(Çıkış
3,1-15 1.Kor 10,1-6;10-12
Lk 13,1-9)
Musa gençken
bir defa İsrail halkını sert köleliğinden kurtarmayı
denedi, ama sonuç olarak Mısırdan kaçmalıydı. Dolaysıyla
kendi kurtuluş projesini bırakıp Midyanda çobanlık
etmeye başladı.
Musa kendi
projesini gerçekleştirmekten vazgeçtikten sonra Rab onu çağırıyor.
Rab yanan ama tükenmeyen çalıdan Kendisini, kendi sevgisini ve İsrail
halkını kurtarmak için kendi projesini Musaya tanıtıyor.
Rab bu projeyi gerçekleştirmek için bir insan kullanmak isteyerek Musayı
çağırıp ona kendi ismini VAR OLAN tanıtıyor.
VAR OLAN
demek ki: Benim varoluşuma güvenebilirsin, her zaman sevgime ve kurtuluş
isteğime güvenebilirsin. Nitekim İsrail halkı Mısırda
yaşadığı köleliğinden kurtulacaktır.
Fakat
kurtulduktan sonra problemsiz yaşamıyor. Kurtulmak problemsiz yaşamak
demek değildir!
Bugün İncildeki
iki felaket her dönemde insanların geçici ve zor durumunu bize hatırlıyor.
Her dönemde sosyal ve siyasal baskı, kaba güç, feladet vardır.
Genelde insanlar başkalarının felaketlerini Tanrının
cezası olarak sayarlar. Tanrıyı tanımayanlar böyle düşünüyorlar:
Eğer Tanrı izni verdiyse demek ki o kişi suçludur. Onlar
Rabbin kötülüğe kötülükle davrandığını sanıyorlar.
Ama İsa
bu düşüncenin yalnış olduğunu bize öğretiyor! Ilk önce
Tanrı cezalandıran değil, kurtaran Tanrıdır. Onun
adaleti cezalandırmak değil, kurtarmaktır. Rab, yalnış
yaşama biçiminden insanları kurtarmak ister. Çünkü en büyük
felaket ölmek değil, yalnış bir şekilde yaşamaktır.
Eğer insanlar, kendilerini seven bir baba gibi, Tanrıya bakmazlarsa,
eğer ona doğru yüzlerini çevirmezlerse, eğer tövbe etmezlerse,
onların yaşam şekli gerçek bir felakettir! Pederin sevgisini
ve öğretişlerini reddetmek bir felakettir! Kurtuluşumuz için gönderilenden
mahrum yaşamak felakettir! Gerçek günahkârlar Tanrının Oğlunu
reddedenlerdir. Eğer tek Kurtarıcıyı reddettilerse kim onları
kurtarabilir? Hiç kimse!
Üç sene süreyle
Tanrının Oğlu kendi halkının arasında yaşadı,
ama halk onu kabul etmedi. Bu halk güzel, ama meyve vermeyen bir incir agacı
gibidir. Onun yaprakları faydasızdır. Eğer meyve vermezse
onu kesmek gerekiyor. İsanın anlattığı örnekteki
adamda sabır var. Tanrı da bizimle yalnız sabretmekle kalmayıp
bakımı da yapar. Fakat belli bir süre sonra karar vermemiz lazım!
O zaman
Pederin sevgili bakımına karşı nankör ve meyvesiz
bulunmamızdan önce karar verelim!
İsayı
daha derinden kabul etmeye, Onu sevmeye ve dinlemeye karar verelim!
Aziz Pavlusun
bize söylediği gibi İsadan canımız için ruhsal besin ve
içecek alalım!
Tövbe ettikse
de daha tövbe etmeye karar verelim. Çünkü tövbe hiç bitmez!
Bir Papa yazmış: Mezarımızın üstündeki çiçekler
kuruduktan sonra gururumuz ölecek!
İsayı
izlememizi güçlendirelim! Onunla beraber bizi bekleyen Pedere doğru
yürümeye devam edelim! Dünyaya Onun sevgisini götürmek için kendimizi
Ona sunalım! AMİN!