10/10/2001 - Olağan Devre 28. Pazar Günü - C
1.Okuma
2Kr. 5,14-17 Mezmur 97 2.Okuma 2Tim. 2,8-13 İncil Lk.
17,11-19
Luka’nın
yazdığı bugünkü İncil metni şöyle
başlamaktadır: “Yeruşalem'e
doğru yoluna devam eden Mesih İsa…”. İsa
ıstıraplarına ve yaşamını sunacağı
günlere yaklaşmaktadır. İsa’nın amacı budur, bunu
beklemektedir; bunu, bugünkü İncil’in olayını dinlerken
gözlerimizin önünde tutmalıyız. Cüzamlılar gerekli
uzaklıkta kalmaktalar ve Onun duyması ve dikkatini çekmek için
bağırmaktalar. Onlar sadece merhamet diliyorlar, geriye kalan zaten
ima edilmektedir: cüzamlılar, sosyal saygınlığa tekrar
ulaşmak için, akrabalarının ve diğer tüm kişilerin
gözüne tekrar girebilmek için sıhhatlerine kavuşmak istedikleri
açıktır. İsa bunu anlamaktadır. O, çok dikkat çekici bir
hareket yapmaz, bunun yerine bir itaat eylemi ister, kendisine ve Yasa’ya
itaati ister, bu uyarınca iyileşen hastalar kahinlere giderek
iyileştiklerinin onayını almalar ı gerekir. Onlar halen
iyileşmedi, bunun için bu itaatleri İsa’ya bir iman eylemi
olmaktadır. Böylece İsa, peygamber Elişa’nın
davrandığı gibi davranmış olmaktadır. Elişa
da Suriyeli subay Naaman’ı olağanüstü bir hareketle
iyileştirmemişti, o da, ondan sadece bir itaat eylemi istemişti.
İsa ile peygamber arasındaki küçük sayılamaz bir fark da
vardır, bu da İsa’nın iyileştirdiği
cüzamlıların on olmaları ve hemen iyileşmeleridir. Eski
Ahit’teki anlatımda, yabancı subayın peygambere göstermek
istediği minnettarlık dikkat çekicidir. Elişa hediye kabul etmez
çünkü iyileşmeyi elbette kendisi sağlamamıştır, bunu
Allah yapmıştır. O zaman da subay o Allah’ı kabul etmeye,
evine döndükten sonra da sadece O’na tapıp hizmet etmeye karar verir.
Böyle davranan putperest bir insan, gerçek minnettarlığın
nasıl olması gerektiği hakkında örnek olur: sadece sözle
teşekkür etmek yeterli değildir, Allah’ı,
yaşamımızın Rab’bi olarak kabul etmek gerekiyor, O’na
hizmet etmek, itaat etmek ve O’nu dinlemek gerekir.
İncil metninde Luka işte
hikayenin bu boyutu üzerinde durur. On cüzamlıdan biri, yabancı
olanı, yürüyüşünün yolunu değiştiriyor. (Unutmayalım
ki, o zamanki zihniyete göre yabancı, yani İsrail halkına ait
olmayan kişi, Göklerin Hükümdarlığına giremiyordu!) O adam
gerçekleşen iyileşmesini fark ettiği anda şükranın
göstermek için geri dönüyor. İsa’ya koşuyor ve teşekkürü,
İsa’nın ilahiliğini tanımaya dönüşüyor, kendini O’nun
ayaklarına atıyor. Bu hareket Rabbi sevindiriyor ama sadece bir
kişinin dönmüş olmasına şaşırıyor.
Diğer dokuzu nerede? İyileşmelerini bir hak gibi mi
görüyorlardı? Sadece Rabbin halkından oldukları için bunu
kendilerini bekleyen bir hak olarak mı görüyorlardı?
İyileşmek her şey
değildir. Dönerek imanını belirtene İsa şöyle
diyebilir: “İmanın seni
kurtardı”. Aramamız ve arzuladığımız bir
kurtuluş vardır ve bu, bedenimizin sağlığından
önemlidir. Bu kurtuluş dünyanın etkilerinden
kurtulmamızdır, düşüncelerinden,
alışkanlıklarından, boş hayallerinde ve
yalanlarından da. Bu kurtuluşa sadece İsa’yı arayanlar,
O’nu her şeyden çok arzu edenler kavuşabilir. Bu kurtuluş
ebediyen Baba’nın yüreğinde kalmamızı sağlayan ve
şimdiden bizi buna hazırlayan lütuftur. İsa’yı
bulduklarından dünyanın etkisinden korunan kurtulmuş insanlar
vardır: bunlar hasta olmaktan veya fiziksel engellerden ümitsizliğe
kapılmıyorlar ve tek uğraşıları
başkalarını tüm yürekleriyle Rabbi tanımaya ve sevmeye
götürmektir.
Aziz Pavlus hastalıklardan ve zulüm
edilmekten çok acı çektikten sonra hapiste de acı çekmektedir. O,
acı çektiğini ve bu acılarını başkaları için
sunduğunu açıkça söylemektedir: “Böylece
onlar da Mesih İsa'da kurtuluşa kavuşsunlar”. Böylece bize
yaşamımızda karşılaşabileceğimiz her türlü
acıları nasıl yaşamamız gerektiği hakkında
ders vermektedir ve örnek olmaktadır. Haksızlıklara mı
uğruyoruz? Bizi incitiyorlar mı? Anlayışsızlık ve
minnettarsızlıkla mı karşılaşıyoruz?
İmanımız sayesinde bunların hesabını tutmamaya
çalışıyoruz: tabii ki bunu yapmak kolay değil, zordur, ama
böyle davranmakta çektiğimiz yorgunluk ve çabaları Allah’a
birçokların kurtuluşu için sunuyoruz. Fatima küçük
çobanlarının öğretilerini hatırlayalım: onlar da
Meryem Ana’yı görme tecrübelerinde anlayışsızlıkla
karşılaşmışlar, hastalık çekerek ölmüşler ve
tüm bu acılarını günahkarların tövbe etmeleri için Allah’a
sunmuşlar. Sözleri değişik olabilir ama mesaj aynı!
Günahkarların tövbesi, kurtuluştur. İnsanlar İsa’ya
doğru yönelmedikçe günahkardırlar. Onların tövbe etmesi
İsa’ya kendi hayatlarının Rab’bi olarak bakmalarıdır
ve bu, onların kurtuluşudur. İsa kendisine güvenle ve
devamlılıkla bakabileceğimizi anlamamız için bize birçok
işaretle yardım etmiştir. Dünyada hükmeden ve ümitsizlik ve
acı veren, kötülüğün kurtuluşu O’dur! İsa, Rabbimiz, bize
merhamet eyle!