OLAĞAN
DEVRESİNİN
22. PAZARI
-
C YILI
Birinci okuma
Şirak 3,19-21
30-31
Mezmur 67
İkinci okuma
İbraniler
12,18-19 22-24
İncil
Lk 14,7-14
Bugünkü İncil'de
bir şabat günü İsa yemek bir Ferisinin yemek davetini kabul ediyor.
İsa, Ferisilerin kendisini sevmediklerini
biliyor; bu yüzden kurtuluşa onların ihtiyaçlarını
da görüyor. Onlar kötü amaçla İsa'nın eylemlerini ve sözlerini
gözetliyor. İsa onlardan korkmadan, şabat
günü bir insanı iyileştiriyor. Çünkü şabat günü insanlarla
kendi mutluluğunu paylaşmak için
Tanrı'nın istediği gündür. Bu olay bugünkü İncil'de yok.
Fakat davetlilere İsa'nın söylediği sözlerini iyi anlamak için
bu olayı hatırlamak
faydalıdır. İsa'nın gözleri ve yüreği, Onunla beraber
yemek yemeye davet edilenlerin davranış biçimini görüyor. Onlar baş
köşeleri seçiyor. Kendilerini önemli sanıyorlar. Ev sahibinin
onlara yeri tahsis etmesini beklemeden, kendiliğinden yer seçiyorlar.
Sofrada, Tanrı'yla olan ilişkilerinde ki gibi davranıyorlar.
Kendilerini dinci ve durust sanarak, Tanrı'yla istediklerine göre
davranabileceklerini , Tanrı'nın
onların kararlarını kabul edeceğini sanıyorlar.
Bunu açıkladıktan sonra
İsa'nın sözlerinin görgü kuralları
olmadığını, Tanrı'yla yaşama şeklinin
düzeltilmesimesi yolunda söylenmiş sözler olduğunu
anlayabiliriz. İnsanlar Peder'le alçakgönüllülükle yaşamalı,
O'ndan daveti ve yerin tahsisini beklemeli. Sofrada oturacak yeriyle alâkası
yok. Peder'in yüreğindeki, O'nun Egemenliğindeki yerden,
Peder'in oğulları olan kardeşlerle ilişkiden söz
edilir.
Gerçek bir oğul bir yer
aramaz, Peder'i arar! Peder'in ona verdiği yerden memnun olur çünkü o
yer Peder'in sevgisinden gelir! Tanrı'nın önüne iddialar ve haklarla
dolu bir yürekle giden insan, büyük; fakat kendini alçaltan bir günahkârdan
daha kötüdür.
İsa, Peder'in yapma şekline
bakarak, kendisini yemeğe çağıran ev sahibine
bir öğretişi daha veriyor. Hiç kimse Tanrı'ya O'nun
iyiliklerinin ve armağanlarının
karşılığını veremez!
Tanrı her zaman karşılığını
veremeyen insanları seviyor; bütün insanlar böyledir! O özellikle
fakirleri ve acı çekenleri seviyor. Yeruşalem'deki Mabette kurbanları
sunamamalarına rağmen körleri,
sakatları ve topalları da seviyor.
Eğer Tanrı bu şekilde
davranırsa, insanlar benzerini yapmamalı
mı?
İsa ziyafeti verebilen insana,
karşılık verecek durumda olmayanları
davet etmeyi öğütlüyor. Böylece karşılık Tanrı
tarafından verilecek, hem de kesinlikle! Peder tanrısal ve en büyük
mümkün biçimde onu verecek. O, "doğru kişilerin dirilişini"
bekletse de, şuphesizce ve herkese onu verecek! Yoksullar Peder tarafından
en çok sevilenlerdir. Onlara yapılan her şey otomatik olarak "Peder'in
hesabına" gider: O kendisini borçlu hisseder!
İsa'nın bu iki öğüdü
birinci okumada da vurgulandılar. Bu okuma kendi oğluna yaşamayı
öğreten bir babanın sözlerini bize iletiyor. Ona alçakgönüllülüğü
öğretiyor. Mağrur olmamaya, Rab'bin sözlerini yüreğinde taşımaya,
yoksullara yardımcı olmaya onu teşvik ediyor. Bu şekilde
onun hayatı Tanrı'nın sevgisini gösterip, O'na şanı
verecek!
İkinci okuma Tanrı'nın
huzuru eklektik tecrübede değil, olağanüstü olaylarda değil,
ama günlük ruhsal hayatımızda, İsa'yla sevinçli iç
deneyimimizde, O'nun yanında gökte yaşayanlarla beraber Peder'e bağlantımızda
bulunur!
Rabbim
İsa, yoksulları ve günahkârları sevdiğin için sana şükürler
olsun! Onların
arasında ben de varım . Senden sevilmiş,
senin benzerini yapmaya çalışabilirim. Böylece dünyadaki başkaları
için Peder'in bir işareti ve armağanı olabilirim. Sana şan
ve şeref olsun!