31/01/2010 - OLAGAN DEVRE - 4. PAZAR
GÜNÜ - C
1.Okuma Yer. 1,4-5.17-19 Mezmur 70 2.Okuma 1Kor. 12,31 - 13,13 Incil Lk. 4,21-30
"Yapmam için bana verdigin isi tamamlamakla Seni yeryüzünde yücelttim". Isa Babasina dogru dua ediyor ve Baba'nin yaptiklarini hatirladiktan sonra kendi yaptiklarini da hatirliyor. O, otuz üç yildan beri yeryüzünde, simdiye kadar ne yapti? Isa özellikle bir olay hatirlamak istemiyor ama her davranisinin, sözünün, nefes alisinin sebebini söylüyor: "Seni yeryüzünde yücelttim". Iste bu, Isa'nin her anki arzusu ve her davranisinin arzusudur. Isa Baba'ya yer açarak, O'na yasamini sunarak, sükrederek davrandi, insanlara Baba'nin isigini, sevgisinin meyvelerini, sefkatinin ve gücünün isaretlerini vererek hareket etti. Isa yeryüzünde hiç bir sekilde dikkati üzerine çekmeye veya kendini saydirmaya çalismadi, kendisini göstermedi. Kendisine inanmalari için elinden geleni evet, yapti ama bunu sadece yasamini sundugu Babasinin taninmasi için yapti. Isa'nin yasamina verdigi amaç en güzel ve en gerçekti. Biz de ayni amaci göz önünde tuttugumuzda yasamimiz gerçek ve hür bir armagan olmaktadir. Rahiplerin yasamlarinin amaci da budur ve onlar bu sekilde tüm vaftizlilere örnek teskil etmektedirler. Rahip, sözler ve Gizemlerle Rabbin yasamini tekrar teklif eder ve Isa'yi tanitmak için yasar. Rahip de Rab gibi yasayarak O'nu tanitir, örnek olur ve Isa'nin olmayacak duygulara ve davranislara uygulamamaya çalisir. Ona bekarlik erdemi de hediye edilmistir, bunun sayesinde maddi ve bir sekilde bencil çikarlara bagimli kalabilecegi sorunlardan arinmis olur. Yüzyillar boyunca Kilisede rahiplerin bekarligi gelenegi olgunlasti, öyleki rahiplerin yasamlarinin tek amaci Tanri'yi yüceltmek olsun. "Yapmam için bana verdigin isi tamamlamakla Seni yeryüzünde yücelttim". Isa, Baba'yi yüceltmek amaciyla O'na itaat etti. Isa daha on iki yasindayken Baba'sinin isleriyle ilgilenmek istiyordu, sonra hep ayni seyi yapmaya devam etti: bunu özellikle kalabaliklar O'nu durdurup, zoraki mucizeler yaptirtmak istediginde de anliyoruz. O zamanlarda Isa Baba'sini dinlemek ve Ona itaatini saglamlastirmak için sessiz yerlere siginiyordu. Bu gayreti sonucu Zeytinlik Bahçesinde ve haçta Ona güç verecek ümidi kazandi ve Babasinin isteklerini yapabildi.
"Sana savas açacaklar, ama seni yenmeyecekler, çünkü seni kurtarmak için yanindayim".
Bu sözleri Rab, Yeremya peygambere söyledi. Yeremya Peygamberin tüm yasami Isa'nin
ve sakirtlerinin yasamina bir peygamberliktir. Peygamber kabul ve saygi beklenmesin:
O, Tanri'nin Sözünü söylüyor, halkin kolaylikla ilgilenmedigi Tanri'nin Sözünü;
bu sebepten peygamberin sözü çogu kez azar, paylama, kendi seçimlerini degistirmeye
çagridir. Genelde peygamber hitap ettigi kisiler tarafindan sevilmez, dinlenmez!
Isa bunu biliyor, bunun için hemsehrilerinin sözlerine gösterdikleri ilgiye sasiriyor.
