Birinci okuma Çıkış 17,8-13
Mezmur 120
İncil Lk
18,1-8
Eğer biz de Musa'yla tepede olsaydık endişe ve kuşkuyla
kendi düşmanlarına karşı olan halkın savaşını
görecektik. Düşmanlar özgürlük ve mutluluk yerine varmak için halka
engel koyuyordu. Bazen halk yeniyordu, bazen ise yenik düşüyordu. Güneş
batıncaya kadar mücadele sonucu belli olmuyordu.
Musa'ya bir soru sormak aklımıza geliyor: "Musa, tepede ne
yapıyorsun? Senin halkının mücadelesini görmüyor musun? Neden
halkını yalnız bırakıyorsun? Ne için yardım
etmeden uzaktan bakıyorsun?" Musa bize cevap verebilse, bize bakarak büyük
bir sessizlikle bize cevap verecekti. Musa tepede bütün halka Allah'ın değneğini
göstererek ellerini kaldırıyordu. Yorgunluktan ellerini indirmemek için
Harun ve Hur'dan yardım diler. Eğer halk Musa'nın Rab'be doğru
yükselmiş ellerindeki Rab'bin
değneğini görmezse, Rab'bin kendi halkı yararına mücadele
ettiğini unutur ve bu yüzden düşman üstün gelir. Eğer halk
kendi gücüyle yenebilmeyi düşünürse, kesinlikle yenilecektir.
Bir ailede dua kesilirse, o aileden bir savaş kampı alanı oluşuyor.
Çünkü ihtiraslar ve kötü duygular; onun barışını ve
sevincini sağlayan uyumu, iyiliği ve kardeşliği yok eder!
Rab'be doğru gözlerini kaldırmayan bir insaıin yüreğinde,
bir cemaatta, bir millette de aynı şey oluyor! Bugünkü mezmur bize
sesleniyor:"Dağlara doğru kaldırıyorum gözlerimi: nereden
gelecek bana yardım? Gökleri ve yeri yapan Rab'den gelecek bana yardım".
Tepede Harun ve Hur'la Musa, halka doğru Tanrı'nın bakışını
ve Tanrı'ya doğru halkın bakışını çeker,
herkesin duasını ve alçakgönüllülüğünü canlı tutar. Böyle
insanlar her zaman gereklidir!
Havariler bunu anladı! Bu yüzden duaya, öğretişe ve müjdelemeye
kendisini tam olarak vermek için, cemaatindeki fakirlere yardım etme
hizmetini başka kardeşlere vermeye karar verdiler. Kesişler,
manastırda yaşayan rahipler ve rahibeler de bunu anladı. Onlar, bütün
hıristiyanlar Rab'bin yardımı olmadığı takdirde
kaybolacağımızı her zaman hatırlasınlar diye kendi
ellerini Rab'be dogru kaldırmak için bütün hayatlarını
verdiler! Yaşayan Rabbimize doğru dualarını güvenle yükseltmek
için zaman zaman birkaç saat bir kiliseye veya rahat bir yere giden anne ve
babalar da bunu anladı!
Birçok insan, zorluk ve anlaşmazlıklara dayanıp ve acı
çekmesine rağmen, ümidini beslemeyi ve dua etmeyi kesmiyor. Bu insanlar
Isa'nın bugün anlattiği örneği anladı.
Rab sağır değil, yüreksiz değildir! Israrla dileyen çocuklarını
bekletten bir baba gibi, O da en uygun zamanda yardımımıza gelmek
için bizi O'nun kurtuluş müdahalesini beklettebilir. Gerçek oğullar
ümitlerini kesmeden güvenmeye ve iman etmeye devam eder. Böylece "İnsanoğlu geldiği
zaman, yeryüzünde iman bulacak"!
Bu imanı Rab'bin Sözünü dinlemeye, Kitap-ı
Mukkades'i okumaya devam ederek canlı tutabiliriz.
Aziz Pavlus Timoteus'a bunu hatırlatır. Biz de bu öğüdü
bir hazine gibi saklayalım! Pavlus öğrendiğimiz gerçeklere bağlı
kalmamızı, Kutsal Yazılara sıkıca tutunmamızı,
onları sevgiyle yüreğimizde korumamızı tavsiye eder. Çünkü
onlar Tanrı'nın insanları olarak gelişmemizi tamamlar ve
bizi"iyi
işler için gereken şeye sahip" bulundururlar.
Sebatlı iman, Kutsal Yazılar için sevgi, devamlı aktif dua!
Bugün Rab cömertlikle bizi besledi! O'na teşekkür edelim! O'na en çok
hoşuna giden 'teşekkür', bize söyledigi sözlerini yaşamamızdır.