14/12/2008 - NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ -

3. Pazar Günü – B Yılı

1.Okuma Yeş. 61,1-2.10-11  Mezmur Luka 1,46-50.53-54

2.Okma 1 Sel. 5,16-24                      İncil Yu. 1,6-8.19-28

 

“Ölülerin dirilişini bekliyorum”. Yaşamımız devamlı bir bekleyiştir. Bir varış noktasına doğru yürüdüğümüzü, bunun da yok oluş olamayacağını biliyoruz. Ölüm yaşamımızın son olayı gibidir, ama bunun böyle olmadığının birçok sinyalini alıyoruz. Birçok kişinin anlattığına göre, rüyalarında veya vizyonlarında ölen akraba veya arkadaşlarını görüyorlar. Bunlar ölümden sonraki yaşamın izleridir, fakat Allah’ın Sözü kadar kesin işaretler değillerdir! Ölülerin dirilişine sağlam bir ümitle beklemek için Allah’ın Sözlerine güveniyoruz. Diriliş nasıl olacak? Bu bir gizemdir. Aziz Pavlus şöyle dedi: “Beden çürümeye mahkûm olarak gömülür, çürümez olarak diriltilir. Düşkün olarak gömülür, görkemli olarak diriltilir. Zayıf olarak gömülür, güçlü olarak diriltilir. Doğal bir beden olarak gömülür, ruhsal bir beden olarak diriltilir” (1Kor. 15, 42). Bu bir “gizemdir” yani Allah’ın bir planıdır; bize bunu anlayabileceğimiz kadarını açıklıyor, ama biz şüphe etmeden inanabiliriz. Bizim için kurtuluş olan gizemin gerçekleşmesini bekleyerek yaşıyoruz: Allah bizi sevmekten hiç vazgeçmiyor, biz Onu daima anlamazsak da. Hıristiyanlar bu bekleyiş sayesinde yaşamlarını gelecekteki vatana doğru yönlendiriyorlar ve canlı tuttukları ümitle yeryüzündeki yolculuklarında karşılaştıkları haçları taşıyabilir ve acıları aşabiliyorlar. İsa’nın birçok hikayesi ölümden sonraki olaylardan konuşuyorlar, bekleyiş içersinde yaşamaya çağırıyorlar. Havarilerin mektuplarındaki tüm öğretileri bu imana dayanır ve ondan güç alırlar. Aziz Pavlus şöyle yazıyor: “Hepimiz bir anda, göz açıp kapayana dek değiştirileceğiz. Ölüler çürümez olarak dirilecek ve biz de değiştirileceğiz” (1Kor. 15, 51s); “Oysa bizim vatanımız göklerdedir. Ve oradan, Kurtarıcı olan Rab İsa Mesih'i bekliyoruz. O, bizim zavallı bedenlerimizi değiştirip kendi yüce bedenine benzer hale getirecektir” (Fil. 3, 20s). Aziz Petrus ise şöyle diyor: “Sevgili kardeşler, size yalvarırım, cana karşı savaşan bedensel tutkulardan kaçının” (1Pe. 2,11). Bizleri dirilmiş İsa’ya birleştiren gizem olan Dirilişin gerçekleşeceğinden emin olmasak Rabbin şahitliğini de yapamazdık, hatta Kilise tarihinde yüzyıllar boyunca var olmuş din şehitlerini de hor görürdük.

 

Vaftizci Yahya’ya bakmaya ve dinlemeye devam edelim. Bugün bize tanık olarak gösterilmekte! Onun yaşamı ve sözü, ışık, peygamber, Mesih ve Güvey Olan’a tanıklıktır. Kudüs’teki Yahudilerin yolladığı araştırmacılara verdiği cevaplara bakarsak, onun İsa için yaşadığını görüyoruz. Vaftizci, İsa’nın tanınması ve kabul edilmesi için yollandığını bilmektedir. Yahya’nın önemi, müjdelediği Kişinin öneminden gelir. Yahya kendi şanını aramıyor. O bizim için çok güzel bir örnek: İsa’nın öğrencileri olarak tüm yaptıklarımızı Öğretmenimizin ve Rabbimizin şanı için yapmak istiyoruz, insanların gözünde beğenilmek için veya büyük ve önemli gözükmek için değil! Bu alçakgönüllülük büyük azizlerin, Meryem Ana’nın ve tüm Havarilerin alçakgönüllülüğüdür: yaşamlarını Allah’a hizmet etmek için sundular, bu hizmet de dolayısıyla Allah’ın sevdiği ve kurtardığı bütün insanlık yararınadır. Bundan büyük çağrı yoktur. Meryem de şöyle dedi: “ O, bakışlarını kulunun düşkün haline çevirdi. İşte, bundan böyle bütün nesiller bana mutlu diyecek. Çünkü Kadir Allah, benim için büyük şeyler yaptı”. Yahya kendisinin Mesih olmadığını söylemekten mutlu idi, ona sorular soranlar da bu unvanı kendisine takmasından korkuyorlardı. Yahya’nın mutluluğu hizmetkar olmaktadır, İsa’nın geldiğini müjdeleyebilmektir, özellikle kendini günahkar görenlerin yüreklerini, Onun gelişine hazırlamaktır. İlk okumada, Yeşaya peygamberin de önceden dediği gibi Allah’ın Ruhu Mesih’in üzerindedir, o Ruh ki, mesheder ve Allah’ın iyileştirici ve kurtarıcı eylemini gerçekleştirmekte yetenekli kılar.

Yahya’nın kendisine koşan pişman günahkarlara gösterdiği sevinci, Yeşaya bile müjdeliyordu. Aziz Pavlus, bu aynı sevinci Hıristiyanlarının yaşamasını istiyor. Selaniklilere yönelttiği tavsiye aynen böyle başlıyor: “Her zaman sevinin!” Biz kendi kendimize şunu soruyoruz: Kötülük, acı, şiddet, adaletsizlik olan bu dünyada nasıl hep sevinebiliriz? Ama sevincin tarifi budur: “Durmadan dua edin ve her durumda şükredin”. Baba’ya minnettarlıkla yöneltilen dua daima sevinç kaynağıdır. Bu sevinç geçici şeylerden gelmiyor, ama Allah sevgisi, İsa’ya itaat, Ruh’un tesellisi ve ışığından kaynaklanan bir sevinçtir. Ayinin şükran duasına girişi genelde şu sözlerle başlar: “Rabbimiz, Aziz Peder, ebedi ve kadir Allah, her zaman ve her yerde, Kurtarıcımız Mesih İsa'nın adına seni övmek ve sana şükretmek bir görevdir ve bir selamet yoludur”. Evet, doğrudur, şükretmek, kurtuluş ve sevinç kaynağıdır. Allah’a şükrettiğimiz zaman bu Onun hoşuna gider ve Onun sevinci yüreğimize yansır! O halde Kurtarıcımızın gelişini beklerken sevinçli olalım, Baba’ya Onu yolladığı için ve Onun tanıkları ve hizmetkarları olabildiğimiz için devamlı olarak teşekkür edelim!