04/04/04 -
MESİH'İN YERUŞALEM'E GİRİŞ BAYRAMI - C YILI
Yeruşalem'e giriş Lk. 19,28-40
İlk okuma İşaya
50,4-7 Mezmur
22 (21)
İkinci okuma
Filip. 2,6-11 İncil Lk. 22,14 - 23,56
Bu günkü Ayin sevinçli ve anlamlı bir törenle başlıyor: biz de
İsa'nın şakirtlerinin, Yeruşalem'e yaklaşınca
yaşadıkları sevinci yaşamaktayız! Yeruşalem'e
haça giden İbraniler, Kutsal Kent'e yaklaşınca, coşarak yüz
yirminci mezmurdan yüz otuz dörde kadar olanını söylüyorlardı.
Bu sefer, bu anda, sevinç daha büyüktür, çünkü Kral şehre girmektedir: "Rabbin
adına gelen Kral yüceltilsin!". İsa öğrencilerinin,
kendi krallığın tamamen anlamalarına rağmen,
sevinmelerine ve bu unvanı kullanmalarına izin veriyor. Nitekim O'nun
krallığı gerçektir, en gerçektir, çünkü İsa hakikatten
'kral'dır, yani halk önünde Allah'ın otoritesinin temsilcisidir.
Fakat İsa, şakirtler yanılmasınlar diye, onları bir
sıpayı almaya gönderiyor: bu şekilde herkes, baskı etmeyen,
tersine kendini feda eden mütevazı Kralı tanıtan
Zakarya'nın peygamberliğini hatırlayabilir.
Ferisiler ise, şakirtlerinin sevinçli ifadelerini kabul etmeyerek,
Kutsal Kente sonradan İsa'nın yaşacağı
olaylarını, O'nun reddedilmesini önceden tahmin ettiriyorlar. Birçok
başka peygamberlikler Allah'ın Kulunun, insanlar tarafından yüceltileceğini
değil, aksine zülüm edip reddedileceğini ilan etmektedir. Nitekim
birinci okumayı okuyunca, hemen önceki neşe artık
bitiyormuş gibi görünmektedir.
İşaya, Allah'a, işkence ve hakaretler arasında
bulunmasına rağmen itaat eden birinden söz ediyor: bu, Yahve'nin
Kuludur, aramıza Allah'ın görkemini götürendir! Birinci okuma ve
mezmur bizi şaşırtabiliyor. Nasıl olur ki, Allah'ın
temsilcisi olarak seçilmiş Olan, o kadar acı çekiyor? Ve bu ıstırap,
ta O'nun sevdiği insanların ellerinden geliyor! Neden insanlar
Allah'ın Kulu'nun üzerine o kadar nefret ve şiddet döküyorlar?
Aziz Pavlus bu olayların hakiki manasını anlamamıza
yardımcı oluyor: Allah'ın Oğlu Mesih İsa
yanımızda kalmak istiyor; bunu en gerçek şekilde yapabilmek
için, korkunun etkisinin altında bizi tutan ıstırabı ve
ölümü kendi üzerine alarak, bizden daha aşağıya koyuluyor. Bunu
yapmak, haçın aşağılanmasının nedeni
olmaktadır. Haç, buna mahkûm edilen için, korkunç bir işkencedir ve
buna mahkûm edenin şeytanca kötülüğüdür. Peder, Oğlu'nun, o
kadar dayanışma içinde olan bir sevgiyle acı çeken
insanlığı sevmesine engel olmuyor, tersine ona
karşılık verip, onu yüceltiyor. Allah'ın bütün
oğulları da, İsa'nın yüceltilmesine katılıyorlar:
Allah'ı tanıyıp seven herkes, Mesih İsa'nın önünde diz
çöküyor, O'nu, kendi yaşamının Rabbi ve Peder'in sevgisinin
tanığı olarak, kabul ediyor.
Bu bakımdan, Rabbin ıstıraplarının ve ölümünün
anlatımını dinleyelim. Bu olaylardaki sınırsız
sevgiyi anlayabilmek için, yüzyıllar boyunca İsa'nın
şakirtleri bunları derin derin düşündüler. Bu anlatım, çok
arzu edilmiş Pasah Yemeğinin sırasında İsa'nın,
şakirtleriyle samimi konuşması ile başlamaktadır.
İsa, o an, onlarla konuşabileceği son kez olduğunun
bilincindedir ve o an, onlar için, hayatlarının en önemli anı
oluyor. Bütün Kilise bu ana dayanarak yaşayacaktır. Çünkü Kilise,
İsa'nın sonraki yaşacağı korkunç saatleri, O'nun,
Zeytin Bahçesinde o kadar derin bir acı içinde bulunarak kan dökmekle
terlemesini, kendi bir Havarisi tarafından din yetkililere O'nun teslim
edilmesini, onların tarafından asılsız suçlar yüklenmesini,
siyası yetkililer tarafından mahkûm edilmesini, korkunç acılar
çekerek ve hatta herkesin hor görmesini ve alaylar içinde ölmesini anlayıp
kabul edebilmek için, bu Akşam Yemeğinden ışık
alacaktır.
Pasah Yemeğinin sırasında Rab İsa ellerine mayasız
ekmeği alıyor: bu ekmek Mısırlı kölelikten
kurtuluşu kutlayan Pasah Bayramının ekmeğidir. Rab
insanların, daha gizli ve daha fena başka bir kölelikten
korkmaları gerektiğini bilmektedir. Kim bundan kurtarabilir? O
kendisi, insanları bencillikte ve korkuda tutan ölüme girerek, bizi
kurtaracaktır: O'nun sevgisi ölümünün yetkisini yenecektir!
İsa'nın böldüğü ekmek, yüzyıllar boyunca
şakirtlerin elleri tarafından devamlı bölünecek ve
İsa'yı haça kadar yürüten aynı sevgiyi insanların
yaşamlarının içine yerleştirecektir. Pasah Yemeğinin
törenindeki şarap kupası, İsrail Halkı ile olan,
Allah'ın Antlaşmasının sevincini temsil ediyordu; şu
anda o, gerçekleşecek Yeni Antlaşmasının kupası
olacak, çünkü İsa'nın kanı günahlarımızı
kaldırmak için, Allah'a layık kurban olarak, dökülecektir. O kupadan
içerek, Oğul ile bir oluyoruz ve gerçek oğullar olarak bizi seven
Peder'in sevgisine temin edilmekteyiz.
Bu Ekmeği yiyerek ve bu Şarabı içerek, biz de Allah'ın
Oğlu'nun Bedeni ve Kanı oluyoruz, yani biz de
yaşadığımız dünyaya Peder'in sevgisini getirmekteyiz.
Mesih'in Bedenini ve Kanıni içip yiyerek, tanrısal hayatı
alıyoruz, böylece Vaftizle başladığımız yeni
hayatı besleniliyor ve aynı zamanda kutsal, merhametli ve sonsuz
sevgiyi bekleyen bütün insanlara tanrısal sevgiyi götürmektedir.