11/07/2010 - Olağan devre -
15. Pazar günü - C
1.Okuma Yas.
30,10-14 Mezmur 18 2.Okuma Kol. 1,15-20 İncil
Lk. 10,25-37
“Yalnız onlar için değil, onların sözleri
sayesinde bana iman edenler için de dua ediyorum, hepsi bir olsunlar”. İsa’nın
duası en önemli, en gerçek, Baba tarafından en çok dinlenen
duadır. Sevilen Oğul’un duasıdır, alçakgönüllünün
duasıdır, egoizmden arınmış duadır. Şimdi
İsa, yanında bulunan şakirtleriyle bu duanın
sınırlandırılmamasını istemektedir, gelecekte de
Sözüne güvenenlere ulaşmasını istemektedir. Havarilerin sözünü
dinledikten sonra iman edenler, İsa tarafından sevilir. Bu sebepten
Havarilerin sözü, hatta onlar, Havari olarak, çok önemlidir, çünkü iman ve
birçok kişinin kurtuluşu onların müjdesine
bağlıdır. Biz Rab İsa'nın, Baba önünde
yaptığı bu bildirimden mutluyuz. Bununla yüreğinde bizlerin
de her zamandan beri mevcut olduğunu anlıyoruz. O halde İsa
benim için de, cemaatimiz için de dua etti. Bu raddede İsa ne
yapıyordu diye kendi kendimize sormalıyız. Yani duası ne
idi, bizim için neler arzuluyordu? İsa “dua ediyorum”
dediğinde kendini sunmasını ve ölüme kadar Baba’nın
arzularını gerçekleştirmesini ima ediyor. O halde İsa bizim
için kendini sunuyor ve haçta ölmeyi kabul ediyor. Nitekim birkaç saat sonra
haça götüren ıstırapları çekmeye başlayacak. Bizim için
neler arzuluyor? Bizim için dua etmesi, Baba’dan, ne olursa olsun, bizim
hoşumuza gidenleri istediğini anlamını
çıkarmamalıyız. O içimizde, kendisinde olduğu gibi Baba’nın
arzusunun gerçekleşmesini ister. Tanrı yaşamımızda
parlamalı, her birimizin yaşamında ve ortak
yaşamımızda gözükmeli. İşte İsa’nın Baba’dan
bizim için istediği budur: “Hepsi
bir olsunlar”. Kesinlikle bu,
Baba'nın de isteğidir. İsa bu arzusunu daha önce de
belirtmişti, tekrar da edecektir çünkü çok önemlidir. "Bir
olmak" o kadar önemlidir ki, İsa şakirtleri için ne uzun bir
ömür ne de mutlu sorunsuz bir yaşam dilemeyi düşünüyor. Tek bir şey olmak, Tanrı’nın
yaşamını gösterir, güven ve itaat olan sevgiyi gösterir. Baba ve
Oğul tek bir şeydir, aralarında sevgi vardır ve bu sevgi
Kutsal Ruh sayesinde gösterilir. Ne zaman ki şakirtler İsa’nın
adına “tek bir şey” olacaklardır,
dünyaya Tanrı’nın güzelliğini ve hikmetini göstereceklerdir.
Tanrı’yı gösterecekler, yaşadıkları her yer için
kutsama olacaklardır.
Bugünkü İncil metni İsa'nın
şu sözleri ile sona ermektedir: “Git
ve sen de aynısını yap”. İsa’nın
yazıcıya verdiği emir-davet hayret edicidir. Yeruşalim’li
bir Kutsal Yasa yorumcusunun bir Samiriyeliyi örnek alması nerdeyse bir
skandaldır. Ama yorumcunun kendisi bile Samiriyelinin
davranışının Tanrı'ya göre olduğunu,
dolayısıyla da örnek alınacak olduğunu kabul etmektedir.
Acı çeken ve haksız yere dövülen biriyle ilgilenen insan, öksüzle,
dulla ilgilenen, yaraları saran, hasta kuzusuyla ilgilenen çoban olan Tanrı'ya
benzer. Kim Tanrı’yı tüm gücüyle seviyorsa O'ndan öğrenmek ister
ve davranışıyla Onun bilgeliğini ve niteliklerini
yansıtmak ister. Kim Tanrı’yı seviyorsa O'nu dinler ve O'nun her
sözünü değerli bir hazine gibi yüreğinde korur. Sadece O'nun her
sözünü değil, her hareketini ve eylemini kendi içinde tutar: bunlar derin
derin düşünülecek ve yürekte saklanacak sözlerdir. Bizim çok güzel ve
değerli bir örneğimiz var; İsa’nın annesi Meryem. O,
Oğlunun etrafında sessizlikte gerçekleşen olayları izliyor,
dinliyor, yüreğinde muhafaza etmeye devam ediyordu.
Tanrı’yı tüm yüreğinle
sevmek, O'nun her arzusunu kabullenmektir. Tanrı’nın arzuları
nelerdir? Yarattığı tüm insanlar tarafından tanınmak
ve onlarla karşılaşmak. İnsanlar aldıkları sevgi
eylemleri vasıtasıyla Onu tanırlar ve Onunla
karşılaşırlar. Çünkü karşılıksız seven,
aynen İsa'nın anlattığı hikayedeki Samiriyeli gibi,
tek gerçek Tanrı'nın kutsallığını ve büyüklüğünü,
şefkatini ve yakınlığını gösterir. Tersine
mabetteki kâhin ve Levi'li Tanrı’nın hiç bir şeyini
yansıtmazlar. Onlar Tanrı “için” bazı hareketler yapmayı
biliyorlardı, ama Tanrı “ile” yaşamıyorlardı.
Onların kutsal bir görevleri de olsa, 'yalan' oluyorlardı:
Tanrı’yı yüreksiz gibi gösteriyorlardı.
Tanrı’yı sevmek zor değil,
çünkü O'nu görmesen de, yarattıklarını görüyorsun, O'nun, senin
yolunda koyduğu insanlar ile karşılaşabilirsin, onlara bir
gülümseme, bir el, bir bakış, bir söz, bir destek, bir azar, bir
okşama verebilirsin. İsa’nın kendisi Tanrı'nın
görüntüsüdür çünkü Onun yarattıklarına dikkat etmeye devam
etmişti, hatta kendini onlar için sunacak kadar. Sevmek en büyük emirdir
çünkü eğer onu yerine getiriyorsan seni Tanrı’ya benzer kılar,
sana yaşam verir senin hayatı doldurur ve mucizeler yaratmanı sağlar.
Bu her an yaşanabilen bir emirdir, çalıştığında
veya dinlendiğinde... yalnız olduğunda veya kalabalıkta.
Sevgi mucizeler yaratır, hatta en büyük mucize olan, kimsenin
göremediği Tanrı’yı tüm insanlar için görünür kılar!