28/03/04 - PASKALYA'YA HAZIRLIK DEVRESİ - 5. PAZAR - C

 

Birinci okuma  İşaya 43,16-21     Mezmur  127

İkinci okuma    Filip. 3,8-14         İncil        Yuh. 8,1-11

 

Başkalarının hatalarını bulabilmek için ve onları suçlayabilmek için, geçmişimize bakmak kolaydır; aynen geleceğimize baktığımızda, bizi destekleyecek, güven verecek bir şey bulamayınca, korkmak da normaldir. Bu günkü okumalar hem geçmişimize hem de geleceğimize başka bir şekilde bakmamıza yardımcı olmaktadır.

 

İşaya Allah'ın, halkın yararına olan kudretini görüyor: bu yüzden halk, Allah'ın sevgisinin etkisi altında alınan geçmiş olaylardan artık korkmamalıdır. Beklenmemiş bir şekilde Allah'ın yardımını tecrübe ettikten sonra, geçmişimizde bizi korkutan şeylerden artık özgür olmalıyız: "Geçmiş şeyleri hatırlamayın". Artık önümüze bakalım, ve önümüzde, eskiden olduğu gibi, sevgisini gösteren aynı Allah vardır: O bizim için hala güzel yenilikler hazırlamaktadır! Acaba, geçmişimize bakarak, yalnızca günahlarımızı ve bizi kurtaran Allah'ın büyük sevgisini görmeye alışabilecek miyiz? Ve geleceğimize, daima bizi seven bir Babamızın var olduğunu hatırlamaktan gelen büyük bir güvenle bakmaya bilecek miyiz?

 

Aziz Pavlus Filipililere şöyle yazıyor: "geride kalan her şeyi unutup önümde bulunanlara uzanıyorum". Onun da geçmişinde, dışsal kuralları (sunnet, abdest...) ve diğer İbrani gelenekleri uygulayarak kazanılan haklar ve insani yetenekler, çok önemliydiler. Fakat bu şeyler, gerçekten kurtulmanın kesinliğini sağlayamıyorlardı. Pavlus, önünde bulunanlara uzanmak istiyor, çünkü geleceği Mesih İsa'nın mevcudiyeti ile doludur! İsa asla geçmişimizde, her zaman geleceğimizdedir, arkamızda değil, önümüzdedir! Biz O'nu yeterince izleyip sevdiğimizi, artık O'na yeterince itaat ettiğimizi hiç söyleyemiyoruz: O'nu izleyip sevmemiz için, O'na itaat etmemiz için, O daima önümüzdedir. Aziz Pavlus "kazanç görülen her şeyi", yani kendi dürüstlüğü aracılığıyla kazandığı hakları yitirdi ve bunları "Mesih'in uğruna bir kayıp ve süprüntü" sayıyor, çünkü gerçek yaşam İsa'yı tanımaktır ve O'nunla birleşmiş olmaktır. Sadece Mesih'in ölümü ve dirilişi sayesinde kurtulabiliriz. 'İsa'yla birleşmiş olmak', ölülerden dirilişe erişebilmenin ümidiyle O'nun elemlerine ve ölümüne katılmak demektir.

 

Doğru bir şekilde geçmişe ve geleceğe bakmak, öğrenmemiz gereken bir şeydir. İsa bunu bize öğretiyor. 'Saygın' insanlar İsa'ya zinada yakalanmış bir kadını getirdiklerinde, O, kadının geçmişine ve geleceğine bakıyor. Elbette geçmişinde günah var, ölümü hak eden ağır bir günah vardır, fakat geçmişte aynı zamanda Allah'ın vaatleri de vardır. Gelecekte ise, İsa kutsallık imkanını görüyor: madem ki O'nunla karşılaşıp, O'nun Sözünü kabul etmekteyiz, günahımız olmasına rağmen, kutsal bir yaşama başlayabiliriz. Nitekim Mesih İsa günahı kaldırmak için geldi! Bu yüzden günahımız bizi umutsuzluğa düşürmez, çünkü yürüyüşümüzde İsa bulunmaktadır. O, günahımızı kaldırabilir, bunun için geleceğimizde yeni bir yaşamı, O'nunla beraber yaşayacağımız yeni bir hayatı görebilmekteyiz!

 

Geçmişimize bakarak da, 'İsa'nın öğrencileri' olarak, başkalarının günahından önce, bizim günahımızı göreceğiz. Bu şekilde başkalarının gerçekten ağır ve var olan günahı, bizi, merhametsiz yargıç değil, tersine alçakgönüllü, kılacaktır. İsa'nın okulunda günahlı insanlarla, Allah'ın, bize karşı çok defa kullandığı sabrı ve ümit ile davranmayı öğreneceğiz.

İsa yere yazı yazmakla, zina işlemiş kadını yargılamanın o kadar önemli olmadığını göstermektedir: zaten kesinlikle kendi vicdanı onu yargılıyordur; ayrıca insanların hükmü hiç önemli değildir, sadece Allah'ın hükmü önemlidir! Ve O'nun hükmü, bir Baba'nın hükmüdür! Baba kötülük tarafından yaralanmış yürekleri iyileştirmek, oğullarının yaşamlarında kendi nuru ile aydınlatmak istiyor, bu yüzden onları yenilemek ve yüreklendirmek istiyor.

 

Orada, Tapınağın meydanında, hiçbir günahkâr zina işlemiş kadını mahkûm etmedi, çünkü herkes kendini de mahkûm etmek gerekeceğini anladı! Mesih İsa, Allah'ın Oğludur, günahsız tek insandır: bunun için merhametlidir, Peder'in merhametini gösteriyor; günahtan vazgeçmeye ve yeni bir şekilde sadakatle yaşamaya çağırıyor. Herkes gittikten sonra, İsa kadınla yalnız kalınca, onunla konuşuyor: hiç kimse aralarındaki diyaloga engel olmamalıdır. İsa'nın yumuşak sevgisinin, saygılı bakışının ve sevgi dolu sesinin gücü sayesinde, bu kadın o anda, daha önce hiç yaşamadığı gibi, yaşamaya başlıyor. O andan itibaren, kocasının sevgisi değil, İsa'nın ona verdiği sevgi, yaşamını dolduracaktır!

İsa'yla karşılaştıktan sonra, ben de, o günahkâr gibi geleceğe sevinçle bakıyorum: "Yepyeni bir şey yapıyorum; şimdi ortaya çıkacak, onu görmüyor musunuz?". Sadece İsa'yı ve beni kurtaran hükmünü arıyorum, tek başına O'nunla beraber, başbaşa O'nunla kalmaya çalışıyorum. Bunu yapabiliyorum, çünkü Vaftiz aracılığıyla İsa bana, bu içtenlikte ve samimiyette yaşamayı bilen bir yürek sağladı.

 

İsa, sen hayatımsın, tek hazinemsin, ebedi mutluluğa doğru olan koşumun ödülü sensin! Sana bağlı kalarak, her durumda, hem benim için hem de başkaları için, ümit edebilirim; günahkâr olmalarına rağmen, başkalarıyla iyi yüreklilikle yaşayabilirim. Senin ışığında, Peder'in, bütün insanları saran merhametini görüyorum!