20/06/2010 - Olağan Devre - 12. pazar Günü - C
1.Okuma Zek. 12,10-11 Mezmur 62 2.Okuma
Gal. 3,26-29 İncil Lk.
9,18-24
”Onları gerçekle
kutsal kıl. Senin sözün gerçektir”. İsa, Baba’dan şakirtleri için büyük şeyler istemeye devam
ediyor. “Onları gerçekle kutsal
kıl” ne demektir? Bir şeyi kutsal kılmak onu Tanrı’ya
ayırmak, Tanrı’ya ait olmasını kılmak demektir,
Tanrı onu istediğinde kullanabilir. Bir kişiyi kutsamak da
devamlı olarak o kişinin Tanrı’yı hatırlatması
demektir. “Gerçekle” kutsal kılmak da İsa’nın ekidir. O,
Tanrı’ya kutsanmış kişilerin
davranışlarını görüyordu, onlar kutsandıkları
için kendilerini büyük ve başkalarına karşı güç ve
şiddet kullanmakta serbest hissediyorlardı. Bunlar bazı
Ferisiler ve Yeruşalim Tapınağının Rahipleriydi.
İsa, ne şakirtlerinin böyle yüzeysel bir şekilde kutsal
kılınmalarını, ne de bu kutsanmalarının,
hırs sebebi veya başkaları gözünde beğenilme sebebi
olmasını istiyor. Onlar herkesin Babası olan Tanrı’nın
sevgisini göstermeleri gerekiyor. O’na kutsandıklarında
ışığını ve merhametini belirtmeleri gerekiyor.
Onlarda insanların hayal ettiği güçlü ve despot Tanrı’nın
değil de, onları seven, onlarla ilgilenmek için eğilen,
onları ellerinden tutan Tanrı’nın mevcut olması gerekiyor.
İsa’nın kendisi de böyle davrandı, O’na kendilerini adayanlar da
aynen davranmalıdır. “Gerçek” insanların gözlerinin
göremediği Tanrı’nın kendini göstermesidir, her durumda
sevgisini görme imkanıdır. Tabii ki, bazı zor ve acı dolu
olaylarda sadece Ruh’u sayesinde onu görebiliyoruz. İsa “gerçek”tir, çünkü
O, mükemmel sevgiyi, yani ilahi sevgiyi yaşıyor. Kim O’nu görüyorsa
gerçekten de Baba’yı görür. Kutsanmış şakirtler de,
Baba’nın sevgisinin göstergesi olacaklar. İsa şunu ekler: “Senin Sözün gerçektir”. Baba’nın
Sözü sevgisinin insanlara ilettiğidir: yani merhameti, insanları
kurtarma ve kutsallaştırma isteği. Baba’nın Sözü
İsa’nın kendisidir. İsa Baba’nın bize
bağışlamak istediği tüm sevgiyi iletir bize, böylece
mevcudiyetinin yeri olan tapınağı olmamızı
sağlar. Bu dua aracılığıyla İsa Baba’dan şakirtlerinin
Kendisiyle tam bir birlik içinde olmalarını diliyor!
Zekeriya’nın peygamberliği bizi
Tanrı’nın kendini belirtme gizeminin tam merkezine götürüyor. Matem
ve acı günü yeniden doğma günüdür: insanlar tarafından delinerek
ölen, af ve arınma kaynağı olmaktadır. Bu peygamberlik
İsa’nın şakirtlerine hem kendi yaşamı hem de onlar
hakkında söylediklerini ciddiye almamıza yardım etmektedir. O,
şakirtlerine önceden acılarını ve şiddetli ölümünü
haber vermektedir. Onlar az önce, halkın O’na ne kadar saygı
duyduğu ve Petrus’un söz ettiği iman sözleri hakkında derin
düşünmüşlerdi. Eğer O, “Mesih
ise” ve halk O’nu ölülerden dirilmiş büyük bir peygamber olarak kabul
ediyorsa nasıl oluyor da bazı kişiler O’nu ret ediyorlar ve
öldürmek istiyorlar? Rab ve Öğretmen Olan’ın söylediklerini ciddiye
almayı bilmiyorlar. Gerçekten de kısa zamanda bunları
unutacaklar. Bu sebepten kendileriyle ilgili olan sözü de ciddiye
alamıyorlar: İsa bu sözleri birçok kere tekrar etmesi ve çeşitli
şekillerde açıklaması gerekecek. Onlar İsa’ya olan
sevgilerinden İsa’nın uğruna yaşamlarını sunmaya,
kendilerini düşünmekten vazgeçip hizmetkar olmaya, “herkesin sonuncusu” olmaya hazır olmalılar. O zaman
İsa’ ya benzeyecekler; sevgi armağanı olacaklar. Göklerde
gördüğümüz Baba’mızın ve yaşamını vermeye
hazırlanan İsa’nın karşılıklı sevgisini
yaşayacaklardır. İnsanların hakkımızda
söyledikleri önemli değil, çünkü doğru olmayabilir!
İnsanların, Tanrı’nın insanları
hakkında düşündükleri egoizmleri yüzünden doğru değildir.
Biz insanların bizim hakkımızda düşündükleri için
sıkılamayız çünkü bizi ilgilendiren, Tanrı’nın bizden
istediğidir. O bizim kendimizi, aynen İsa gibi, sunmamızı,
hatta O’nun bedeninin uzuvları olarak, İsa ile birlikte kendimizi
sunmamızı istiyor. Bu şekilde sadece sözde değil de,
gerçekten O’na ait oluruz. Aziz Pavlus da, İsa ile bu şekilde birlik
olmamıza çağırıyor, çünkü bu şekilde
Tanrı’nın hoşuna gitmekteyiz. Bunu Galatyalılara mektubunda
İbraniler’in sevdiği bir ifadeyle söylüyor: “Eğer Mesih'e
aitseniz, o zaman İbrahim'in soyundansınız, vaade göre de
mirasçılarsınız” (Gal. 3,26-29). İman yoluna
başlayanların arzuladığı varış noktası
şu olmalıdır, Tanrı ile tam birlik anlamına gelen vaat
edilmiş toprağa varmak! Mesih’e ait olmak için O’nu olduğu gibi
tanımalıyız. O, sevgiyi tamamen yaşamak için ve yeryüzünde
ilahi sevgiyi göstermek için öldürülmeyi kabul edendir. İsa’ya ait olmak
için özellikle bir millete veya ırka ait olmak gerekmiyor: Havari yine
şöyle diyor: “Artık ne Yahudi, ne putperest, ne köle, ne özgür
insan, ne erkek, ne kadın ayrımı vardır”. Bizim
yaptığımız ve düşündüğümüz ayırımlar
yok oluyor: O’na ait olmak için herkesten istenen şey İsa’nın
haçına katılmaktır!