25/04/2010 - Paskalya Devresi -4. Pazar Günü- C

Dünya Çağrı Günü

1.Okuma Hav.İşl. 13,14.43-52 Mezmur 99 2.Okuma Vahiy. 7,9.14-17 İncil Yh. 10,27-30

 

“Kutsal Yazı yerine gelsin diye, Tanrı yolundan ayrılan adam (yada Mahva oğlu - mahva giden oğlu) dışında, onların hiç biri kaybolmadı”. İsa öğrencilerini Babasının “adında” korudu ve bu şekilde onlar kurtuldu. İsa burada insanları mahva götüren, öğrencilerinden birini mahva sürüklemeği beceren, büyük kötülük sorununa değiniyor. İsa, Yahuda’nın kendisini ve Kiliseyi terk etmesinden kendini suçlu hissetmiyor. O, Yahuda’yı diğer havarileri kadar sevdi ve ona da yaptığı mucizelere tanık olmayı bahşetti, onun da bilgeliğine şahit olmasını istedi. Sevinçli anlarını ve zor durumlarını onunla paylaştı, yorgunluklarında ve sevinçlerinde yanındaydı. Yahuda’nın yüreğinde ne oldu ki, bir avuç parayı, İsa ve diğer havarilerle yemeğin sonuna kadar kalıp yaşamını onunla paylaşmasından önemli kıldı? İncil yazarı bunu bize açıklamıştı: “şeytan içine girdi”! İsa Yahuda’yı “mahva giden oğul” olarak tanımlamaktadır: anlamı da yaşamının İsa’dan uzak kaldığı için gerçek yaşamdan uzak oluşudur, o, ebedi yaşama ve Göklerin Hükümranlığının sofrasına ulaşmanın umudunu kaybetmiştir, anlamına gelmektedir. Kutsal Yazılar bu olaydan konuşurlar. Onlar Yakup oğlu Yusuf’tan ve kardeşlerinin kininden bahsederler: az para için nasıl satıldığını anlatırlar. Kutsal Yazılardaki bu ve başka olaylar çeşitli yollarla Rabbin ölümünü ve yükseltilmesini önceden bildirmişlerdir. Ayrıca mezmurlar İsa’yı inkâr edenden şu şekilde konuşmaktadırlar: “Ekmeğimi yiyen, güvendiğim yakın dostum bile İhanet etti bana” (Mez.41). Bu sözler havari ve öğrenci Yahuda İskariyot’ta gerçekleşmekteler. İsa ve hatta İncil yazarı da Kutsal Yazıların haber verdiklerinin gerçekleşmesine şaşırmıyorlar. Onlar bizim yarattığımız problemleri düşünmüyorlar. Tanrı kötülüğü istemiyor, olacağını bilirse de. Yahuda’nın parayı İsa’ya tercih etmesi açıkça kınanmaktadır: Yahuda kendisi de, İsa’nın Pilatus’a emanet edildiğini gördüğünde pişman olmaktadır. Pişman oluyor ama af dileyecek kadar alçakgönüllü değildir: bu daha da kötüdür ve bunun için ona “mahva giden oğul” denilmektedir.

 

Aziz Yuhanna bizlere göksel anlar yaşatmaya devam etmektedir: ona verilmiş cennet görüntünü bize de sunmaktadır. Orada Kuzuya sınırsız bir kalabalık tarafından şan ve övgü verilmektedir. Bu kalabalıklar da yeryüzünde O’na sadık kalmış olanlardır, o kadar sadık olmuşlardır ki O’nu inkâr etmektense ölümü tercih etmişlerdir. Onlar da Rab’bin şanına katılmakta, bizim burada tahmin edemeyeceğimiz bir mutlu ve tamlık durumda, sabit olarak, yaşamaktadırlar. “Tanrı onların gözlerinden bütün gözyaşlarını silecektir”: bu sözler onların, yeryüzünde çektikleri çeşitli zulümlerden sonra, onların tadabildikleri tüm iyilikleri özetlemektedir. Bu zulümlerden, bugünkü Havarilerin İşleri Kitabının metni da bahsetmektedir: burada Aziz Pavlus’un ilk misyonerlik yolculuğu anlatılmaktadır. Pavlus, İsa’ya iman etmeye başladıktan ve uzun bir sessizlik ve düşünme zamanını yaşadıktan sonra, nihayet Antakya Cemaati tarafından İncil’i müjdelemeye yollanmıştı. Tedbirli ve bilgili, “Kutsal Ruh’la dolu” olan Barnabas ile birlikte Pisidya’daki Antakya şehrine (şimdi Yalvaç) vardılar. Birçokları, özellikle paganlar, onlara ilan edilen İncil’den sevindiler. Ancak burada da Yahudilerin kıskançlığı sebebiyle bir zulüm başladı ve kaçmak mecburiyetinde kalarak Pavlus ve Barnabas Konya’ya sığındılar. Onlar için bu zulüm bir başarısızlık değildir: Rableri Mesih İsa’nın haç üzerinde öldüğünü çok iyi biliyorlar. Onlar, müjdelediklerinin sadece etrafa dağıtılması gereken bir haber olmadığını biliyorlar, bu, katılmaları gereken bir gizemdir. İnsanlar İsa’nın haçı sayesinde kurtulurlar, bu sebepten O’nun acılarına katılmaktan kaçınmıyorlar. Böylece onlar da, yaşamlarının Tanrı tarafından değerlendirildiğini görürler, çünkü Tanrı yaşamlarını insanları şeytanın aldatmacasından kurtarmak için kullanır. Şeytan bizi, her ne pahasına olursa olsun, kendimizi kurtarmayı düşünmemiz gerektiğini inandırmak istiyor. İsa kendini kurtarmayı düşünmedi. O bizleri ve Baba’yı sevmeye devam etti, haç üzerinde iken bile! Biz Onun şakirtleriyiz veya İsa’nın bugünkü İncil’de dediği gibi kuzularıyız. Biz Onun sürüsünün kuzuları olarak Onu dinliyoruz ve izlerini takip ediyoruz. Bu bize zor mu gelir ve pahalıya mal olur mu? İsa bize ebedi yaşamı veriyor, dolayısıyla da Onun ardından gitmenin getireceği zorluk ve acıya istekle, sevgiyle ve sevinçle sabrederiz.

Günümüzde de Hıristiyanlar hor görülmeye, dışlanmaya ve susturulmaya devam edilmektedirler. Hatta dünyanın birkaç yerinde zülüm edilmekte ve öldürülmekteler. Biz buna şaşırıyor muyuz? Bu olaylar tarih boyunca çok oldu, atalarımız da bunları yaşamışlar ve birçoğunuz yakın tarihimizin din şehitlerini tanıyordur.

Bugünkü Rab’bin Sözünden hiç bir şeyden korkmadan, hatta sevinçli olarak, İsa’ya sadakatli olmaya devam etmek için teşvik ve cesaret alıyoruz: alacağımız ödül garantidir ve ebedidir!