18/10/09 - Olagan Devre - 29. Pazar
Günü - B
1.Okuma Yes. 53,2.3.10-11 Mezmur 32 2.Okuma Ibr. 4,14-16 Incil Mk. 10,35-45
"Bizi günah islemekten koru". Bizi günaha tesvik eden seytan, Allah'i oldugu gibi yani seven ve sevgiden mutlu olan gibi görmemizi istemedigini gördük. O bize Allah'i güçlü, diktatör, sahip gibi göstermek ister, böylece kendisi de bir "allah" olarak taninmayi ister. Hiç birimiz seytani Allah yerine tapmak istemez. Ama ayartici çok kurnazca davranir ve biz dikkatli olmazsak ve yardim edilmeyi kabul etmezsek kolaylikla düsebiliriz. Kolaylikla Allah'in bir baba degil de, bir sahip oldugunu inandiracak isler yapabiliriz ya da davranislar sergileyebiliriz. Daha önce de belirttigimiz gibi, seytan akil yürütmelerimizi kullanarak bizi Baba'dan usaklastirmaya çalisir. Fakat biz Allah'in sevgi oldugunu ve dolayisiyla ancak sevgi yolunda O'nunla 'karsilasmak' mümkün oldugunu biliriz. Hatta, sevgi araciligiyla kendimiz Allah'i gösterebiliriz ve sevgisinin belirtisi olabiliriz. Fakat akil yürütmelerimizi izleyerek daha faydali ya da daha mantikli olabilecek seyleri aramaya yönlendirilebiliriz: o zaman da içimize, kendimizi baskalarindan üstün zannetmemizi saglayan bir ruh girer, hakli oldugumuza emin oluruz. O zaman yasamimiz Allah'i göstermez: ne zamanki Rabbimiz Isa'ya taniklik etmekten çok, kendi haklarima ve fikirlerime önem verirsem, o zaman baskalarina Allah'in sabirli, merhametli ve uysal sevgisini tattiramam, tersine kibirligin merhametsizligini ve daima hakli olma istegimi gösteririm, bunlar da seytanin özellikleridir. Hakikat, Allah'in sevgisidir: eger onun sevgisinin bir seyini göstermiyorsam, hakiki yolda degilim, "hakli" olduguma çok emin olsam da! Eger fikirlerim dogru ve 'hakli' olarak kabul edilirlerse de, ama kardesim bende Allah'in sevgisini göremiyorsa, ben hakikatte degilim, yalandayim ve her yerde yalanin kokusunu yayarim. Loyola'li aziz Ignatius kendine söyle bir prensip edinmisti: "Allah'i en büyük sekilde yüceltmek için!". Bu söz davranis ya da tesebbüs gibi birçok sey arasinda en "dogrusunu" seçmesine yardimci oluyordu, yani Allah'in sadik, merhametli, alçakgönüllü, cömert ve sabirli sevgisini daha çok yansitani seçmesine yardimci oluyordu. Bizler de böyle yaparsak yasamimiz Allah'i gösterir, tatliligini, iyiligini, gücünü, sadeligini herkesin tecrübe etmesi için yardimci oluruz. Tersine her denenme bizi bu yoldan uzaklastirarak Allah'in güzelligini ve iyiligini saklamamizi saglar, öyle ki Allah'i ezen bir sahip olarak gösteririz.
Bugünkü Incili okurken gülümseyebiliriz, çünkü Isa'ya yaklasan ve ne istediklerinin
farkinda olmayan iki sakirdi görürüz. Onlar Isa'ya söyle diyor: "Hocam,
bir dilegimiz var, bunu bizim için yapmani istiyoruz". Onlar Isa'nin yasaminda
bir degisim olacagindan eminler. Çünkü Yerusalim'e vardiginda kral ilan edilecegini
sanmaktadirlar. Bu sebepten de onun hükümdarliginda onun yaninda saygin bir
yere sahip olmak istemekteler. Ayrica onlar Isa'nin ardindan ilk gidenlerden
idi, bu sebepten de kendilerine özel bir davranis beklemekteler. Isa istifini
bozmuyor. O, iki arkadasini evet dinliyor ama ayni zamanda Baba'yi dinlemeye
de devam ediyor. Onlar "san" istiyor, insani ve geçici bir san diliyorlar.
"Benim içecegim kâseden siz içebilir misiniz?" diye soruyor Isa. Isa
onlari kandirmak istemiyor: sana ulasmak için yolunun haçtan geçmesi gerektigini
peygamberlerden biliyor. Ayni zamanda kimsenin ayni yolu kat etmeden yaninda
olamayacagini da biliyor. Iki kardes Rablerinin yolunu paylasmak istediklerini
söylerler. Ama Isa kendisi için hiç bir seyi seçmiyor, onlarin da bunu ögrenmeleri
gerekiyor, kendileri için hiçbir sey dilememeliler. Eger Isa ile yasamak için
kendilerini sunuyorlarsa, bunu karsilik beklemeden yapmalari gerekir. Yoksa
ayni yolda degiller. Isa'nin yasami daima ve tamamen Baba'ya bir armagandir,
Baba da bunu tüm hürriyeti ile kullanir: Isa Baba'nin sevgi planlarini gerçeklestiren
Ogul oldugunu bilir.
Diger on havari bunlardan daha iyi degiller: onlar da Rablerinden mükafat beklemekteler.
Onlar da insanlar arasinda saygin bir yer arzuluyorlar. Isa, dünyada neler oldugunu
dikkat etmelerine yardimci olur. Kim "yönetici" ise gerçekte "yönetecegine"
sadece kendi çikarini arar ve hükmeder. Ama Isa'nin Kral oldugu Allah'in hükümdarligi,
insani hükümdarliklara benzemez. Orada kral, Allah'i yani herkesi seven ve herkesin
kardes olmasini isteyen Baba'yi temsil eder. Kralin yaninda oturanlar onun hizmet
ettigi insanlara hizmet edebilmek için ondan ögrenmelidir. Isa'nin en çok önem
verdigi söz, hizmettir: Isa bu sözle ögretisini tamamlamaktadir. Kendisinin
en önemli hizmetinin de bu oldugunu açiklar: "Insanoglu hizmet edilmeye
degil, hizmet etmeye ve canini birçoklarinin ugruna fidye olarak vermeye geldi".
Hiçbir insan kendi kendine kurtulamaz: O, Isa, kanini dökerek kendi yasamini
tüm insanlar için sunar. Bu hizmeti "gökleri asmis olan büyük baskâhinin"
görevidir. Eskiden baskâhin sembolik olarak tapinaga girdigi gibi degil, Isa
gerçekten Allah'in yanina girdi. Bu hizmetinden hepimiz faydalanabiliriz, çünkü
onun sundugu yasam sadece bir insanin yasami degil, Allah'in yasamidir. Bizler
de, baskalarina karsi somut sevgi eylemleri araciligiyla hayatimizi sunabiliriz
ve bu sekilde Onun hizmetine katilabiliriz. Sevgi sayesinde Allah'in büyüklügüne
ve güzelligine katilabiliriz.