanna da ilk mektubunda, yüreklerimize verilen bu
sevgiden bahsetmektedirler.
İsa,
Baba tarafından sevilmekten mutlu! Tüm yaşamı Baba’ya olan ve
Baba’dan gelen sevgidir. Bu sebepten sevmeyi ve bu sevgiyi şakirtlerine
vermeyi kendi görevi olarak görmektedir, aynı zamanda onlara da
aynısını yapmayı öğretmektedir. Onun tarafından
sevildiklerini hisseden şakirtler sevgisinde yaşayacaklar ve bu
“yerden” hiç uzaklaşmamaya çalışacaklar. İsa onlara bu
sevgide kalmalarını tembihliyor, çünkü sevinçli olmanın tek yolu
budur. Herkes bu sevincin devamlı olmasını ister.
İsa’nın sevgisinde kalmak için “emirlerine
uymak” yeterlidir. İsa’nın emri tektir ve de Onun
aracılığıyla yaşamımıza girmiş olan
sevgidir. Birbirimizi İsa’nın bizi sevdiği gibi
ve sevdiği için sevmek. İsa bizi niçin seviyor? Biz bunu hak
ediyoruz diye değil, iyi olduğumuz için de değil, ama
buna ihtiyacımız olduğu için! İsa bizi nasıl sevdi? O
bizleri “sonuna kadar sevdi” yani
yaşamının sonuna kadar ve sevginin sonsuz imkanlarının
sonuna kadar sevdi. Aynı şekilde bizim de birbirimizi sevebilmemiz
için bize lütuf verildi. Kardeşlerin sevgisini, hak etmesek de, kabul
edebiliriz ve biz de onları karşılıksızca sevebiliriz
çünkü buna ihtiyaçları vardır, onları sempatik
olduklarından veya bize iyilik yapmış olduklarından veya
minnettar olduklarından değil...! Bizler, Tanrı’ya şükürler
olsun, Azizlerin yaşamında çok örnekler görürüz. Kim aziz
Fransua’nın cüzamlıyı öptüğünü hatırlamaz? Veya aziz
Kamillo de Lellis, aziz Vincenzo de Paoli, aziz Yusuf Kottolengo, Molokai
ilinde aziz Damyano’nun en zor hastalara nasıl baktıklarını
kim bilmez? Veya aziz Yuhanna Bosko’nun ve annesi Margerita’nın çocuklara
dikkatlerini kim bilmez? Sadece Kilisenin ilan ettiği Azizlere bakmak da
gerekmiyor, çünkü her birimiz bazı yakınlarının sonsuz ve
sınırsız sevgisini görmüş veya duymuştur. Küçücük bir örnek:
çocuklar zili çalıyordu. Kız kim olduğunu bakmaya gidiyor, ama
onlar kaçıyor. Kız onları yüreğinde kutsuyor ve İsa
ile karşılaşmalarını diliyor. Kızın bu
sebeple çektiği yorgunluk az, ama o gün boyunca bu küçük şeylerle
büyük sevgisini gösteriyor.
Aziz Yuhanna
İsa’nın öğretisine devam ediyor ve yeni ufuklar
açıklıyor. Kim karşılık beklemeden seviyorsa
Tanrı tarafından doğduğunu gösterir, yani Onun
evladıdır: nitekim Tanrı sevgidir! Tanrı’nın
sevgisi, Oğlu İsa’dır, günahlarımızın etkisini
yok etmek için gelen İsa’dır. Biz günahkardık ve
günahkarız, yani Allah’a isyan ettik, cehenneme layığız,
ama O arkadaşlığını tekrar elde etme lütfunu bize
verdi, bize yeniden yüreğinde yer açtı: işte bu ilahi sevgidir,
sınırsızdır! İsa’yı ve Sözünü kabul ederek
kurtuluruz! Bu sebepten birbirimizi
sevelim çünkü sevgi Tanrı’dandır!