07/03/2010 - Karem Devresi - 3. Pazar Günü - C

 

 

1.Okuma Çık. 3,1-8.13-15 Mezmur 102 2.Okuma 1Kor. 10,1-6.10-12 İncil Lk. 13,1-9

 

 Onlar için istekte bulunuyorum. Dünya için değil, bana verdiğin kimseler için istekte bulunuyorum. Çünkü onlar senindir”. İsa duasının ikinci bölümüne başlamaktadır. Şimdi şakirtleri için dua ediyor. Biri için dua etmek ne demektir? Ben biri için dua ettiğimde... dua etmekteyim, yani Tanri’ya dönük olmaktayım. Baba’nın tüm sevgisini bu kişiye vermesi için O’nun önüne bu kişinin adını ve durumunu getiriyorum. Bir kişi için dua ettiğimde o kişiyle bağlanıyorum, onunla birlikte Baba’nın önüne gidiyorum. İsa kendisine ait olanlar için dua ettiğinde, Baba’nın önünde kendini onlarla bir tutmaktadır ve onlarla birlik olduğundan Baba Onu dinlemek ve istediklerini gerçekleştirmek mecburiyetindedir. O, şakirtleri için dua etmektedir, ama dünya için değil. İlk bakışta bu bize acayip gelmektedir: nasıl oluyor da dünyaya yaşam vermek için gelen İsa, dünya için dua etmiyor? İsa, dünyanın kurtulması için yaşamını feda etti, ama kurtulması gereken bu dünya ile kendini bir tutamaz. Dünya yolun dışına çıkmıştır, Baba’ya itaatsizlik etmektedir. İsa dünyanın “dünya” olmaya devam etmesi için dua edemez, ama dünyanın değişmesi ve tövbe etmesi için kendi yaşamını Tanrı’ya sunmaktadır. Biz de İsa’dan ders alarak Baba’nın önünde tüm iman edenlerle birleşiyoruz, iman etmeyenlerin de imana ulaşması için Tanrı’ya yaşamımızı sunabiliriz: İmansızların, sağlıkları yerinde olsa da, tüm mümkün mutluluklar onların olsa da, iman olmadan, yaşamları kaybedilmiş olacaktır. Bu aynı duada İsa, imana varabilmeleri için, aramızda birliğin olması gerektiğini söyleyecektir. Bu sebepten biz de dünya için dua etmeyelim, ama dünya için kendi arzularımızı inkar ederek, başkalarıyla sevgide birlik olmaya çalışalım. İsa’nın bizim için dua etmiş olması bizi çok teselli etmektedir. Gerçekten de bizler vaftiz anımızdan beri Baba tarafından İsa’ya “emanet” edildik. Biz Baba’ya ait’iz, O bizi İsa’ya emanet etti. İsa da Tanrı’nın önünde bizim için kendini sunuyor: yaşamımızın Onunkine uygun olması ve evlat gibi olmamız için bizi Baba’nın önüne getiriyor. İsa, Baba’dan bizim için ne istemiştir? Duamızın geriye kalan satırlarını okuyarak bunu bileceğiz. Bizim için sağlık ve mutluluk istediğini sanmayalım, ne de dünyevi arzularımızın gerçekleştirilmiş olmasını. İsa’nın benim ebedi yaşamı kazanmamı istediğini düşünerek çok mutlu oluyorum!

 

Bugünkü okumalarda tövbe ve yaşam değiştirmekten konuşuluyor: böylece Paskalya’ya hazırlanıyoruz. Bu bayrama değişmiş olarak varmalıyız, İsa’nın üflediği Ruh’u almaya hazır bir yürek, Allah’ın düşüncelerini kabullenmeye hazır bir akılla ve göksel şeyleri bekleyen bir arzuyla dolu olarak Paskalya’ya varmalıyız. Yaşamımız değiştirelim!

Musa Allah’ın ateşini gördü ve Onunla konuştu: Allah onun yaşam değiştirmesini bekliyordu: o sadece kendini düşünmekten vazgeçmeliydi ve tüm halkın iyiliğini düşünmeye başlamalıydı; yapabileceğini düşündüğü şeyleri yapmaktan vazgeçmeliydi, Allah’ın kendisinden beklediğini yapmalıydı. Allah ağzına, halka söylemesi için sözler koydu ve eline bir baston verdi: onun itaat etmesi gerekecek. İtaat onun gücü ve bilgeliği olacaktır. Aziz Pavlus da bize Musa’dan konuşur: ona itaat edenler ve rehberliğini kabul edenler kurtuldular, asiler ise yok edildiler. Havarinin tavsiyesi, mırıldanmamamızdır, Allah için ve Allah’ın bizden istedikleri için şikayet etmememizdir. Yaşam değiştirmemiz sonucu Allah’ın bize verdiklerini veya olmasına izin verdiklerini kabullenip sevmemizdir.

Sonunda İsa da şöyle diyor: “Ama tövbe etmezseniz, hepiniz mahvolacaksınız...”. Ancak meydana gelen kötü olaylar en kötü olay değildir. En büyük tehlike bizim inadımızdır, Allah’ın armağanlarını, hatta “Armağanı”nı ret etmemizdir. Allah’ın armağanı Oğlu İsa’dır. Kim onu kendi kurtarıcısı olarak kabul etmiyorsa kurtulamaz. Tövbeyi ve yaşam değiştirmeyi reddetmek en kötü günahtır. En önemli tövbe ve yaşam değiştirme ise budur: iyi eylemlerimle, kapasitelerim, erdemlerim, dualarımla kurtulabileceğime inanmıyorum, sadece İsa’nın sevgisi sayesinde kurtulabilirim. Bu sebepten kendimi tamamen Ona sunuyorum.

Yaşam değiştirmek kolay değildir, çünkü içimizdeki gururu kökten yok etmek çok zordur. Bir sene? İki sene? Tövbe edip, yaşam değiştirmek için kaç yıla ihtiyacımız var? Alçakgönüllü olmak için öyle ki İsa’ya ihtiyaç duyduğumuzu anlayabilelim kaç yıla ihtiyacımız var? İsa bize yardım etmek için bir mesel anlatıyor: bir incir ağacı meyve vermiyordu. Onu ne yapmalı? Sahibi onu kesmek ister, ancak bağcının tavsiyesine uyarak bir sene daha bekler. Meyve vermeyen bir ağaç için daha bir sene çalışmaya, etrafını kazmaya, gübre koymaya hazır olan bağcı kimdir? O, o ağacı sevmektedir, sevgisinden de ümit doğmaktadır. Sonuçta, benim o ağaç olduğumu ve meyve vermediğim için bir baltanın hazır olduğunu anlarsam bağcının kim olduğunu hemen anlıyorum: o sadece İsa olabilir. Benim için kendini sunan, O’dur, her birimiz için sabretmeye, yorulmaya, beklemeye hazırdır. Benim kurtuluşum O’dur. Yaşamımın meyvesi O’na bağlıdır, benim değil Onun gayretine bağlıdır. İsa’nın yorucu iş yılı başladı ve devam etmektedir. Isa için bu yorucu yıl hiç sona ermeyecek: sadece her şeyin sonunda beni ebediyen Baba’ya emanet edebileceğinde sona erecektir. Teşekkürler, Rab İsa!