04/07/2010 - Olağan Devre - 14. Pazar Günü - C
1.Okuma Yeş.
66,10-14 Mezmur 65 2.Okuma Gal. 6,14-18 İncil Lk.
10,1-12.17-20
“Onlar da gerçekle kutsal kılınsınlar diye
kendimi onların uğruna adıyorum”. Bu cümle İsa’nın
duasının en önemli olanıdır. Şimdi O'nun
duasının sözlerden ibaret olmadığını
anlıyoruz, duası bir armağandır, yani kendisini
armağan etmek. İsa’nın duası yaşamını
sunmasıdır. Birazdan, Zeytinlik Bahçesinde acı çekerken
şöyle diyecektir: “Baba, benim
değil senin istediğin olsun”. İsa, kendisini “kutsuyor”,
yani kendisini sunuyor, aynen Yeruşalim tapınağında sunak
masasında sunulan kurbanlar gibi! O kendisini kurban ediyor. O kurban
edilen sunaktır. O, kendisini “onların uğruna" sunuyor.
Tapınakta sunulan kurbanlar ya tüm halk için ya da özel bir kişi için
sunulurdu. İsa’nın niyeti kendini öğrencileri için
sunmaktı. Onların sadece günahlarının affedilmesini
istemekle kalmıyor, onların da "gerçekle" kutsanmalarını
istiyor. Bu sebepten onlar hep İsa’nın ardından gitmeliler.
Onlar da Baba’ya sunulacaklar. Onlar da sevgi, Tanrı'nın dünyaya
sevgi armağanı olmalılar böylece Onun Baba olduğunu bir kez
daha belirtecekler. Onların sevgisi de kendini sunmak olacaktır,
aynen Efendilerinin ki gibi! Biz burada dua etmeyi öğreniyoruz, gerçek
duamızın nasıl olması gerektiğini anlıyoruz,
Baba’nın yüreğine ulaşan dua çok sözler, güzel ilahiler, çok
mumlar... değildir. Kendini sunmak, işte bu gerçek duadır. Bu
sebepten gerçekten dua eden kişi herkese açık olur, egoizminden
arınır, kendini düşünmez, kendi şanını ve huzurunu
aramaz. Biraz önce İsa Baba'sından şakirtlerini gerçekte
kutsamasını istemişti, şimdi kendisini bunun için sunuyor.
İsa, duanın güzel sözlerle güçlenmediğini biliyor, gereken
kendini sunmaktır. İsa için en önemli şey şakirtlerinin
kutsanmasıdır ve bunun için yaşamını vermektedir.
Onlar “gerçekle kutsal" kılınacaklar ve Tanrı'ya sunularak insanlara
O'nun büyük sevgisini göstereceklerdir.
Aziz Pavlus’un söyledikleri iman yaşamlarını ciddiye almak isteyenler içindir: “Önemli olan... yeni hayata kavuşmaktır”. Yeni hayata kavuşmak için de “Mesih İsa’nın haçından” geçmek gerekir. Havari Rabbin haçı ile övünmekte ve bu övgüsünü “dünya açısından haça gerildim” diyerek tamamlamaktadır; yani dünyanın, kendi seçimlerini etkilemesine izin vermemiştir. Eğer dünya sana bulaşmıyorsa ve seni etkilemiyorsa, sen onu yendin ve “yeni bir hayata” kavuştun.
İsa’nın
şakirtleri kendisinden işte bu görevi alırlar, insanlara
Tanrı’nın Hükümdarlığının yeniliğini
müjdelemek ve tecrübe ettirmek! Onların da kendilerini yenilemeleri,
farklı olmaları gerekecektir: bu sebepten onlar “kurtların arasında kuzular gibi” olacaklardır. Bu sözün anlamı
açıktır: kuzular sataşmaz ve şiddet kullanmazlar,
onları tehdit etsen de, yaralasan da, öldürsen bile seslerini
çıkartmazlar. Onlar bu şekilde gerçekten yeni olacaklardır çünkü nereye giderlerse gitsinler
dünyanın kötülüklerine karşı gelmek için yeni bir yöntem getireceklerdir. Nereye giderlerse gitsinler
genelde insanları sıkan ve meşgul eden sorunları
getirmeyeceklerdir: para, kıyafet, gelecek için para biriktirmek ve
başkaları tarafından beğenilmek gibi. Gerçekten de onlar yeni yaşama sahiptirler. Sonuç
olarak da sözleri her zamanki dırdırlar değildir, tersine ümit,
güven ve sevinç mesajıdır: “Tanrı’nın
Hükümdarlığı size yakındır”. Bu müjde
İsa’nın yaptıkları ve dedikleriyle birleştiğinde
sevinç ve bekleyiş getirmektedir. Hastaları iyileştiren ve
seven, günahkârları teselli eden o İsa, yaşıyor ve Ruhu ile
dünyada hep vardır, şakirtlerine ve tüm Kilisesinde de Ruhunu
vermektedir.
Herkes, nerede olursa olsun Ona yönelebilir, bu sebepten tüm dünyaya teselli gelebilir. İşaya’nın peygamberliği gerçekleşmektedir, yüreklere sevinç dolmaktadır. Sayısı artan şakirtlerin bu “işi” için ilk sevinen, Rabbin kendisidir. Onlar görevlerinin nasıl tamamlandığını anlatmak için geri döndüklerinde İsa, onlarla birlikte sevinmektedir. Onların sevinci büyüktür çünkü onların gittiği yerde, sözleriyle şeytanlar kaçıyor. Bu Tanrı'nın Hükümdarlığının geldiğinin en büyük işaretidir. Şeytan kaçıyorsa, Hükümdarlığı yenilmiştir: artık Şeytanın insanlar üzerinde etkisi yoktur. Sadece İsa değil, Onun gönderdikleri de gittikleri yere barış ve iyilik getiriyorlar, bu refah zenginlik ve para gibi veya zevk gibi de aldatıcı değildir. Onlar İsa’yı tanıtarak sevgiden gelen refahı getiriyorlar. Bu sevgi var olmak için yorgunluk ve acı da getirse sonuç olarak sevinç getirmektedir, derin bir memnuniyetin sevincini vermektedir. İnsan sevildiğini ve severek kendisinin de armağan, Tanrı'nın armağanı olabileceğini bildiğinde kendini canlı ve mutlu hisseder. Bu sebepten İsa şakirtlerini sevinmeye çağırır çünkü Baba onları sevmektedir. Bu sevinçten dünyaya Hükümdarlığın sözünü ve işaretini getirmek için güç alırlar. Bu sevinç hürriyetin getirdiği sevinçtir, kötülüğü yenmenin mutluluğundan daha büyüktür, “yeni yaşama” kavuşmanın sevincidir, Baba'nın acı çeken dünyaya verdiği yeni armağandır.