Bir ögretisini dinledikten sonra Ona inanmis olmalari anormal gibi geliyor o zaman
onlari siniyor ve onlarin bencil arzularini gösteriyor. Nitekim onlar Ondan sadece
mucizeleri ve olaganüstü seyleri bekliyorlar; bunun hakkinda onlara en büyük peygamberler
Ilyas ve Elisa'nin davranislarini örnek gösteriyor. Bunlar Tanri'nin halkinin davranisi
yüzünden aci çekmislerdi öyle ki imanlarini ve Tanri'nin gücünü yabancilara, yani
paganlara-putperestlere gösterebilmislerdi. Ilyas araciligiyla, Sidone bölgesinde
Sarepta'daki yoksul bir dulun unu çogalmisti, duasi araciligiyla da ayni dulun oglu
dirilmisti. Elisa Aram ordusunun pagan bir baskanini cüzamdan iyilestirebildi, ama
peygamberleri gönderen Tanri'ya iman etmeyen Israil halkinin cüzamlilarini iyilestiremedi.
Eger hayretle dolu bir ilgiden itaatli bir imana geçilmezse Nasira'da da ayni olay
gerçeklesebilir.
Nasira'da yasayanlar Isa'yi bir peygamber gibi göremiyorlar, dinlemiyorlar, iman
hakkinda uyarilarini kabul etmiyorlar, Onu Tanri'nin Yolladigi gibi kabullenmek
istemiyorlar. Onu ret ediyorlar ve kovuyorlar, hatta öldürmeye bile çalisiyorlar.
Isa buna ne hayret ediyor ne de korkuyor: peygamberlerin baslarina gelenleri biliyor,
kendisi için de degisik bir yol olmayacagindan emindir. Peygamberler sadece söyledikleri
sözler için degilde, Tanri'ya sunduklari yasamlari için "peygamber"diler.
Bugünkü Tanri'nin Sözünün bildirilmesi Aziz Pavlus'un Korintoslulara yazdigi Mektubun
on üçüncü bölümüyle tamamlanmaktadir. Bu bölümü, Allah'in her Sözünü dinlememiz
gerektigi gibi, dinleyelim, yani her an onu yasamayi arzulayarak... Havari, cemaatlerinde
olaganüstü karizmalari olan birçok kisiye imrenerek bakan Korintoslulari özellikle
bir karizma (Tanri'nin bagisladigi ruhsal armagan) üzerine yogunlasmalarini tavsiye
ediyor. Tanri, imanlinin yasamini zenginlestirebilecegi en büyük armagan hastaliklari
iyilestirme, bilinmeyen dilleri konusma, ruhlari kovma degildir, en büyügü herkese
Tanri'nin gerçekten nasil oldugunu açiklayabilmektir. Tanri sevgidir, bu sebepten
onun sevgisini yasamayi becermekten daha iyi bir sey olamaz: kim bunu yasiyorsa,
Tanri'yi orada mevcut kiliyor, Onun yasamina katiliyor ve baskalarinin katilmasini
sagliyor. Tanri'nin sevgisi... gerçek sevgidir, tanrisal sevgidir, bizi iyimser,
sabirli, uysal, alçakgönüllü, kendi çikarini aramayan, sevinçli kisiler yapar çünkü
her yerde Tanri'yi görebilecek duruma geliriz. Biri tüm dilleri konusabilse, imanin
tüm gizemlerini bilse, ama alçakgönüllü olmazsa neye yarar ki? Katlanilmasi zor
olan bir kardese sabredemeyip de, saatlerce oruç tutmusun ne ise yarar ki? Kahramanlik
yapsak da, etrafimiza hep elestiri ve üzüntü getiriyorsak neye yarar ki? Tüm Kiliselerin
Hiristiyanlarinin birligi için dua ettik: hepimize gerçek Sevgi karizmasinin verilmesi
için yalvaralim! Ancak bu karizma sayesinde tam ve mükemmel birlik saglanabilecektir.