Birinci okuma
2.Krallar Kir. 5,14-17
Mezmur 98
İkinci
okuma 2.Tim 2,8-13 İncil
Lk 17,11-19
Birinci okumanın
anlatmış olduğu olay sevimli, sempatik, ve güzeldir. İsrail'in
düşmanı olan ordunun subayı Naaman, Peygamber Elişa aracılığıyla
İsrail'de iyileştirilir. Naaman Elişa'nın kolay önerisini
hemen kabul etmedi, ama onun sözleri uyguladıktan sonra
iyileştirilir! Bunu farkettikten sonra hemen ülkesine dönmeyi düşünmeden,
teşekkür etmek için Elişa'nın yanına gitmek ister. Naaman
Tanrı'nın onu iyileştirdiğini bilir, fakat Elişa'ya bir
hediye vermek ister. Peygamber Elişa bunu kabul etmez, çünkü o iyileşmenin,
bir büyü gibi, kendi yeteneğinden geldiğini düşündürmek
istemez. Bazen Tanrı tarafından iyilik alan insanlar Tanrı'nın
mucizelerini insanın yeteneklerine yükler. Bu yüzden Elişa kesin
olarak kabul etmez. Belki Naaman'ın kararı bizi güldürür. O, kendi
ülkesine İsrail ülkesinin toprağından birazını götürmek
ister. Bununla İsrail'in Tanrı'sına tapabilmek için bir halı
yapmayı diler. Bu kararla kendi yeni imanını belirtir: şimdiden
sonra kendisinin tek Tanrı'sı, İsrail'in Tanrı'sı
olacaktır. Bu olaydan güzel bir öğretişi alıyoruz: bütün
insanlar için tek bir Tanrı var. Sadece varolan bir Tanrı değil,
ama insanın yanında olan ve onu seven bir Tanrı'dır, kabul
edilmesi ve şükredilmesi gereken bir Tanrı'dır.
Aynı
mesajı bugünkü İncil'den alıyoruz. İsa'ya onların
itaatı aracılığıyla, yalnız bir kişiyi değil,
ama on cüzamlı kişiyi iyileştirdi. İsa, Elişa'dan daha
büyük demektir! Maalesef onlardan sadece biri İsa'ya teşekkür etmek
için ona geri döner. Yalnız o kişi Tanrıdan Gönderilmiş
olarak İsa'yı kabul edip, ondan gelen iyiliği herkesin gözü önünde
açıkça tanıtır. Bu minnettar kişi yabancı bir insandı,
İsrail'in imanının dışında olan bir Samiriyeliydi!
Dokuz iyileştirilenlerin nankörlüğünü düşünerek minnet ödevini
öğreniyoruz. Sık sık biz de Rabbimize karşı nankörüz
çünkü O'nun bize verdiği herşeyi hakkkımız olduğu için
bize verildiğini düşünürüz!
Bu olayda
İsa, hayatı O'ndan almak için yol olan itaatın değerini
bize gösterir.
Bu olaydan
insanın nankörlüğü önde olan Tanrı'nın iyiliğinin
ve merhametinin büyüklüğünü ve karşılıksızlığını
öğrenelim! Hiçkimseyi yargılamamayı öğrenelim: herkesten
kötü olarak önyargılanmış Samariyeli kişi Tanrı'nın
Gönderilmiş İsa'yı kabul eden tektir! Bu Samariyeli kişi
kurtuluşunu tecrübe eden tek kişidir, çünkü 'doğru' bir
davranışla İsa'nın ayaklarına kapanarak O'nu kendi
hayatının Rab'bi olarak İsa'yı kabul eden tektir. Bu insan
İsa'ya itaat etmeye ve O'na hizmet etmeye hazırdır. 'Doğru'
olan, Tanrı'dan mucizeli insan değil, ama İsa'yı kabul eden
ve O'na itaat eden insandır! Sadece ona Rab söyleyebilir: "İmanın
seni kurtardı!"
Okuduğumuz
muktupta Aziz Pavlus da bütün insanların Mesih İsa'da
kurtuluşa kavuşmalarını diler ve onlar uğruna
her şeye dayanır. Gerçekten bu mektubu yazdığında
Pavlus "bir suclu gibi zincirlere vurulur".
Kendi öğrencisine
Timoteus'a, İsa'nın ölülerden dirildiğini hatırlatarak,
Pavlus kendisini de güçlendirir ve yüreklendirir. İsa'nın ölümden
dirildiğinden Pavlus kendisi de ölümden korkmaz, çünkü dirilmiş
Rab İsa O'nunla ve O'nun uğruna acı ceken ve ölen insanı da
kendi şanına götürecek!
İsa, sen benim kurtuluşumsun! Bana hayat ve barış veren, bana iyilik eden Rabbim İsa, sana bağlı kalmak istiyorum! Senin Kilisesinde seninle karşılasıyorum. Ondaki birlik içinde kardeşlerle beraber senin İsmini dünyanın dört bucağına götürmek istiyorum!