23/05/2010-PENTEKOST BAYRAMI - C  -

1.Okuma Hav. 2,1-11 Mezmur 103 2.Okuma Rom. 8,8-17 İncil Yh.14,15-16.23-26

 

 

“Ey mutluluğun nuru, müminlerin ruhu, kalplerimiz seninle dolu. Senin gücün olmayınca, İyilik olmaz insanda, kötülük kaplar ruhunu”. Bu sözler Kutsal Ruh’u gelmesini yalvardığımız özel İlahinin sözleridir. Bu duadan da, Kutsal Ruh’un armağanının ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. O olmadan biz kimiz? Kutsal Ruh olmadan “bedenin etkisi altındayız” diyor aziz Pavlus. Bunun anlamı şudur: Kutsal Ruh olmayınca tüm yaşamımız egoizmin altındadır ve bizleri kötülüğe sürükleyen ihtiraslarımızın etkisindeyiz. Bu sebepten Baba’dan ve Oğul’dan, Kutsal Ruh armağanını dilemeye devam edelim, çünkü bizleri maddiyatçılığa ve geçici şeylere yönelten eğilimlerimizden kurtulmak istiyoruz. Havari diyor ki, eğer Ruh içimizde ise bizler diriyiz, yaşayabiliyoruz, çünkü bizi ölüme götüren ve dolayısıyla bizi korkutan güçler engellerini aşabiliyoruz. İçimizde Ruh varken diriyiz, sonu olmayan ve sınırsız olan yaşamı yaşamaktayız. Bu yaşamın anlamı ve değeri büyüktür, dünya bunu anlamadığında da.

Gerçek yaşam Tanrı’nınkidir, İsa kendisidir - O’nun söylediği gibi! Bu yaşamı bize Ruh bağışlar. Bu sebepten Rab, O’nun hakkında ısrarla konuştu ve O’nun bize gelmesi için büyük istekle dua etti. Bugünkü İncil metninde İsa, Baba’ya bize Teselli Ruh’unu göndermesi ve daima yanımızda kalması için dua etmeye devam edeceğini söylemektedir. Mademki İsa bunları söylüyor, demek ki Ruh bizim yaşamımız için gerçekten önemlidir. Nitekim içimize İsa sevgisini aşılayan O’dur: bu sevgi olmasa İsa’nın tüm kutsal ve bilgeli öğretileri de boşa olurdu, çünkü O şöyle dedi: “Beni seviyorsanız, emirlerime uyacaksınız”.  Nitekim İsa’yı sevmeyenler, O’na ve öğretilerine saygı duyarlarsa da,  yaşamlarında emirlerine uyamamaktalar.

 

Bizler çok büyük ve eşsiz armağan olan Kutsal Ruh’u yüreğimize kabul etmek istiyoruz, O’nun sayesinde İsa’yı sevebileceğiz.  İsa’ya olan sevgimiz sayesinde de, Sözüne uyacağız, bu şekilde Baba’nın hoşuna gideceğiz ve O bizleri mabedi olarak seçecektir. Biz Baba’nın ve İsa’nın mabedi! Bunun mümkün olduğuna inanmak bizi mutlu ediyor, ama özellikle de bizi içten değiştiriyor. Eğer ben Baba’nın mabedi isem, o zaman artık kendim için merak etmiyorum, tek düşüncem içimde O’nun var olmasıdır. Eğer Baba içimde yaşıyorsa kapasitelerim, gücüm, düşüncelerim, eylemlerim aracılığıyla kendisini gösterebilmesini arzu ediyorum. Tüm yaşamım bir sevgi eylemi olmaktadır: öyle büyük bir sevgi ki herkesi affetmekte ve herkese merhamet duymaktadır.

 

Eğer Tanrı içimde yaşıyorsa, göksel yaşam, “Tanrı’nın evlatlarına” uyuşan bir yaşam gelişsin diye, “bedenin kötü işlerini” öldürmekten çekinmem. “Tanrı’nın mabedi”, yani “Tanrı’nın evlatları” olmaya karar verdiğimiz andan itibaren tüm ilişkilerimizin ne kadar değiştiğini söylemeyi beceremiyorum. Çünkü her şey ile, yaratılış, insanlar, geçmiş ve gelecek ile ilişkilerimiz değişmektedir. Yaratılışı hiç bir zaman sahibi olamayacağımız kocaman bir armağan olarak görürüz, insanlarda Tanrı’mızın görüntüsünü görürüz ve onlara değer vererek Tanrı’mızı dinlediğimizi ve taptığımızı gösteririz. Geçmiş, bilinçaltımızın eski yaraları aradığı bir yer değildir, tersine Baba’nın sevgisinin saklandığı yerdir, bu sevgi acılar ve sınırlamalar aracılığıyla da büyümemizi sağlamaktadır. Gelecek ise, bizi korkutan belirsizlik değildir, Tanrı’nın sevgisinin sürprizlerinin saklandığı yerdir; gelecekte de, Tanrı bizleri yaratılışı ve kurtuluşu için yardımcı istemektedir.

Kutsal Ruh yüce ışıktır, nurdur: Onun ışığında tüm gerçekleri gerçek renklerinde ve boyutlarında görürüz. Kutsal Ruh sayesinde her şeyin  değerini görürüz. Yaşamımız da çok değişir; o kadar çok ki, bizler, bizi tanıyanlar için birer güzel sürpriz oluruz.

 

Gel, Kutsal Ruh, gel!

Yüce göklerden,

nurunla doldur kalplerimizi!