02/05/2010 - Paskalya Devresi - 5. pazar Günü - C
1.Okuma Hav. Kit.
14,21b-27 Mezmur 144 2.Okuma Apok. 21,1-5a İncil Yh.13,31-33a.34-35
“İşte şimdi sana geliyorum.
Sevincimin onlarda tamamlanması için bunları ben dünyadayken
söylüyorum”. İsa dua
etmeye devam ediyor ve Baba’ya arzularını belirtiyor. O, kendi
saatinin geldiğini biliyor, yani kendi ölümünün saati: İsa bu
anı bu yaşamdan diğerine geçiş olarak görüyor. Bu an Onu
sevmeyen dünyadan Baba ile karşılaşma anıdır. İsa
öğrencileri için dua ediyor ve onlara bıraktığı
örneğe göre yaşamalarını istiyor. Çünkü yeryüzünde kendi
misyonunu devam ettirmeleri için onları dünyada bırakmak istiyor.
Arzusunu beklenmeyen bir cümle ile belirtiyor: “Sevincimin onlarda tamamlanmasını istiyorum”. İsa’nın sevinci nedir? Günahkar
ve zayıfız olan bizlerde O’nun sevinci nasıl tam olabilir? Her
şeyden önce İsa’nın bizleri kendisine benzer istediğini ve
bunu Baba’dan dilediğini bilmek güzeldir: Onun istediklerini mutlaka Baba
gerçekleştirmekte. Bu sebepten duası sayesinde içimizde
İsa’nın sevinci doğar ve büyür! Bir keresinde İncil bize
İsa’nın sevincinden bahseder. Öğrenciler bir misyondan
dönüyorlardı ve İsa onlara şöyle dedi: “Baba, göğün ve yerin Rabbi! Bu gerçekleri bilge ve
akıllı kişilerden gizleyip küçük çocuklara açtığın
için sana şükrederim”. Baba, İsa’nın sevincidir ve onun her
şeyi gerçekleştirme şekli de sevincidir, özellikle “küçüklere”
kendi gizemlerini açıklaması İsa için büyük sevinç
kaynağıdır. Başka kereler de İsa’nın sevinçli
olduğunu öğrencilerine veya kalabalıklara söylediklerinden
anlarız, örneğin onlara “ne mutlu” olduklarını
söylediğinde veya onların dünyanın tuzu veya dünyanın
ışığı olduklarını söylediğinde bunu
anlarız. O halde İsa’nın sevinci Babası ile
ilişkisinden doğar, sevgisini görmesinden ve sevgisinin yeryüzünde
verdiği meyveleri görmekten doğar: 104 üncü mezmur “Sevincim Rab’dedir” diyor. Onun,
öğrencileri için arzusu “Sevincimin
onlarda tamamlanması”dır ve bunun için İsa onlarla
konuşuyor, onlara duasını gösteriyor. Onlar İsa ile
birlikte olmakla, Ona dönük olarak, Onun yukarıdan aldığı
sevinci, armağan olarak, alıyorlar. Biz çoğu kez sevinci
yanlış yerlerde ve geçici şeylerde arıyoruz ve bu bizi
üzgün bırakıyor. Bu sebepten İsa bizim Onun sevincinin
tamlığına ulaşmamızı arzuluyor: biz bu sevinci
başka yerde aramayacağız çünkü Ondan gelen sevinç sadece yeterli
değil, bol boldur!
Yuhanna’nın
vizyonu bizlere “yeni bir gökyüzü ve
yeryüzü” göstermektedir: bu gök ve yer bizlerin
tanıdığından çok değişiktir. Yeni gök ve yeryüzü,
kurban edilen Kuzu ile, yani Oğlu ile Tanrı’nın mevcut
olduğu yerdir. Bu gökyüzü ve bu yeryüzünün yeniliği, onlarda
Tanrı’nın sevgisinin tam olarak gerçekleşmiş, mevcut ve
etkili olmasıdır, bu da kendisini Sunan sayesinde olmuştur. O, “kutsal şehir, yeni Yeruşalim’in” temellerini
attı. Gerçekten de onun temelleri on iki Havaridir ve şehir
Kilisedir. Kilisede, kendini Mesih İsa’da belirten sevgi
Tanrı’sının varlığının güzelliği ve
gücü parlamalıdır. Kilisenin bu gerçeği şimdiden mevcuttur,
ama aynı zamanda bir arzudur, çünkü üyelerinin devamlı olarak
arınmaya ihtiyaçları vardır ve büyüme yolundadırlar.
Gerçekten de İsa öğrencilerine yeni
emri verdi ve bunu emir olarak verdi: bu demek
ki, onlar onu yaşamakta zorluklarla karşılaşabilirler ve
engeller bulabilirler, ancak O’na ve Sözüne bağlı kalmalılar ki
bunu yaşayabilsinler. İsa’nın son yemek esnasında
konuştuğu yeni emir birçok
sebepten dolayı yenidir. Yenidir çünkü bu emir sevmenin cömertliğini
ve sadakatini alçakgönüllülükle birleştirir; düzeltilmek kabul edecek
kadar sevilmeye izin verme alçakgönüllülüğü.... Bu emir gökyüzüne ve
yeryüzüne yenilik getirecektir!
Bu
dünyanın putların göğü insanların hissettikleri heveslerle
doludur ve halkların yeryüzü de haksızlıklar, egoizm, acı
doğuran arzular ve sınırsız acılar
krallığıdır. Yeni emir, her şeyin merkezine ve her
şeyin üzerine sevgiyi koyar. Tanrı’ya özgü olan bedava sevgiyi üstün
tutar, İsa’nın bize Baba diye tanıttığı
Tanrı’nın sevgisini en üstün tutar. “Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi seviniz”: bunun
gerçekleştirilmesi kolay değil, ama yeryüzünü gökyüzüne çeviren ve
göğü yeryüzüne getiren yol budur. Tanrı sevgidir ve sevgisi tüm
cömertlik, sadakat, alçakgönüllülük nitelikleriyle aramızda
yaşandığında ilahi barış, ahenk ve sevinç
yeryüzüne gelir. İlahi sevginin yaşandığı yeryüzü,
gökyüzü olur. İsa kendisinin Babası ile yaşadığı
sevgiyi öğrencilerinin de yaşamasını istedi: bu sevgi,
yeryüzünde tanınmaları için istediği tek belirgin
işarettir. Gerçekten birbirlerine karşı sevgi içersinde
yaşayan yerlerde dünya artık dünya değil, yeni gök ve yeryüzüdür! Bizim örneklere ihtiyacımız
vardır, çünkü sadece zayıf değil, aynı zamanda zayıf
noktalarımızda deneniyoruz. Örnekler çoktur: Havarilerin
İşleri Kitabında Pavlus ve Barnabas birlikte, İsa’nın
adına zorluklara ve zulümlere katlanıyorlar: bu şekilde halen
şeytanın etkisi altında olan ve dolayısıyla halen eski gök ve yeryüzü olan halkları seviyorlar. Onlar, gerçek ve
karşılıklı sevgi olmaya hazır, Tanrı’nın
yaşayacağı ve kendini göstereceği değişik
Kiliseleri kurdular.