28/06/09 - OLAĞAN DEVRE -13. Pazar Günü - B

1. Okuma Bil 1,13-15;2,23-24 Mezmur 29 2. Okuma 2Kor 8,7.9.13-15 İncil Mk 5,21-43

Papa’nın bağış programına katılma günü!

 

“Hükümdarlığın gelsin”. Böyle dua ettiğimizde Baba’ya İsa’yı, yani Onun dünyaya yolladığı ve tüm gücü, tüm sevgi gücünü verdiği insanı, arzuladığımızı söylüyoruz. İsa geldi, dünyaya hükmetmeye başladı, çok kişi de Onu kral gibi kabul etti. Kim onu kral olarak kabul ediyorsa, kendi kralı olarak kabul eder, başkalarının kralı olarak değil! İsa bu gerçeği Pilatus’a da anlatmaya çalıştı, ancak Pilatus sadece Yahudilerin onu suçladığı lakap ile ilgileniyordu. Ona şöyle dedi: “Bunu kendiliğinden mi söylüyorsun yoksa başkaları mı sana benim hakkımda konuştu?” Baba’nın Hükümdarlığı İsa’nın itaat edildiği yerdedir: yani şakirtlerin arasında, Kilisededir. Ancak şunu da görmekteyiz: Kilise dışındaki bazı kişiler İsa’ya itaat ediyor ve maalesef, bazen Kilisenin üyeleri ise itaatsizlik ediyorlar ve skandal yaratıyorlar. Bu sebepten Allah’ın Hükümdarlığının, sadece Kilise olduğunu  söyleyemeyiz. Ancak yine de, Kilisede Allah’ın Hükümdarlığının hüküm sürdüğünü ve Kilise’nin, Allah’ın Hükümdarlığının en açık ve en güvenli ifadesi olduğunu söyleyebilmek isteriz. Bu sebepten bizler İsa ile bağlı yaşamaya çalışıyoruz, çünkü üye olduğumuz Kilisenin gerçekten Allah’ın hükümdarlığı olmasını arzuluyoruz. İsa havarilerine, Onunla birlikte hüküm sürebilsinler diye, on iki taht hazırlayacağına da söz vermişti. Onunla birlikte hüküm sürmek mümkündür, ancak Onun gibi haçtan geçmek gereklidir: hükümdarlığında sağına ve soluna oturmak isteyen iki kardeşe İsa her şeyden önce kendi kupasından içmeye olacaklar mi diye sordu! Bu sebepten aziz Pavlus da şöyle yazdı: “Eğer O’nunla dayanırsak, O'nunla birlikte hükmedeceğiz” (2Tim 2,12). O halde “hükümdarlığın gelsin” derken İsa ile birlikte Golgota’ya giden yolda yürümeye, Onunla hacı taşımaya, kendimizi Baba’ya Mesih’in Bedeninin uzvu olarak sunmaya hazır olduğumuzu söylüyoruz. Babanın Hükümdarlığının tamamlanmasını ve tam gelmesini sonda göreceğiz, Onunla birlikte şanında toplanmış olacağımız zaman! O zaman tüm tanıklar ve kurtulanlarla şöyle haykıracağız: “Allah’ımızın kurtarışı, gücü, egemenliği ve Mesih’inin yetkisi şimdi gerçekleşti. Çünkü kardeşlerimizin suçlayıcısı, onları Allah’ımızın önünde gece gündüz suçlayan, aşağı atıldı”. Hükümdarlık ancak düşman güçsüz kılındığında ve kimseyi suçlayamayacağı zaman tam olarak gerçekleşecektir, çünkü hepimiz dünyanın tek kurtarıcısına bağlanmış ve emanet edilmiş olacağız.

 

Aziz Pavlus Korintosluları, Kudüs’teki fakirler yararına topladığı bağışlara sevinçle ve cömertlikle katılmaya çağırmaktadır. Havariler, Pavlus’un fakirleri hatırlamasını rica etmişlerdi ve o da bunu yapacağına söz vermişti. Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen verdiği sözü unutmadı ve işte şimdi bunu yapmaktadır. Fakir, ama İsa’nın öğretişlerini ateşli bir şekilde uygulanan iman kardeşlerine karşı cömert olmanın sebebi Rabbin kendisinin verdiği örnekte aranmalıdır. Gerçekten de o “zengin iken sizler için kendini fakir yaptı”. İki çeşit zenginlik vardır: maddi zenginlik ve ruhani zenginlik. Maddi zenginlik, dünyanın mallarına bağlı olmadan, kardeşlik sevgimizi yaşamak için ve dolayısıyla ruhani zenginliği tadabilmek için verildi! Ruhani zenginlik imandır ve Rabbimiz Mesih İsa’ya olan imanımızdan doğan her şeydir. O bize muhteşem zenginlik olan yaşamını verir, bu da kendimizi daima her çeşit kutsama ile dolu hissetmemizi sağlar. Tam bugün biz de tüm Katolik Kilisenin topladığı bağışlara katılıyoruz, toplanan bağışlar Papa’ya yollanacaktır, böylece o da dünyada muhtaç olan fakirlere episkoposlar aracılığıyla yardım edebilsin. Bizler de cömert olmaya çalışalım, cömertliğimiz Allah tarafından çok ihtiyacımız olan ruhani yardımlarla mükâfatlandırılacaktır.

Bugünkü İncil metni İsa’nın insanların ihtiyaçlarına cevap verdiğini göstermektedir. İnsanlar Ona güvenle gitmektedirler ve ihtiyaçlarını değişik şekillerde göstermektedirler. Yair İsa’nın sevgisine olan güveni sözlerle belirtmektedir, ölmekte olan kızını ziyarete çağırmaktadır. Kanama geçiren kadın ise gizli bir hareketle, Rabbin kıyafetine dokunarak aynı güven göstermektedir. Her ikisi de başkalarında olmayan bir güven göstermekteler. Yair’un evinin etrafında toplananlar İsa’yı hor görmekteler. Kanamalı kadın, alay edilmemek için İsa’ya gizlice dokunur. Ancak İsa insanların göstereceği tepkiden çekinmiyor: Onunla alay edenleri kovalıyor ve kadının alay edilme korkusunu aşarak imanını belirtmeye zorluyor. Böylece anlıyoruz ki, imanda insanların beğenişinin arayışı olmamalıdır. Kadın on iki yıldır acı çekmekte, kız on iki yaşında ölmekte. On iki yıl acıdan sonra hatta ölüme doğru giden bir yaşamdan sonra İsa ile karşılaşma gerçekleşiyor ve dolayısıyla yeni bir yaşam başlıyor. Bu ‘on iki’ uzun yıl bize hiçbir zaman ümidimizi kaybetmememiz gerektiğini göstermekte. İsa kurtuluşumuz için yollandı, şeytanın etkisinden kurtulmamız için yollandı: O ve sadece O bize yardım edebilir, bu sebepten Ona güvenmeye devam edelim. Allah bizi seviyor ve İsa aramızdaki sevgisidir. Ölüm gerçekleştiği için artık yalvarmasına gerek olmadığı söylenen adama İsa şöyle dedi: “Korkma, sadece iman et!”. Bu davet bize de yönetilmektedir. İman etmeye devam edelim ve bunu yanımızdaki ve uzağımızdaki kardeşlerimizin acılarını paylaşarak gösterelim.