07/12/2003  NOEL'E HAZIRLIK DEVRESİ - 2. PAZAR - C YILI

 

Birinci okuma  Baruk 5,1-9        

Mezmur  126

İkinci okuma  Filipililer 1,4-11  

İncil        Lk. 3,1-6

 

Peygamber Baruk, Yeruşalem halkını ve İsrail'in bütün halkını sevinmeye davet eder. Halk sevinçli olmalı, çünkü putperest ülkelere sürgüne götürülmüş olan bu halk, artık özgürlükte yaşamaya ve gerçek Allah'a hizmet etmeye, dönebilir! Sevinç büyüktür, çünkü Allah halkına kendisi yol hazırlamaktadır; onun yolculuğunu kolaylaştırmak için "yüce dağların ve ebedi tepelerin küçültülmesi ve vadilerin doldurulmasını" emreder. Sürgünden halkın dönüşü Allah'ı yüceltir, bütün uluslara O'nun büyüklüğünü, sevgisinin gerçeğini, merhametinin derinliğini göstermektedir.

Bu dönüş ne zaman olacak? Sürgünlerin dönüşü, Peygamberin ilan ettiği gibi, o zamanda gerçekleşmiştir; fakat o dönüş, o kurtuluş, İsa'nın gelişiyle gerçekleştiği dönüşün sadece bir belirtisi, bir sembolü, önceden bir ilanı idi.

Günahkâr insanların ve putperestlerin bile, Allah'a yaklaşmalarını sağlayan düz yol, Mesih İsa'dır. Halkın kendi Allah'ıyla, günah tarafından bozulmamış, derin bir birliktelikte yaşamalarını sağlayan, İsa'dır. Düş kırıklığına uğramaktan korkmamayı ve mükemmel bir sevinci sağlayabilen, yine İsa'dır; çünkü O, insan yüreğinde, önceki nesillerin günahları tarafından yaratılmış bütün boşlukları doldurdu!

Bugün Vaftizci Yahya, Peygamber Baruk'un ilanını tekrarlamaktadır. Bu ilan gerçekleşmek üzeredir, çünkü Mesih İsa halkın arasındadır; artık tek bir şey eksiktir: O'nun gösterilmesi ve ilan edilmesi, kaldı.

Yahya'nın sesi çölü ve Ürdün nehrinin bölgesini dolduruyor. Bu bölge İsrail Halkı ile diğer halklar arasındaki sınır bölgesidir; bu bölgede, uzaktan gelen ve dünyanın dört bucağına kadar giden yollar geçiyor. Yahya'nın sözlerini her yere götürmek gerekir, çünkü onların anlattıkları Allah'ın sevgisi, bütün insanları, putperestleri dahil, tek bir halkta toplamak ister.

Yahya'nın sesi zamanı ve tarihi dolduruyor. Zenginlik ve şiddet ile hükmedenlerin ve baskı edenlerin isimlerini örtüyor. Yahya'nın sözü, Sezar Tiberyus, Herodes, Filipus, Lisanyas, Hanna ve Kayafa'nın isimlerinden daha önemli oluyor. Bu "büyükler", artık büyük değiller, çünkü insan yüreğini onların egemenliklerinden kurtaran, geliyor. Onların egemenlikleri sadece beden üzerinde olabilir. Onların isimleri kederlendiriyor, bir yük gibi, fakirleri eğriltiyor. Gelen İsa ise, onların başlarını kaldırıyor!

Yahya'nın sözleri affı ilan ediyor: insanların, gelecek Olan'ı kabul ettiklerinde, alacakları af. Şimdi insanlar, O'na ihtiyaçları olduğunu kabul ederek, O'nu karşılamaya hazırlanıyorlar: çamurda kirlenmiş insanlar gibi, yıkanmaya ihtiyaç olduklarını kabul ederek, alçakgönüllülükle suya giriyorlar.

Gerçekten, İsa'yla karşılaşmak için, hazırlanmamız gerekiyor: alçakgönüllü ve temiz yürekli olmamız, dört gözle O'nu beklememiz gerekiyor. Yoksa biz O’nu fark etmeden, O gelip geçecek, veya fark edersek de, onun gelişinin bizim için gereksiz olduğunu sanacağız.

Yahya'nın görevi, insanların yüreklerini, kurtarıcı olan Rab İsa'yla karşılaşmaya hazırlamaktır. Bu göreve Havariler de katılıyorlar. Aziz Pavlus da, Filipililer'e yazarken, onlara beslediği sevgi aracılığıyla, Mesih İsa'nın gelişine onları hazırlamayı arzu etmektedir. Cemaatın görevi de budur; o da İncil'i yaymaya uğraşmaktadır. İncil, insanları sevindirmekle kalmayıp, Rab İsa'nın Pederi ile birlikte yaşamayı arzu ettiren "İyi haber"dir.

Bizler de işbirliği yapalım. Biz de, hayatımızla ve sözlerimizle İncil'i yayalım; insanların yüreklerini doldurabilecek olan İsa’nın, mevcudiyetini tanıyıp kabul etmelerine yardımcı olalım! Noel'e Hazırlık Devresinin bu dört haftasında, İsa'yı canlı ve sürekli bir şekilde kabul etmemizi ve yanımızda yaşayanların da O'nu kabul etmelerini sağlamak için çalışalım! Bu dileğimiz ancak dua ve karşılıksız sevgi hareketleri ile gerçekleşebilir. Dikkati ve sağduyuyu elden bırakmadan, kutsal ve hikmetli sözlerle, kardeşlerimizi Rab İsa'ya yöneltebiliriz.

Marana tha! Gel, Rab İsa!