OLAĞAN DEVRESİNİN  28. PAZARI   -   C YILI 

Birinci okuma   2.Krallar Kir. 5,14-17       Mezmur   98

İkinci okuma    2.Tim 2,8-13                       İncil         Lk 17,11-19

 

Birinci okumanın anlatmış olduğu olay sevimli, sempatik, ve güzeldir. İsrail'in düşmanı olan ordunun subayı Naaman, Peygamber Elişa aracılığıyla İsrail'de iyileştirilir. Naaman Elişa'nın kolay önerisini hemen kabul etmedi, ama onun sözleri uyguladıktan sonra  iyileştirilir! Bunu farkettikten sonra hemen ülkesine dönmeyi düşünmeden, teşekkür etmek için Elişa'nın yanına gitmek ister. Naaman Tanrı'nın onu iyileştirdiğini bilir, fakat Elişa'ya bir hediye vermek ister. Peygamber Elişa bunu kabul etmez, çünkü o iyileşmenin, bir büyü gibi, kendi yeteneğinden geldiğini düşündürmek istemez. Bazen Tanrı tarafından iyilik alan insanlar Tanrı'nın mucizelerini insanın yeteneklerine yükler. Bu yüzden Elişa kesin olarak kabul etmez. Belki Naaman'ın kararı bizi güldürür. O, kendi ülkesine İsrail ülkesinin toprağından birazını götürmek ister. Bununla İsrail'in Tanrı'sına tapabilmek için bir halı yapmayı diler. Bu kararla kendi yeni imanını belirtir: şimdiden sonra kendisinin tek Tanrı'sı, İsrail'in Tanrı'sı olacaktır. Bu olaydan güzel bir öğretişi alıyoruz: bütün insanlar için tek bir Tanrı var. Sadece varolan bir Tanrı değil, ama insanın yanında olan ve onu seven bir Tanrı'dır, kabul edilmesi ve şükredilmesi gereken bir Tanrı'dır. 

Aynı  mesajı bugünkü İncil'den alıyoruz. İsa'ya onların itaatı aracılığıyla, yalnız bir kişiyi değil, ama on cüzamlı kişiyi iyileştirdi. İsa, Elişa'dan daha büyük demektir! Maalesef onlardan sadece biri İsa'ya teşekkür etmek için ona geri döner. Yalnız o kişi Tanrı’dan Gönderilmiş olarak İsa'yı kabul edip, ondan gelen iyiliği herkesin gözü önünde açıkça tanıtır. Bu minnettar kişi yabancı bir insandı, İsrail'in imanının dışında olan bir Samiriyeliydi! Dokuz iyileştirilenlerin nankörlüğünü düşünerek minnet ödevini öğreniyoruz. Sık sık biz de Rabbimize karşı nankörüz çünkü O'nun bize verdiği herşeyi hakkkımız olduğu için bize verildiğini düşünürüz!

Bu olayda İsa, hayatı O'ndan almak için yol olan itaatın değerini bize gösterir.

Bu olaydan insanın nankörlüğü önde olan Tanrı'nın iyiliğinin ve merhametinin büyüklüğünü ve karşılıksızlığını öğrenelim! Hiçkimseyi yargılamamayı öğrenelim: herkesten kötü olarak önyargılanmış Samariyeli kişi Tanrı'nın Gönderilmiş İsa'yı kabul eden tektir! Bu Samariyeli kişi kurtuluşunu tecrübe eden tek kişidir, çünkü 'doğru' bir davranışla İsa'nın ayaklarına kapanarak O'nu kendi hayatının Rab'bi olarak İsa'yı kabul eden tektir. Bu insan İsa'ya itaat etmeye ve O'na hizmet etmeye hazırdır. 'Doğru' olan, Tanrı'dan mucizeli insan değil, ama İsa'yı kabul eden ve O'na itaat eden insandır! Sadece ona Rab söyleyebilir: "İmanın seni kurtardı!" 

Okuduğumuz  muktupta Aziz Pavlus da bütün insanların Mesih İsa'da kurtuluşa kavuşmalarını diler ve onlar uğruna her şeye dayanır. Gerçekten bu mektubu yazdığında Pavlus "bir suclu gibi zincirlere vurulur".

Kendi öğrencisine Timoteus'a, İsa'nın ölülerden dirildiğini hatırlatarak, Pavlus kendisini de güçlendirir ve yüreklendirir. İsa'nın ölümden dirildiğinden Pavlus kendisi de ölümden korkmaz, çünkü dirilmiş Rab İsa O'nunla ve O'nun uğruna acı ceken ve ölen insanı da kendi şanına götürecek!

 

İsa, sen benim kurtuluşumsun! Bana hayat ve barış veren, bana iyilik eden Rabbim İsa, sana bağlı kalmak istiyorum! Senin Kilisesinde seninle karşılasıyorum. Ondaki birlik içinde kardeşlerle beraber senin İsmini dünyanın dört bucağına götürmek istiyorum!