07/11/2010 - Olağan Devre - 32. Pazar Günü - C
1.Okuma 2Mak.
7,1-2.9-14 Mezmur 16 2.Okuma 2Tes. 2,16-3, 5 İncil
Lk. 20,27-38
Emeğimizin ve toprak ürünleri için Şükran Günü
Cemaat içersinde sadece benim ihtiyacım değil,
tüm diğer üyelerin ihtiyaçları da önemlidir. İsa’ya olan sevgim
sayesinde etrafıma bakınıyorum ve etrafımdakilerin, benim
gibi, İsa’yı daha derinden ve samimiyetle tanımaya
ihtiyaçları olduğunu görüyorum. Sözlerinin içimize işlemeleri
gerektiğini anlıyorum. “Kateşez”e ihtiyacımız var.
Kateşez dersi ne demektir? Grek asıllı bir terimdir, biz
Türkçede “din eğitimi” diyoruz, ama kelime anlamını çözmeye
çalışırsak “sesi yukarıdan bildirmek” veya “otorite ile
eğitmek” veya “Tanrı’nın Sözünün yankısını
dinletmek” anlamlarını taşımaktadır. Özü budur: bu
öğretiyi yaşayan birinin otorite ile eğitmesidir, kısaca
şöyle de denebilir, yaşam tanıklığını
sözlere dökmektir.
Diyebiliriz ki, “Kateşez” Pentekost gününde
Petrus’un ve diğer Havarilerin, “Ne
yapmalıyız?” diye soran kalabalığa verdiği
cevaptır. Havariler bir bildiri yapmışlardı bile:
İsa’yı Rab ve Mesih olarak tanıtmak için İsa’nın
öldüğünü ve dirildiğini ilan etmişlerdi. Bizi yargılayacak
Olanın O olduğunu ve dolayısıyla
yaşamımızı yönlendirebilecek tek kişi O’nun
olduğunu da söylemişlerdi. O bize Tanrı tarafından
Kurtarıcı olarak yollandı ve bu sebepten biz O’nu kabulleniyoruz
ve yaşamımızı O’nun üzerine inşa etmek istiyoruz.
İsa’nın ölümünün ve dirilişinin bildirisini duyduktan ve O’nu
kurtarıcı olarak kabul ettikten sonra “ne yapmalıyız?”
Nasıl hareket etmeliyiz? Bu bildiri her günkü
yaşamımızı nasıl etkiler? Almamız gereken küçük
veya büyük kararlarda da etkili mi?
İşte bunlara cevap verebilmek için
yukarıdan gelen öğretiye yer vermeliyiz. Bu öğretiş de,
Tanrı’nın Sözünün yankısı gibidir. Kateşez – din
eğitimi, “Ne yapmalıyız?” sorusuna cevap veren sözdür.
Petrus şöyle demişti: “Tövbe
edin, her biriniz İsa Mesih'in adıyla vaftiz olsun. Böylece
günahlarınız bağışlanacak ve Kutsal Ruh
armağanını alacaksınız. Bu vaat size,
çocuklarınıza ve uzakta olanların hepsine, Allah’ımız
olan Rabbin kendine çağıracağı herkese yöneliktir. Petrus
daha birçok sözlerle onları uyardı. «Kendinizi bu sapık
kuşaktan kurtarın!» diye yalvardı”. (Hav. İşl.
2,38-40). Din eğitimi tövbe etmeye davetle başlar ve
dolayısıyla günahların affı için vaftiz edilmeye
çağırır. Sonra Rab kendisi, Kutsal Ruh’u
bağışlayarak, yaşamı değiştirir.
Düşünceler ve eylemler değişir: bu şekilde imanlı
kendisini saran dünyadan uzaklaşır ve ondan değişik olur.
İlk bakışta ilk okuma ve
İncilin ortak noktalarının yedi numara imiş gibi gelir.
İbrani kanunlarına sadakatlerinden dolayı şehit olan
kardeşler yedi idi, İsa’yı engellemek amacıyla Sadukiler’in
anlattığı örnekteki evlat bırakmadan ölen kardeşler de
yedi idi. Ancak bu iki olayı birleştiren nokta yedi sayısı
değil de, dirilişe olan imandır. Makabelerin
2.Kitabının anlattığı metindeki yedi kardeş
işkence ediliyorlar, ölümü kabulleniyorlar, ama imanlarına sadık
kalıyorlar; onlar Tanrı’nın, O’nunla ve O’nun için
yaşayanları ölümde bırakmayacağından eminler: “Bu dünyanın Kralı sonsuza dek
yaşamak amacıyla bizi diriltecektir, çünkü onun yasalarına
sadık kalarak ölüyoruz”; Hatta onlar, işkence ederek kendilerini
öldüren kralın da ölümden sonra, ebediyette, hesap vereceğinden
eminler: “Oysa sizler için ne
diriliş var, ne de yeni yaşam".
Ölülerin dirileceğine inanmayan
Sadukiler İsa’nın, halk tarafından alay edilmesini
istediklerinden, O’na aldatmacalı şu soruyu sorarlar: yedi
kardeş birbiri ardından aynı kadınla evlenirler,
dirilişte Allah’ın önünde hangi biri kadının kocası
olacaktır? Genel bir cevap beklerler ve İsa’nın
sıkılacağından eminler. Ama İsa, tersine, hiç
sıkılmaz. O, dirilişin nasıl olduğunu ve dirilenlerin
ebediyette nasıl yaşayacaklarını bilir, soruyu soranlar ise
hem birinci hem de ikinci konu hakkında tamamen cahildir. Diriliş bir
önceki yaşama dönmek değildir, dolayısıyla da, bu dünyada
yaşadığımız akrabalık ve sevgi
ilişkilerimizi eskisi gibi olmayacaktır, onlar da yenileneceklerdir.
Allah her şeye kadirdir ve bize, yeni bir yaşam ve iletişim için
yeni yollar verebilir, dünyada mükemmel olmayan bir şekilde
sevdiğimiz kişilerle mükemmel bir birlik içersinde
yaşamamızı da bağışlayabilir.
Dirilişte, bu dünyadaki, yeryüzündeki
her şey yerini yeni göksel şeylere bırakacaktır, şimdi
bunları tanımlayamayacağız bile. İsa, Musa’nın
sözlerine dayanarak, “İbrahim’in
Allah’ı, İshak’ın Allah’ı, Yakup’un Allah’ı” dediğinde
herkesi çok şaşırtır. İsa, artık var olmayan
isimlerle kendini belirtmez: Yoksa ne biçim Allah olurdu? Eğer O kendisini
İbrahim, İshak ve Yakup isimlerini kullanarak tanıtıyorsa,
bu, onların canlı oldukları anlamına gelmektedir! Onlar
yirmi yüzyıl önce yaşamış olsalar da! Bugünkü okumalar
imanımızı canlandırmaktalar; Bizler de dirileceğiz!
Yaşamımızın varış noktası ebediyettir. Bu
sebepten şeytandan ve ayartmalarından uzak yaşamaya karar
vermemize yüreklendiriliyoruz; artık, her çeşit “iyi söz ve eylem”
içersinde yaşayalım!