19/07/2009 - OLAĞAN DEVRE - 16. Pazar Günü
- B
1.Okuma Yer. 23,1-6 Mezmur 22 2.Okuma
Ef. 2,13-18 İncil Mk. 6,30-34
“Göklerde olduğu gibi yeryüzünde de senin
isteğin olsun”. İsa
onun ardından gidenlere arkadaş dedi, çünkü onlara Baba’dan
duyduklarını iletir. O halde Allah’ın planları ve
arzuları, tanınması imkansız, gizemli bir şey
değildirler, hatta madem ki o Babamız ve biz Onun
evlatlarıyız, açıklamalarını anlamak sevincine
sahibiz. Bugün incelediğimiz bu dua Baba’nın isteğini anlama
arzusudur: onu öğrenmeyi arzu ediyoruz çünkü bütün gücümüzle
gerçekleştirmek istiyoruz, hayalimizi ve kuvvetimizi onu
gerçekleştirmek için kullanacağız. Baba’nın isteğinin
bizim istek olmasını istiyoruz ve planlarını somutlaştırmak
için O'nun seçtiği yolları seçmek istiyoruz.
Allah’ımızın ne istediğini anlamak için ne yapabiliriz?
Arzularının büyük kısmını Kutsal Yazılardan zaten
biliyoruz, emirlerini biliyoruz. Arzularının diğer
işaretlerini “havarileri” olan episkoposlardan öğreniyoruz.
Onları bize İsa şöyle diyerek gönderdi: “Kim sizi dinlerse beni dinlemiş olur”. Sonra yaşam
şartları da her gün bizleri seçim yapmaya zorlar: alçakgönüllülük ve
huzurla içimizde geliştirdiğimiz prensiplerimize uygun olarak
seçimler yaparız. Yapmamız gereken günlük seçimlerimiz genelde daha
belli başlı seçimlerimizin sonucudur: yani yaşam, iş
durumumuz, cemaat, sivil ve kilise yaşamımızda
aldığımız kararlar gibi. Kim evlenmeyi seçtiyse
ayartmalardan kurtulmak için daima onun sevgi bağını göz önünde
tutmalıdır, kuvvetlendirmeli ve derinleştirmelidir. Arkadaş
veya iş ortaklarından veya başkalarından gelen teklifler
karşısında ilk önce eşinin arzularını ve
ihtiyaçlarını göz önünde tutacaktır, önceliği ona
verecektir. Kim bir vakfa veya gönüllü işe kendini adadı ise
Allah'ın isteğinin aldığı görevlere sadık kalmak
olduğunu bilmektedir. Sevgi gerçekten de sadıktır,
merhametlidir, iyiliksever ve alçakgönüllüdür. Allah'ın sevgisinin
nitelikleri bize Allah'ın hangi şekilde O'na karşı itaat
eylemlerimizi gerçekleştirmemizi istediğini göstermektedir.
Yeremya’nın
sözleri Allah’ın niyetini göstermektedirler, O insanlardan faydalanarak
insanlara sevgisinin işaretlerini vermek istemektedir. İnsanları
yöneten kişiler başkalarının emrine tahsis
edilmişlerdir, tüm halkı Allah’ın onları sevdiği gibi
sevmelilerdir. Ama insanlar günahkardır ve günahı Allah’tan
aldıkları görevin içine kadar taşırlar, böylece Allah
işe karışmak durumundadır, her şeyden önce onları
azarlamak için. Allah’ın azarı ciddidir: sadece kendi menfaatlerini
ve huzurlarını düşünen çobanlar sadece egoist değiller,
aynı zamanda halkın Allah’ın verdiği faydalardan
yararlanmalarını önlemektedirler. Paskalya Arifesinde
insanlığın günahı hakkında şöyle söylüyoruz:
“Felix culpa” yani “mutlu günah”! Günaha neredeyse iyi taraftan bakıyoruz
çünkü ondan dolayı Allah'ın Oğlu'nun ve Onun
aracılığıyla Allah'ın sevgisini görebiliriz ve onu
tecrübe edebiliriz. Bugün Yeremya’nın sözleri bize aynı gizemi
hatırlatmaktadır: mademki halkın çobanları sadakatsiz
oldular, Allah kuzularını gütmek, toplamak ve onları beslemek
için kendi işe karışıyor. Bu çok güzel bir haberdir. Bunu
nasıl yapacak? Elbette başka çobanların
aracılığıyla, ama özellikle de “iyi Filiz (adil oğul)”
aracılığıyla bunu yapacaktır: “O, gerçek bir kral olacak, akıllı davranacak ve ülkede
hukuk ve adaleti sağlayacaktır” ve Ona “Rab bizim adaletimiz” adı verilecektir. Bu, İsa’yı
önceden bildiren bir peygamberliktir. İncil Yazarı da bu nitelikleri
İsa’ya vermekte, Onu kuzularına karşı şefkatli ve
sevgi dolu bir çoban olarak göstermektedir. İşte, bugün İsa’nın
şakirtlerini dinlemek için topladığını görüyoruz,
onları dinlenmeye çağırmakta, kendini büyük bir şefkatle
onlara sunmaktadır. Kalabalık Onu aramasına rağmen, O
şakirtleriyle zaman kaybetmekten çekinmiyor. Kalabalık da Onu
bulduğunda onların da merhametli, başkaları uğruna
kendilerini unutmayı bilen çobanlar olmaları gerektiğini
gösteriyor. İsa’yı arayan kalabalık, gerçekten de “çobansız kuzular gibiler”. İsa
öğretisi ile onlara ihtiyaçları olan gerçek besini vermekte. O,
Yeremya peygamberin bahsettiği kişidir, O, Allah’ın sadık
ve güçlü sevgisinin varlığıdır; O, gerçek kral olan
çobandır, Onun aracılığıyla “Yahuda kurtulacaktır” ve “İsrail
huzurlu yaşayabilecektir”. İnsanlar kendi kendilerine bunun
farkına vardılar ve bu sebepten İsa’dan başkasını
aramamaktalar. Başkasını arayan hayal
kırıklığına uğrayacaktır, çünkü insanlar,
her ne kadar iyi niyetli olsalar da, sadece kendilerini
beğenmişliğin ve günahlarının meyvesini verebilirler.
Aziz
Pavlus’un bugün bize söylediklerinin ışığında, biz
daima ve sadece İsa’ya bakacağız. O, Allah’ın
meshettiği Olandır, kendini tüm insanlar için, halkı ve tüm
halklar için sundu. Onun fedakârlığı hepimizi Allah’a
yaklaştırmaktadır. Fedakârlığını tam ve
kesim kılmak için kendi ölümünü kullandı. Doğru olmak ve
ebediyet için hazır olmak için önemli olduğunu düşündüğümüz
her şey artık bir hiçtir. Artık İbraniler için Yasalar bile
gerekli değildir. Yasayı gerçekleştirmek için
uğraşıyor musun? Yoruluyorsun ve çabalıyorsun, ama
aynı zamanda kendini beğenme ve gururlanma riski altındasın.
Bu sebepten Yasalara uymak tehlikeli bir sevme şeklidir. Bunu sadece
İsa, Baba’nın sevgisine tam bir cevap olarak yaşadı, bu
sebepten biz İsa ile gururlanıyoruz, ve egoizm gölgesi olmayan,
mükemmel sevgisini içimizde devam ettirmesi için Onu içimize kabul ediyoruz.
Böylece O barışı getiriyor ve bizleri herkesle barış
ve birlik içersinde tutuyor, tek Baba’nın oğulları gibi!